Parkinson yasası ve bürokrasinin önlenemez yükselişi

Viyana Üniversitesi Tıp Fakültesi profesörlerinden Stefan Thurner, Parkinson yasaları doğrultusunda Viyana Üniversitesi Tıp Fakültesinin bölünerek üniversite olması sonrasında yönetici sayısının 15 kişiden 100 kişiye çıktığını gözlemiştir (Benzer örneği Türkiye’de bölünen üniversitelerdeki eski ve yeni idareci sayılarında gözlemek mümkün). Bilim adamları sayısı ise hemen hemen aynı kalmıştır.

Parkinson herhangi bir kurumda idari kadrolarda yüzde 6’lık bir büyüme söz konusu ise er ya da geç kurumun öleceğini; çünkü bu şekildeki büyüme ile işgücünün tamamen bürokraside olacağını, üretim yapmayacağını ve faaliyetine son vermek zorunda kalacağını belirtmiştir.

*****

Ahmet ULUSOY

İngiliz iktisat tarihçisi C. Northcote Parkinson “çalışmanın mevcut zamanı doldurmak için genişlediğini” yazdı. Aslında tam da bürokrasideki verimsizlikten bahsediyordu.

Parkinson 1955 yılında Ekonomist dergisinde yazdığı bir makaleyi 1958 yılında genişleterek bürokratik kurumları küçümsediği “Parkinson yasası” olarak yayınlamıştır.

Parkinson, makalesinde 1914-1928 yılları arasında donanma gemisi sayısının 2/3, personel sayısını 1/3 azalmasına rağmen idareci sayısının yüzde 6 arttığına işaret etmiş.

Yönetilecek daha az insan, daha az iş olmasına rağmen yönetimin genişlediğini, Denizcilik operasyonel ihtiyaçlarından bağımsız faktörlerin yönetici sayısını genişlettiğini savunmuştur.

***

Parkinson bürokratikleşmeye yol açan hastalığın yöneticilerin kendilerine rapor vermek için iki veya daha fazla astı işe alma eğiliminde olmalarını göstermiştir. Alınan iki ast işler artınca kendi astlarını işe alıp yönetici konumuna terfi edecek ve piramit bu şekilde büyümeye devam edecektir. Bu yapıyla yönetenleri memnun ve motive etmeye teşvik eden yapay hiyerarşik katmanlar eklenecektir.

Piramit çok büyüdüğünde ve maliyetler arttığında şirketin/kurumun bütün kârını/gelirini tüketecektir. Bürokratik yapı bu aşamada büyük ölçüde küçültülemezse kurum/şirket ölecektir.

***

Daha sonraları Parkinson; yeni bir şeyin bir firmaya maliyeti ne kadar az olursa bunu tartışmak için o kadar çok zaman harcanacağını iddia ettiği “önemsizlik yasasını” (kamudaki toplantı verimsizliğini) yazdı.

Şöyle ki; yöneticiler 100 milyon dolarlık nükleer reaktörlerden daha fazla 10 dolarlık çöp kutusunu bildiklerinden, toplantıda genellikle küçük yatırımlar tartışılar, büyük yatırımlar ya da harcamalar tartışılmadan geçer demiştir. Uyanık yöneticiler, toplantıdaki katılımcıların hepsinin fikir sahibi oldukları basit konuları öncelikle gündeme taşır, diğer ağırlıklı konular tartışılmadan karara bağlanır.

***

Viyana Üniversitesi Tıp Fakültesi profesörlerinden Stefan Thurner, Parkinson yasaları doğrultusunda Viyana Üniversitesi Tıp Fakültesinin bölünerek üniversite olması sonrasında yönetici sayısının 15 kişiden 100 kişiye çıktığını gözlemiştir (Benzer örneği Türkiye’de bölünen üniversitelerdeki eski ve yeni idareci sayılarında gözlemek mümkün). Bilim adamları sayısı ise hemen hemen aynı kalmıştır.

Parkinson herhangi bir kurumda idari kadrolarda yüzde 6’lık bir büyüme söz konusu ise er ya da geç kurumun öleceğini; çünkü bu şekildeki büyüme ile işgücünün tamamen bürokraside olacağını, üretim yapmayacağını ve faaliyetine son vermek zorunda kalacağını belirtmiştir.

***

İnsanlar erteleme, her şeyi son dakikaya bırakma eğilimindedir çoğu kez. Ertelemenin başarısızlık kaygısı, tembellik ya da pasif saldırganlık (beni acele ettirmeyin) gibi nedenleri olabilir. Ama asıl konu ertelemenin Parkinson yasasını desteklemesidir.

Parkinson yasasını destekleyen ikinci açıklama: İnsanların bir görevi tamamladığında ikinci ve daha sıkıcı bir göreve atanma riski ile karşılaşma düşüncesidir.

Bir diğer gerekçe de, izlenim yönetimi olabilir. Çoğu insan mesaideyken çalışıyormuş gibi görünmenin önemini anladı. Parkinson, yöneticilerin gözden geçirme, kâğıtları-evrakları-dosyaları karıştırma gibi meşgul oldukları görüntüsü vermeye çalıştıklarını söylüyor.

Bugün gelinen noktada daha fazla insanı işe almak daha kabarık bordroya (maliyete) yol açar, üretkenliğe değil.

Herkes gibi yöneticilerin de meşgul görünmesi gerekir. Salgından dolayı eve kapanma sonrasında yöneticilerin Zoom veya diğer platformlar üzerinden sürekli toplantı yapmalarına da bu çerçeveden (dostlar alışverişte görsün) bakılabilir.

Yöneticilerin ofiste dosya karıştırmalarının dijital versiyonu video toplantılar olduğu söylenebilir.

***

Son dönemde bilişim teknolojilerinden (dijitalleşme) yoğun yararlanılmasına rağmen devlet memuru sayısında nüfus artış hızının üzerinde bir artış yaşanması Parkinson yasasını doğrulamaktadır. Şöyle ki; Devlet Personel Başkanlığı ve Türkiye İstatistik Kurumu’ndan derlenen verilere göre, 1980-2010 döneminde, Türkiye nüfusu yüzde 62 civarında artarken, memur sayısındaki artış oranı yüzde 93 olmuştur.

Parkinson yasasının geçerliliği kamu hizmet maliyetlerinin yüksekliğini, hizmet kalitesindeki aksamaları ve yetersizliği de açıklamaktadır.

Artan personel sayısı kaçınılmaz olarak gizli işsizliğe ve işten kaytarmaya yani sosyal tembelliğe (Ringelman etkisi) neden olmaktadır.

***

Sonuç olarak, kamu ya da özel sektör bürokrasisi üretkenliği çalışanların sayısıyla değil, kişilerin kabiliyetiyle-liyakatla ilişkilendirmelidir.

——————————————–

Kaynak:

https://www.yenisafak.com/yazarlar/ahmet-ulusoy/parkinson-yasasi-ve-burokrasinin-onlenemez-yukselisi-2058076

 

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen