Anadolu’yu aydınlatanlar… Destanlar içinde: DEDE KORKUT

Ali Alper ÇETİN

(… Dirse Han kalkıp evine geldi. Çağırıp hatununa söyler, görelim han’ım ne söyler:

Beri gel başımın bahtı, evimin tahtı
Evden çıkıp yürüyünce servi boylum,
Topuğunda sarmaş-dolaş kara saçlım
Kurulu yaya benzer çatma kaşlım
Çift badem sığmayan dar ağızlım
Kavunum, yemişim, divleğim
Görür müsün neler oldu.)

Dede Korkut kitabındaki Dirse Han Destanı’ndan bu satırlar. Büyük Türk destanının yaratıcısı oğuzların bilici ozanı Dede Korkut’un kişiliği üzerinde bilgilerimiz yetersiz kalıyor. Korkut-Ata adıyla da tanınan Dede Korkut, söylentilere göre Oğuzların Bayat boyundan Kara Hoca’nın oğludur. Onun, dokuzuncu ve Onbirinci yüzyıllar arasında Türkistan’da, Sir-Derya nehrinin Aral Gölü’ne döküldüğü yerde doğduğu, Ürgeç Dede adında bir oğlu olduğu, Oğuz Türklerinden büyük saygı gördüğü, bu bölgelerde hüküm süren Türk hakanlarına akıl hocalığı ve danışmanlık ettiği destanlarından anlaşılmaktadır. Dede Korkut’un Türkler arasında, ağızdan ağıza, dilden dile dolaşan destan niteliğindeki hikayeleri Onbeşinci yüzyılda Akkoyunlu’lar devrinde Dede Korkut Kitabı adıyla bir kitapta toplanmış, böylelikle sözden yazıya dökülmüştür. Destan derleyicisi, Dede korkut kitabının önsözünde Dede Korkut hakkında şu bilgileri verir ve onun ağzından şu öğütlerde bulunur:

(Bayat Boyundan Korkut Ata derler bir er ortaya çıktı. O kişi, Oğuz’un tam bilicisi idi. Ne derse olurdu. Gaipten türlü haber söylerdi…)

(Korkut Ata Oğuz kavminin her müşkülünü hallederdi. Her ne iş olsa Korkut Ata’ya danışmayınca yapmazlardı. Her ne ki buyursa kabul ederlerdi. Sözünü tutup tamam ederlerdi…)

(Dede Korkut söylemiş: Lapa lapa karlar yağsa yaza kalmaz, Yapağılı yeşil çimen güze kalmaz. Eski pamuk bez olmaz, eski düşman dost olmaz. Kara koç ata kıymayınca yol alınmaz, kara çelik öz kılıcı çalmayınca hasım dönmez, er malına kıymayınca, adı çıkmaz. Kız anadan görmeyince öğüt almaz, oğul babadan görmeyince sofra çekmez. Oğul babanın yerine yetişendir, iki gözünün biridir. Devletli oğul olsa ocağın korudur…)

(Dede Korkut bir daha söylemiş: Sert yürürken cins bir ata namert yiğit binemez, binince binmese daha iyi. Çalıp keser öz kılıcı nâmertler, çalınca çalmasa daha iyi… Çalabilen yiğide, ok’la kılıçtan bir çomak daha iyi. Konuğu olmayan kara evler yıkılsa daha iyi… Atın yemediği acı otlar bitmese daha iyi. İnsanın içmediği acı sular sızmasa daha iyi…)

Dede Korkut’un kitabında on iki destan var. Bu destanlar, Türk dilinin en güzel örnekleri olduğu gibi, Türk ruhuna, Türk düşüncesine ışık tutan en açık belgesidir. Dede Korkut, Oğuz Türklerinin, onların inanışlarını, yiğitliklerini, sağlam karakteri ve ahlâkını, ruh enginliğini, saf, arı-duru bir Türkçeyle dile getir. Destanlarındaki şiirlerinde, çalınan kopuzların kıvrak ritmi, yanık havası vardır.

Bamsı Böyrek Destanı’ndan Bey Böyreğin ardından yavuklusu Banu Çiçek şöyle seslenir:

Vay al duvağımın sahibi,
Vay alnımın başımın umudu.
Vay şah yiğidim, şahbaz yiğidim,
Doyuncayadek yüzüne bakamadığım
Han yiğit…
Göz açıp da gördüğüm,
Gönül ile sevdiğim,
Bir yastığa baş koyduğum
Yolunda öldüğüm, kurban olduğum,
Can yiğit…

Dede Korkut destanlarının kahramanları, iyiliği ve doğruluğu öğütler. Güçsüzlerin, çaresizlerin, her zaman yanındadır. Hile-hurda bilmezler. Tok sözlü, sözlerinin eridirler. Türk milletinin birlik ve beraberliğini, millî dayanışmayı, elele tutuşmayı telkin eder. Yüzyıllar boyu heyecanla okunan bu eserdeki destanlar, Doğu ve Orta Anadolu’da, çeşitli varyantları ile yaşamıştır. Anadolu’nun birçok bölgelerinde, halk arasında söylenen kuşaktan kuşağa aktarılan hikâye ve destanlarda Dede Korkut’un izleri ve büyük etkileri vardır.

Milli Destanımızın ana kaynağı olan Dede korkut Kitabı’nın bugün elde, birisi Dresden’de, öteki Vatikan’da olmak üzere iki yazma nüshası vardır. Bu yazma eserlere dayanarak Dede Korkut Kitabı, memleketimizde birkaç kez basıldığı gibi, birçok yabancı memleketlerde çeşitli dillere de çevrilmiştir.

Dede Korkut’u ve onu milli destanlarını Anadolu Türklüğü’nü millî ruh ve heyecanla aydınlatan güçlü bir ışık sayıyor ve onunla övünüyoruz…

Kaynakça

www.turkedebiyati.org
www.edebiyol.com

www.turkcebilgi.com

Önder Mehmet, Anadolu’yu Aydınlatanlar. Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayınları, 1998 Ankara

 

 

 

Yazar
Ali Alper ÇETİN

1955 yılında Ceyhan’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Ceyhan’da tamamladı. 1980 yılında Çukurova Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Makina bölümünü başarı ile bitirerek Makina Mühendisi unvanını aldı. Devlet Lisan Okulu İngiliz... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen