PİYÂLE PAŞA

kirmizilar.com

 

(Ö. 985/1578)
Osmanlı Kaptan-ı Deryâsı, Vezir.

Hazırlayan: Mehmet MEMİŞ, (E) Öğretmen

“Evâil-i Muharrem 980” (14-23 Mayıs 1572) tarihli Pertev Paşa Vakfiyesi’nin şahitleri arasında adı Piyâle b. Abdurrahman olarak geçer. Macaristan’ın Tolna şehrinden Hırvat asıllı bir ayakkabıcının oğludur . Mohaç Muharebesi esnasında (1526) esir edilen Piyâle, Başdefterdar İskender Çelebi’nin maiyetinde iken onun idamı üzerine (1535) saraya alındı . Kaptan-ı deryâlığı sırasında hıristiyan annesini İstanbul’a getirttiği bilinmektedir.

1547 de kapıcıbaşı oldu ve 1555 de Sinan Paşa’nın yerine 550.000 akçelik has geliriyle Gelibolu sancak beyi olarak kaptanlığa getirildi. Akdeniz’e yapacağı ilk sefer için Kanûnî Sultan Süleyman’ın Tercan ovasından gönderdiği fermanda gerekli hazırlıkları yapması ve Akdeniz’de Fransa donanması ile birleşerek İspanya’ya karşı mücadele etmesi emredildi. Bunun üzerine 16 Mayıs 1555 de Galata ve Gelibolu’daki gemilerde bulunan reis, cenkçi, kürekçi, alatçı (halatçı) ve marangoz gibi görevlilerin maaşı için Piyâle Bey’e 6.574.152 akçe teslim edildi. Piyâle Bey kumandasında altmış kadırgadan oluşan Osmanlı donanması Fransa’ya yardım maksadıyla 22-31 Mayıs 1555 denize açıldı ve bu seferde Karlı ili sancak beyi Turgut Reis’in de desteği sağlandı. Önce Pulya kıyılarını vurarak 26 Haziran 1555 de Mesine Boğazı üzerindeki Riçe Kalesi’ni fethetti. Bölgeye yapılan çıkarma sırasında etrafı yağma ve tahrip eden Piyâle Bey, Andrea Doria’yı takip amacıyla İtalya’dan İspanya sahillerine kadar büyük bir deniz harekâtı yaptı. Bu arada Korsika yakınlarındaki Elbe adası kuşatıldıysa da alınamadı. Ertesi yıl baharda kırk beş kadırga ile Cezayir’e gitti ve Cezayir Beylerbeyi Sâlih Paşa’nın yardımıyla Vehrân Kalesi’ni İspanyollar’dan geri aldı . Lokmân b. Hüseyin ise Vehrân’ın kuşatıldığını, ancak İstanbul’dan Uluç Ali Reis ile gelen ferman üzerine fethedilemeden kuşatmanın kaldırıldığını ve İstanbul’a dönüldüğünü belirtmektedir.

Piyâle Bey,Mayıs 1557 de  emrindeki 100’den fazla kadırgadan oluşan donanmasıyla İspanya’nın işgali altındaki Tunus’un Benzert şehrini fethetti ve Kuzey Afrika sahillerinde koruma görevini yerine getirdi. 11 Aralık 1557 Akdeniz seferinden dönüşünde sunduğu pîşkeşler arasında yirmi gılman, çatma, kadife, kemhâ, atlas ve çuka gibi değerli kumaşlar bulunuyordu. Bu başarısı üzerine “mîr-i mîrân-ı Cezâyir ve kapudan” unvanıyla Cezâyir-i Bahr-i Sefîd beylerbeyiliğine getirildi . Bir yıl sonra 150 kadırgadan oluşan donanma ile yeniden Akdeniz’e açıldı. İspanya’ya ait Minorka adasına baskın düzenleyerek asker çıkardı; pek çok esir ve ganimet alıp en önemli şehri Ciudedela’yı (Siyedela) ele geçirdi. 1559 yaz aylarında koruma göreviyle emrinde seksen sekiz kadırga olduğu halde yeniden Akdeniz’e açıldı, müttefik Haçlı donanması hakkında bilgi topladı, onların Trablusgarp’ı alarak Cezayir’e gitmeyi planladıklarını öğrendi.

İspanya yönetimindeki müttefik hıristiyan donanması 12 Mart 1560 Cerbe adasını işgal etti. Bunun üzerine Piyâle Paşa, 120 kadırgadan oluşan donanmasıyla 28 Mart 1560 de İstanbul’dan yola çıktı. Piyâle Paşa’ya gönderilen 10 Nisan 1560 tarihli görev beratında Trablusgarp ve diğer Osmanlı topraklarının korunması emri verilmiş ve Yalvaç kadısı donanma askerine kadı tayin edilmişti . 27 Nisan da Modon’a ulaşan ve ikmal yaptıktan sonra Malta üzerine giden Piyâle Paşa 8 Mayıs  Gozo adasına ulaştı. Burayı yağmaladı ve müttefik donanması tarafından korunan Cerbe adasına hareket etti. 11 Mayıs da   iki donanma arasında başlayan ve üç gün süren çatışmada on dokuz kadırgasına el konulan ve yirmi altı barçası tahrip edilen müttefikler geri çekildi; on bir kadırgaları Cerbe Kalesi’ne sığınmak zorunda kaldı. Trablusgarp Beylerbeyi Turgut Paşa’nın da katılmasıyla başlayan Cerbe Kalesi kuşatması yaklaşık iki ay sürdü ve 30 Temmuz da fethedildi. Piyâle Paşa beş gün Cerbe’de kaldıktan sonra önce Trablusgarp’a, oradan 12 Ağustos da Rumeli kıyılarına ve 26 Ağustos da Preveze’ye geçti. Donanmanın 27 Eylül 1560 da İstanbul’a dönmesi üzerine Piyâle Paşa ve donanmadakilere terakki verildi; bu zafer sebebiyle Piyâle Paşa, Eylül 1561 de Şehzade Selim’in kızı Gevherhan ile evlendirildi. Cerbe zaferinin yankılarını o sırada İstanbul’da bulunduğu için yakından izleyen Busbeke, İstanbul halkının ve sahildeki yalı köşküne gelen padişahın Piyâle Paşa emrindeki donanmanın beraberindeki esir, ganimet ve ele geçirilen gemileri, özellikle esir edilen amiral gemisi üstündeki ünlü hıristiyan amirallerini seyrettiğini anlatmaktadır.

Piyâle Paşa, 1565 de Malta üzerine düzenlenen sefere 240 gemiden oluşan donanmanın kumandanı olarak katıldı. Sefer serdarı beşinci vezir Mustafa Paşa idi. 21 Mayıs 1565 de Mersaşolok Limanı’ndan Malta’ya asker ve mühimmat çıkarıldı. Kuşatma süresinde Piyâle Paşa donanmayı Mersamuscet Limanı’nda demirledi ve zaman zaman adanın etrafını kontrol amacıyla keşifte bulundu. Ancak üç buçuk ay süren kuşatmaya ve şiddetli çatışmalara rağmen ada alınamadı. Ertesi yıl yetmiş kadırga ile Akdeniz’e açılırken Sakız’a uğrayarak 14 Nisan 1566 da adadaki Ceneviz idaresine son verdi. Ardından İtalya kıyılarına gitti ve Pulya bölgesini yağmaladıktan sonra İstanbul’a dönüşünde Sakız’ın Osmanlı topraklarına katılışı sebebiyle kendisine gazi unvanı verildi .

Yeni padişah II. Selim’in Belgrad dönüşünde İstanbul’da düzenlenen karşılama töreninde hazır bulundu ve Kasım-Aralık 1566 da yapılan ilk divan toplantısında padişah damadı olarak hizmetlerinden dolayı kubbe vezirliği verildi. Ayrıca kaptanlık haslarına 400.000 akçelik has geliri ilâve edildi ve kaptanlık görevine Mayıs 1568 e kadar devam etti . Piyâle Paşa, kış mevsimini Edirne’de geçirmeyi kararlaştıran II. Selim tarafından Haziran 1567 de İstanbul’un muhafazası ile görevlendirildi. Bu sırada İran’dan gelen Şah Tahmasb’ın elçisi Şahkulu Han ve kalabalık maiyetini büyük bir gösteriş içinde kadırgalarla Üsküdar’dan İstanbul’a geçirdi ve kaldıkları süre içinde selâtin camilerini gezdirdiği gibi devlet merasimi gereği ikramda bulundu.

Kıbrıs seferi için hazırlanan donanmaya Piyâle Paşa üçüncü vezir olarak serdar tayin edildi. Emrindeki doksan beş savaş ve nakliye gemisinden oluşan filo  26 Nisan 1570 de İstanbul’dan hareket etti. Donanma Kıbrıs’a ulaştığı sırada Piyâle Paşa askeriyle Tuzla’dan karaya çıkarak Serdar Lala Mustafa Paşa’nın otağını kurdu, kısa sürede orduyu ve mühimmatı adaya taşıdı. Daha sonra donanma ile adadan ayrıldı, denizden gelebilecek yardıma karşı adayı koruma altında tutmakla görevlendirildi. Kıbrıs’ın fethi üzerine donanmanın bir kısmını henüz alınamayan Magosa kuşatması için, bir kısmını da adalar arasında koruma amacıyla bıraktı ve Kaptan Müezzinzâde Ali Paşa ile birlikte geri kalan donanmayı alarak İstanbul’a döndü. 1571 deki İnebahtı yenilgisi üzerine emekliye sevkedilen Pertev Paşa’nın yerine ikinci vezir oldu . İnebahtı yenilgisinin ardından başlayan yoğun gemi inşa faaliyetleri arasında o da İzmit’te kadırgalar yaptırmaya teşebbüs etti.

Kaptan Kılıç Ali Paşa ile birlikte donanma hazırlıklarını yürüten ve yeniden donanma serdarlığına getirilen Piyâle Paşa, Muharrem Mayıs 1573 de Akdeniz’e açıldı. Bu seferde Pulya kıyılarına çıkarma yaptı ve Kalabria Kalesi’ni ele geçirerek pek çok esir ve ganimetle 1 Kasım 1573 de  İstanbul’a döndü . 21 Ocak 1578 de idrar yolları hastalığı yüzünden öldü ve Kasımpaşa’da yaptırdığı caminin hazîresine defnedildi. Türbesinde hanımı Gevherhan Sultan’dan başka yedi oğlu ve dört kızına ait mezar olduğu kabul edilen Piyâle Paşa’nın çocuklarından bir kısmının önceki hanımından olması muhtemeldir. Vefat eden iki oğlu için (3 Şubat 1571) ve (22 Kasım 1573) tâziye olarak ikişer hil‘at verildiği bilinmektedir. Nisan 1576 da bir kızı ölmüştür. Piyâle Paşa’nın Ayşe, Fatma ve Hatice adlı kızları bulunuyordu. Oğullarından Hızır Bey 1563-64 de Dergâh-ı Âlî müteferrikalığına getirildi. Mehmed Bey ise kendisinin vefatından sonra 1582 Hersek sancak beyi oldu. 20 Temmuz 1600 da diğer oğlu Mustafa Bey’e hazineden 22.000 akçe borç verildiğine dair kayıtlar bulunmaktadır. Piyâle Paşa birçok hayrat yaptırmıştır. Bunların içinde en önemlisi İstanbul Kasımpaşa’daki külliyesidir ( PİYÂLE PAŞA KÜLLİYESİ). Ayrıca yine Kasımpaşa’da cami (Küçük Piyâle Paşa Camii), Eyüp’te bir mescid, Mahmud Paşa Çarşısı’nda bir han, sebil ve sıbyan mektebi, Kilitbahir’de bir cami, Sakız’da cami, han, hamam ve çeşmeler yaptırdığı ve su getirttiği bilinmektedir

KAYNAK

TDV İslâm Ansiklopedisi, Müellif: İdris Bostan 

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen