Aklımda Kalanlar

Benim not tutmak gibi bir adetim olmadı büyük eksiklik ve bu sebeple

Ancak aklımda ne kalmışsa onları anlatacağım İnşaallah.

CUMHURİYET DEVRİ TÜRK ŞİİRİ Eskişehir 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti Ajansının basımı olan bu kitabı  okurken Akif İnan ve iki  şiiriyle karşılaştım.Aklım taa 1997 ler gitti. O sene  Malatya Belediyesi A. Münir ERKAL“Malatya” konulu bir şiir yarışması açmıştı. 

Jüri başkanı Prof.Dr. Orhan Okay olmak üzere şair ve yazar Yavuz Bülent Bakiler, Ahmet Kabaklı, Gökhan Evliyaoğlu, Metin Önal Mengüşoğlu, Doç Dr. Nurullah Genç, M. Akif İnan, ve H. Hüseyin Karatay idi.

Eskişehir’den de Ben, Muharrem Kubat Nedim Uçar bu yarışmaya şiir gönderdik. Bahattin Karakoç birincilik, Ali Kınık ikincilik,  Ben üçüncülük  Muharrem Kubat mansiyon ödüllerine layık görüldük.

Neticede ödül törenleri için Malatya Belediyesinden davet aldık.

Ben1963 1968 yılları arasında Malatya Erhaç Hava Üssünde şark hizmeti görevimi yaptım. 1968 yılnda Malatya’dan Eskişehir’e

Tayin olduktan sonra bir daha hiç Malatya’ya gitmedim. Yirmi dokuz sene sonra tekrar Malatya’yı göreceğim için olduça sevinçliydim.

Muharrem Kubat hocamla beraber  bir Pazar günü Eskişehir oto garından bir otobüsle yola çıktık.O zamanlar pkk terör örgütünün şehirlerarası yollarda yol kesme ve arama eylemlerinin çok olduğdu günlerdi. Muharrem hocam sağ olsun  bana hep kumandanım diye hitap eder. Ankara otogarına varınca  Muharrem hocam bundan sonra bana konuşrken kumandanım deme dedim. Askeri kimlik kartımı ayakkabımın içine koydun arama yaparlarsa bulmasınlar diye.

Zannedersem gecenin üçü sularında Malatya’ya vardık ve bir taksi ile otelimize gitik.

Sabah uyanınca Malatya belediyesine gitik belediye Kültür Müdürünün  gelen misafirleri ağırladığı salona bizi de aldılar.

Orada olan jüri üyeleri ve yarışmaya katılıpta davet edilen bazı kişilerle tanıştık. Öğlen yemeğini topluca bir restorantta yedikten sonra akşam yemğine kadar bizlere  belediyenin bir münibüsü ile Malatya’yı gezdiediler. Akşam yemeğinden sonra ödül şöleninin yapılacağı salona götürdüler. Salon tıklım tıklım dolu idi. Şölen başladı ve şiir yarışması birincisi olarak Bahattin Karakoç üstadı çağırdılar.

Üstad kürsüye çıkınca şöyle girdi söze “ Ben şiirlerimi yazdıkca hanım bana derdi ki; Bahattin ağabeyim gibi yazsan ya sende bak o ne güzel yazıyor.” Sonra sonra o da anladı serbest şiirin de güzelliğini.”

Diyerek serbest şiir akımını hece vezninden daha öne aldığını söylemiş oldu.

“Aslında ben bu şiir yarışmasına ödül için değil bazı dostların ısrarlırı üzerine girdim.

Biz müslüman olmakla en güzel ödülümüzü almışız.” 

Dedi ve şiirini okudu. Ardından genç şair Ali Kılıç geldi şiirini okudu ve ondan sorada ben okudum. Şölen bitimi otele gitmek üzere belediyenin tahsis ettiği aracın yanına varınca üstad Bahattin Karakoç ordaydı başkada kimse gelmemişti daha bunun fırsat bilip 1995 yılında Osmaniye şiir şöleninde herkes şiirini okuduktan sonra Üstad konuşma yapmak istediğini söyleyerek sahneye çıktı ve şöyle bir konuşma yaptı.

“Ben burada şiir göremedim.” Dedi ve Size yazdım bu şiiri diye uzun bir serbest şiir okudu idi. Üstad ben sizi anlaymadım  daha önceleri  osmaniye şiir şölenindeki dediklirini söyleyerek kılıcınız pek keskin 

Bir siz misiniz şair dedim. “Evet kılıcım keskin dir” dedi ama “bir benim şair” demedi. Herkes gelince münibüse binerek otelimize gittik. Ertesi sabah Muharrem Kubat hocamla kahvaltı salonuna gittik. Misafirler uzun bir masanın etrafında yerlerini almış yemeğe başlamışlardı. Biz kapıdan girince Yavuz Bülent Bakiler “ İbrahim Sağır ben ne diyorum biliyor musunuz?  Ne diyorsunuz üstad dedim. Bu arada masaya doğru yürümeye de devam edyorum. “Bahhattin bey akşam bizim için ödül önemli değil ded ya, diyorumki o ödülü bizlere dağıtsın.” Ben de evet üstad çok iyi olur uzak yerlerden bir çok masraf edip geldik dedim.

Bu ara bize arkası dönük insanların oturduğu masada boş yerlerden birine oturdum baktım sağ yanımda Karakoç Üstad. Yemek yerken Karakoç’a abi buraya gelmeden evvel filan dergide çok güzel bir gazelinizi okudum mısra başları hep küçük harflerle . bizim imla kuralımıza göre yanlış değil mi dedim.

“Osmanlıcada büyük küçük harf var mı dedi. Ama bu Osmanlıca yazılmamış ki dedim. Ben kendisini sağlam karakterli onurunu koruyan kimseye eyallah etmeyen bir insan olarak tanıdım . 2010 yılında Tarsus 

Karacaoğlan şiir akşamları proğramına davet edilmşitim gittim. Otele kaydımı yaptırdım oda numarım öğrendim  kenarda oturuyordum üstad   geldi doğru respsiyona gitti  nasıl olduysa yer  ayrılmamış  hiç terddütsüz ben gidiyorum dedi. Bu ara organizasyonun yetkilisi Kudret Ünal bey geldi ne kadar ısrar ettiyse de ikna olmadı ve gitti. Hadiseler böyle geçti vesselam. 

 

MALATYA

Üç bin yılı aşkın tarihi yaşın,

Çağları eskitmiş toprağın, taşın,

Battalgazi ile yüceldi başın,

Beydağ’ına yaslanırsın Malatya,

Çağdan çağa seslenirsin Malatya.

Suyun içmiş nice kavimler, ırklar,

Halı, kilim örmüş tahta çıkrıklar,

Eski Malatya’ da yediler, kırklar,

Beydağ’ına yaslanırsın Malatya,

İçin için hislenirsin Malatya.

Çevrende sihirli mekânlar müze,

Taşıyor tarihi bu günümüze,

Bey deresi’nden çıkınca düze,

Beydağ’ına yaslanırsın Malatya,

Efkârlanır, uslanırsın Malatya.

Ezanla uyanır nurlu şafağın,                                      

 Secdeli alınlar eker toprağın,

Büyüler göreni çimin yaprağın,

Beydağ’ına yaslanırsın Malatya,

Güz gelende sislenirsin Malatya.

Erzincanî,  Mısrî, Somuncu Baba,

Bürünmüşler zaman denen nikaba,

Bilmem ki bir eşin var mı acaba,

Beydağ’ına yaslanırsın Malatya,

Rahmet yağar ıslanırsın Malatya.

Şekerparen, Hasanbeyin bal mı bal,

Yeşilyurt’ta kirazların Bol mu bol,

Kaysı bahçelerin uzanır dal dal.

Beydağ’ına yaslanırsın Malatya,

Yaz gelende süslenirsin Malatya.

Kültürümün yediveren gülüsün,

Kalkınmada önde gelen ilisin,

Tarih denen pencerenin tülüsün,

Beydağ’ına yaslanırsın, Malatya,

Seherleri Puslanırsın Malatya.

Haddim değil seni yazmak, anlatmak,

Destanından açtım şöyle bir yaprak,

Mutluluk hakkındır yürü şen şakrak,

Beydağ’ına yaslanırsın Malatya,

Fırat ile beslenirsin Malatya.  

Rumuz: Nar Çiçeği imiş.                        

 İbrahim Sağır

 

Yazar
İbrahim SAĞIR

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen