NATO’da Türkiye çatlağı mı?

Terör örgütlerine destek veren İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine Ankara’dan itiraz geldi. Türkiye’nin onayı için söz konusu iki ülkenin terör örgütleriyle ilgili olarak alacakları önlemlerin yanı sıra, Türkiye’ye karşı uyguladıkları silah ambargosundan çeşitli yaptırımlara kadar Türk kamuoyu tarafından benimsenmeyen tutumlarını da değiştirmeleri beklenmektedir.

*****

Prof. Dr. Celalettin YAVUZ[i]

Türkiye, NATO üyesi olduğu tarihten itibaren belki de ilk kez NATO’ya üyelik girişimlerinde bulunan ülkelere karşı net bir şart koştu. Aslında soğuk savaş sonrasında özellikle Bulgaristan, Romanya ve diğer küçük Balkan ülkelerinin bırakın NATO üyeliğine karşı koymayı, azami destek veren Türkiye, acaba son haftalarda İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine neden karşı çıktı?

Sovyetler Birliği’nin yıkılmasında ve soğuk savaşın sona ermesinde NATO’nun katkıları asla inkâr edilemez. İkinci Dünya Savaşı sonrasında Sovyetler’in Türkiye’den istekleri (Boğazlar rejiminin birlikte yönetimi ile Kars ve Ardahan’ın verilmesi) üzerine NATO’nun savunma şemsiyesinin altında Varşova Paktı’na (VP) karşı güvenliği sağlanan Türkiye’nin, NATO serüveninin çok güllük gülistanlık geçmediği de bilinmektedir.

Daha doğrusu her ne kadar Türkiye NATO üyesi olarak Sovyetler ve VP tarafından fiili silahlı saldırıya uğramamışsa da NATO üyelerinin birçok kez müttefiklik ruhuna uymayan tutum ve davranışlarına maruz kaldı. Oysa Türkiye, Sovyetler Birliği ile hem karadan hem de denizden sınır komşusu idi ve NATO’nun güneydoğu kanadında güvenilir bir müttefik olarak devam etmişti. Kurum olarak NATO’nun değilse de NATO üyesi ülkelerin, soğuk savaş sırasında ve sonrasında Türkiye’ye karşı ittifak ruhuna uymayan başlıca tutum ve davranışlarda bulunmuştu.

ABD 60’lı yılların ortasında Başkan Johnson’un mektubuyla, Kıbrıs konusunda Türkiye’yi tehdit ederek uyarmıştı. Aynı ittifakın üyesi Yunanistan’la savaşın eşiğinden birkaç kez dönülmüş, Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası ABD Türkiye’ye silah ambargosu uygulamıştı. Zaten ABD ve Avrupalı NATO üyesi ülke yönetimleri Türk-Yunan sorunlarında genellikle Yunanistan yanlısı tutum takınmışlardı.

Soğuk Savaş sonrasında, hatta yakın bir süre öncesinde ABD Türkiye’ye sudan bahanelerle yaptırımlar uygulamış, diğer birçok NATO üyesi ülkeler gibi ABD’nin mevcut Biden yönetimi de sözde Ermeni soykırımını tanımıştı. ABD bunlarla da kalmamış Türkiye’nin ihtiyacı olan harp silah ve araçları tedariki konusunda “Kongre”yi bahane ederek engeller çıkarmıştı.

Türkiye’nin yıllardır hem kaynaklarını hem de enerjisini harcayan terör örgütleri (PKK, ASALA; YPG, FETÖ, DHPC vb.) NATO üyesi ülkelerde yardım ve himaye desteği bulmuştu. Avrupalı NATO üyelerinin Türkiye’nin AB üyeliği önüne akıl almaz engeller çıkarmaları genellikle de daha önce AB üyesi olan Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi’nin reddedişlerini bahane ederek ayak sürümeleri ve ABD’nin, Türkiye’nin ortak olduğu F-35 muharebe uçağı projesinden Türkiye’yi çıkarması da bugüne dek yaşanan sorunlardandı.

TERÖR DESTEKÇİSİ ÜLKELERİN ÜYELİĞİNE İTİRAZ

Rusya’nın “emperyal” dürtülerle Ukrayna’ya saldırmasından sonra Baltık ülkelerinden Finlandiya ve İsveç’te NATO üyeliği tartışılmaya başlandı. Soğuk savaş döneminde NATO üyesi olmayan bu iki ülkenin NATO üyeliği uluslararası basında yer almaya başlayınca ABD, Almanya ve İngiltere gibi üyelerin yönetimlerinden hemen “memnuniyetle karşılanacağı” yönünde haberler yayınlandı. Muhtemeldir ki tüm NATO üyelerinin “Evet” diyeceği zannediliyordu. Ama Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İsveç ve Finlandiya’nın “Terör gruplarının misafirhaneleri gibi” olduğunu ifade ederek Türkiye’nin çantada keklikmişçesine “Evet diyemeyeceğini” açıklaması üzerine ortalık dalgalanır gibi oldu. Bu dalgalanma içerisinde Finlandiya’dan daha diplomatik ve makul cevaplar yükselirken, AB’yi arkasına alan İsveç’ten “dayatmacı” bir tavır sergilendi. Sanki Türkiye, bu “üstün özellikli” iki ülkenin üyeliğine onay vermek mecburiyetindeymiş gibi…

Daha önce de NATO’ya yeni üye kabulünde ayak direyen üye ülkeler olmuştu. Türkiye’nin üyelik başvurusuna başlangıçta İngiltere iki kez onay vermemişti. Soğuk Savaş sonrası eski Yugoslavya’nın dağılmasıyla ortaya çıkan yeni ülkelerden Makedonya’nın NATO üyeliğine de Yunanistan sırf “Makedonya” ismi sebebiyle karşı çıkmış, 17 yıl süren bekleyişin ardından ülkenin adı “Kuzey Makedonya”ya çevrilince 2018’de onay verilebilmişti. Üstelik bu itirazların hiçbirinde ülke iç istikrarını bozan teröristlere destek veren bir ülkenin üyeliğine onay verilmesi gibi ciddi bir bahane yoktu.

SÖZDE DEĞİL ÖZDE ADIMLAR BEKLENİYOR

Türkiye 15 Mayıs 2022 tarihinde NATO üyeliğine başvurma kararı alan Finlandiya ve İsveç’in üyeliğine tamamen karşı çıkmamış olup açık kapı da bıraktı. 14 Mayıs 2022 akşamı Berlin’deki NATO Dışişleri Bakanları “gayrı resmi” toplantısının ardından, 15 Mayıs 2022’de iki ülke dışişleri bakanlarıyla görüşmesine yönelik gazetecilerin sorularını cevaplandıran Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’na göre, şayet bu ülkeler Türkiye karşıtı terör örgütlerine verdikleri desteği kesme konusunda “sözde değil, özde” önlemler alır ve bunları ispatlayabilirlerse itirazların önemli bir bölümü kalkacak gibi. Sayın Bakan’ın da ifade etmiş olduğu gibi, daha çok yakın bir süre önce PKK terör örgütünün sözde komutanı, İsveç Savunma Bakanı tarafından bile kabul edilmişti. Bu durum hatırlatıldığında İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde ise, “Suriye’nin kuzeyindeki oluşumu PKK terör örgütü olarak görmüyoruz. Birçok NATO ülkesi de bizim gibi düşünüyor!” dedi. Acaba İsveç biraz empati yaparak kendisini Türkiye’nin yerine koysa ne yapardı?

Bu arada Sayın Çavuşoğlu’nun ifadelerinden sadece NATO üyeliği söz konusu olan bu iki ülkenin terör örgütleriyle ilgili olarak Türkiye’nin istediği ölçüde alacakları önlemlerle yetinilmeyeceği de anlaşılmaktadır. Mevcut üye ülkelerin Türkiye’ye karşı silah ambargosundan çeşitli yaptırımlara kadar Türk kamuoyu tarafından benimsenmeyen tutumlarının değiştirilmesi de istenmektedir.

Aslında dillendirilmese de Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğinin zamanlaması da itiraz edilebilirlik niteliği taşımaktadır. Bilindiği üzere Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaşın gerekçelerinden en önemlisi “NATO’nun doğuya doğru genişlemesi!” idi. Daha doğrusu, Rusya Devlet Başkanı Putin’in 22 Şubat 2022 akşamı dünyaya servis edilen konuşmasında da belirtmiş olduğu gibi, Rusya burnunun dibinde tehdit istememektedir. Nitekim 14 Mayıs 2022 günü Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinisto ile telefon görüşmesinde aba altından sopa göstererek, Finlandiya’nın NATO üyeliğinin “tehlikeli sonuçları” olabileceğini bildirmiştir. Kanaatimizce henüz Rusya-Ukrayna Savaşı devam ederken, Rusya’yı daha da çılgınca hareketlere yönlendirmeye çalışmanın ne bölge ne de dünya barışına katkısı olamaz.

TÜRKİYE’NİN ELİNDEKİ KOZ

Aday bir ülkenin NATO üyesi olabilmesi için karar protokolünün oybirliğiyle imzalanması gereklidir. Gelinen günde 30 üyeli NATO’da Finlandiya ve İsveç’in üyeliği konusunda, istekleri yerine getirilmezse “veto” kartını kullanacağını açıklayan tek ülke Türkiye’dir. NATO üyeleri, ABD’nin ve AB’nin daha önce karşılaşılan davranışları dikkate alındığında Türkiye’yi “şantaj” yapmakla suçlayıp, hatta Türkiye’ye yaptırımlar için gözdağı vermeleri de beklenebilir. Keza, Türkiye karşıtı terörist gruplara örtülü destek vermek suretiyle de Türk yöneticilerine mesaj vermek isteyebilirler. Buna ilaveten siber saldırılar dâhil, Türkiye’yi ikna etmek maksadıyla kamuoyunun beklemediği, akla hayale gelmedik asimetrik oyunlar da tezgahlanabilir.

Her ne olursa olsun Türkiye’nin elinde çok önemli bir koz vardır: Ama bu sanıldığı gibi veto kartı değil, Doğu Avrupa’da ciddi bir tehdit haline gelen Rusya karşısında en önemli bariyerin güçlü ve disiplinli bir silahlı kuvvetlere sahip Türkiye gibi bir NATO üyesinin varlığıdır. Üzerine giderek, bölgenin istikrarı ve Avrupa’nın güvenliğine çok önemli katkılar sağlayabilecek Türkiye gibi bir ülkeyi kaybetmek yerine, haklı gerekçelerine cevap verecek şekilde hareket etmek, NATO’nun ve Avrupa’nın çok daha yararına olacaktır. Özetle NATO’da Türkiye çatlağı değil, Türkiye desteği dikkate alınmalıdır.

—————————————————-

Kaynak:

https://www.yenisafak.com/dusunce-gunlugu/natoda-turkiye-catlagi-mi-3820196

—————————————-

[i] İstanbul Topkapı Üniversitesi Öğretim Üyesi

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen