Tarım ve gıdada risk senaryoları, tespit ve uyarılar

Öncelikle belirtelim ki; maalesef hepimizi zor günler bekliyor. Son açıklanan Şubat ayı enflasyon rakamı TÜFE için yüzde 54,4 olarak gerçekleşti. Zaten enerji maliyetleri kapsamında akaryakıt, elektrik, doğalgaz fiyat artışlarının maliyet enflasyonuna etkisini yaşıyorduk. Şimdi tarım ürünlerinde daha yüksek fiyatların ve gıda enflasyonunu tetiklemeye devam eden sürecin etkisini yaşayacağız. Sadece yeni bağlantılar değil daha önceden ithal bağlantısı yapılmış hammadde taahhütlerinin yerine getirilmesi de zor veya zaman alacak görünüyor. Buğday dengemiz açısından denkleme bakmadan hatırlatalım. Sektör paydaşlarının öngörüsüne göre en büyük sıkıntı ayçiçek yağı gibi yağlı tohumlarda yaşanacak görünüyor. Zira içeride yeterince stok olmadığı gibi ana ithal kaynakları Karadeniz ülkeleri. Sektör, Nisan ayı itibarı ile durumun ciddiyetinin artacağını gündeme getirmektedir.

*****

İrfan DONAT[i]

Dünya olağanüstü bir dönemden geçiyor.

Pandemi ile patlak veren son 2 yıllık süreçte değişen küresel dengeler, tedarik zincirindeki kırılmalar ve olumsuz iklim koşullarının yansımalarını arz-talep-stok-fiyat denklemindeki bozulma ile tarım ve gıdada yeteri kadar hissettik.

Gıda enflasyonu küreselleşti.

Ama bunlar yetmezmiş gibi şimdi bir de jeopolitik risklerle karşı karşıyayız.

Ezberlerin bozulduğu bu süreçte piyasaların tepkisi ve oluşan fiyatlamalar rasyonellikten hızla uzaklaşıyor.

Bu da haliyle hesapları alt üst ediyor.

Türkiye gibi ülkelerde ise bu öngörülemez süreç kırılganlıkları daha da artırıyor.

Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) Eski Genel Müdürü İsmail Kemaloğlu, Et ve Süt Kurumu, Çaykur ve TARSİM gibi Tarım Bakanlığı bünyesindeki farklı kurumlarda uzun yıllar üst düzey yöneticilik yapmış tecrübeli bir isim.

Üst düzey özel sektör tecrübesi de bulunan İsmail Kemaloğlu, kurucusu olduğu İK Tarımüssü Uluslararası Danışmanlık şirketi bünyesinde tarım piyasalarına yönelik önemli analizlerin yer aldığı aylık bülten yayınlıyor.

“Tarım Ürünleri Piyasa Analiz Bülteni” Mart sayısı yeni yayınlandı ve piyasa gelişmelerine yönelik önemli tespit ve uyarılar içeriyor.

Biz de bu köşeden İsmail Kemaloğlu’nun dikkat çektiği noktaları sizlerle de paylaşalım istedik.

Rusya ve Ukrayna’nın dünya tarımsal üretim ve ihracatındaki ağırlığına dikkat çeken Kemaloğlu, “Son gelişmeler her ne kadar dünya genelinde çok sayıda dinamiği etkilemişse de bu süreçten en fazla etkilenen ülkelerden biri maalesef Türkiye olmaktadır. Türkiye açısından baktığımızda; hububat sektörü olarak 2021 yılında 2 milyon 947 bin tonluk ithalat ile toplam ithalatımızın yüzde 22,84’ünü Ukrayna’dan, 7 milyon 559 milyon tonluk ithalat ile toplamın yüzde 58.77’lik kısmını da Rusya’dan gerçekleştirmişiz. Başka bir ifade ile 2021 yılında toplam hububat ithalatımızın yüzde 81’lik kısmını bu iki ülkeden yapmışız” diyor.

İK Tarımüssü Uluslararası Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Kemaloğlu’nun hazırladığı raporda öne çıkan tespitler ve uyarılar şöyle:

***

Karadeniz bölgesinin dünya tarımsal dış ticaretindeki etkisi ile son gelişmeler uluslararası piyasalarda hemen yansımalarını gösterdi. Buğday ve mısır başta olmak üzere emtia fiyatları Borsalarda rekorlar kırdı ve kırmaya devam ediyor. Daha 10 gün öce 340-350 dolar/ton fiyatlarla konuştuğumuz buğday için son TMO ihalesinde 410 dolar/tondan 510 dolar/tonlara kadar teklifler geldi. TMO tarafından 450 dolar/ton altı teklifler satın alındı. Bugünkü kur ile 6.360 TL/ton fiyata buğday ithal ediliyor demektir.

***

Öncelikle belirtelim ki; maalesef hepimizi zor günler bekliyor. Son açıklanan Şubat ayı enflasyon rakamı TÜFE için yüzde 54,4 olarak gerçekleşti. Zaten enerji maliyetleri kapsamında akaryakıt, elektrik, doğalgaz fiyat artışlarının maliyet enflasyonuna etkisini yaşıyorduk. Şimdi tarım ürünlerinde daha yüksek fiyatların ve gıda enflasyonunu tetiklemeye devam eden sürecin etkisini yaşayacağız. Sadece yeni bağlantılar değil daha önceden ithal bağlantısı yapılmış hammadde taahhütlerinin yerine getirilmesi de zor veya zaman alacak görünüyor. Buğday dengemiz açısından denkleme bakmadan hatırlatalım. Sektör paydaşlarının öngörüsüne göre en büyük sıkıntı ayçiçek yağı gibi yağlı tohumlarda yaşanacak görünüyor. Zira içeride yeterince stok olmadığı gibi ana ithal kaynakları Karadeniz ülkeleri. Sektör, Nisan ayı itibarı ile durumun ciddiyetinin artacağını gündeme getirmektedir.

***

Bizim yaptığımız analizlerde ve saha araştırmalarında buğday için 4.2-4.5 milyon ton civarı stok olduğunu düşünmekteyiz. Kamu kurumlarındaki stok seviyesini bilemiyoruz, stoklar gizli tutulmaktadır. Ancak ithalatlar, satılanlar, hasat başı stok gibi aylık analizlerle kamunun elinde 1 milyon ton civarı stok olduğunu, sanayicide 1.6-1.7 milyon ton, tüccarlarda 600 bin ton, lisanslı depolardaki stoklar dâhil, Dâhilde İşleme kapsamında ithal edilen buğdayların ihraç edileceğini hesap ederek mahsup ettiğimizde 4-4.5 milyon ton civarı stoklara ulaşıyoruz. Aylık tüketimimizi dikkate aldığımızda bu stoklarla Haziran ayına kadar bir arz sıkıntısı görünmemektedir. Mısır ve arpa açısından baktığımızda yine Temmuz aylarına kadar sıkıntı olmayacağını, hayvancılık sektöründeki ikame ürünlere erişim kabiliyetine bağlı olarak arpada arz ve talep dengesinin daha hassas olabileceğini söyleyebiliriz.

***

Türkiye genel olarak hasat döneminin yaklaştığı aylarda daha az ithalat yapar, bugünden itibaren hiç ithalat yapılmaz ise de yeni hasada kadar bir kıtlık sorunu görmüyoruz. Peki, bu durum piyasanın fiyat istikrarı ile gideceği anlamına mı geliyor? Hayır. Stok yeterliliği ile piyasa dinamiklerini etkileyen faktörleri birlikte düşünmeliyiz. Bugünlerde borsalarda ekmeklik buğday fiyatları 5.700 TL/ton, mısır fiyatları ise 5.000 TL/ton civarı işlem görüyor. Muhtemelen bülten size ulaştığında 6.000 TL/ton üzeri buğday ve 5.500 TL/ton üzeri mısır işlemlerini ekranlarda göreceksiniz. Kamunun 6.350 TL/ton civarı fiyatlarla buğday ithal ettiği piyasada maalesef piyasayı fiyatları daha aşağıda tutmanız zorlaşacaktır.

***

Kamunun stoklarında minimum 2,5-3 milyon ton buğday bulunsa ve hasat dönemine kadar bu olağanüstü piyasa şartlarında hiç ithalat ihtiyacı hissedilmese, ekranlara 450 dolar/ton ithalata ihtiyaç olduğu mesajı yazılmasa süreç daha rahat ilerlemez miydi? Birkaç yıldır yaşadığımız şeyleri tekrar yaşıyoruz. Maalesef ithalatlarımız pahalıya mal oluyor. Dünya dengeleri değişti, her an her şey olabilir.

1-Buğday ekilişimiz azalıyor,

2-Sertifikalı tohum, gübre kullanımı düşüyor,

3-Hayvancılık hububat dengesini tehdit ediyor,

4-Arazilerimiz çok yıllık bitkilere dönüşüyor, ekilen alanlar azalıyor,

5-Kuraklık her an kapımızda (bu yıl bol yağışlı kış geçti, şükür.),

6-Kamu kaç yıldır üreticiden ürün satın alamıyor, stoksuz ve eli boş kalıyor. O zaman her an temkinli, stoklu, tedarikli bulunmak şart değil mi? Başka yolu var mı?

HAYVANCILIK SEKTÖRÜNDE SORUNLAR ARTARACAK

Hayvancılık sektöründe sorunlar artacak. Kepek bugün piyasada 3.500-4.000 TL/ton arasında satılıyor. Küspe vb. dâhil yan ve ana ürün fiyat artışlarına bağlı olarak yem maliyetleri de artacak. Hayvancılığı, lokanta usulü beslenen ve şehirlerin etrafında şirketleşen sektör dışı kitlenin faaliyeti olmaktan kurtarıp kırsal odaklı ve kaba yem ağırlıklı aile işletme modeline dönüştürmemiz gerek, bütün dünyada hayvancılık ekonomisi kırsal aile işletme ekonomisidir, diye bağırıyoruz. Bunu bugün söylemiyoruz, yıllarca bakanlıkta bunun mücadelesini verdik, bu idealler uğruna kamu görevlerimizden istifa ettik. Bu konularda nasıl bir dönüşüm yapıldığını merak etmeyelim mi?

***

Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş bitse bile bunun lojistik başta olmak üzere üretim ve ticarete etkisi devam edecek. Şu an özellikle Ukrayna tarafta baharlık ekilişlerin yapılamama, arpa, mısır, ayçiçeği ekilişini gerçekleştirememe ve mevcut ekilenlere gübre vb. mücadele yapılamama riski söz konusu. Bu gelişmeler yeni yıl dünya rekoltesini ve dış ticaretini etkileyecektir. Uluslararası piyasalar kırılgan olmaya devam edecektir.

***

Üç önemli noktayı akılda tutmak lazım:

1-Dünya piyasalarını sadece arz ve talep dengesi belirlemiyor, uluslararası fonlar emtia piyasasında hikâyeler yazarak fiyat istikrarını etkiliyor.

2-Bu savaş ve kargaşaların bölgemizdeki ve dünyadaki tarım dış ticaret dengeleri ile irtibatının olduğu dikkate alınmalıdır.

3-Dünya üretim ve stok dengesi bizi aldatmasın, maalesef ana üretici ve ihracatçı ülkelerin son derece sınırlı olduğu bir dünyadayız. Dünya buğday stoklarının nerede ise yarısının Çin devletinde bulunduğunu unutmayalım. Tarımsal dış ticarette sınırlı ülkelere mahkûm bir piyasa söz konusudur.

***

Dolayısıyla rekolte artık tek başına bir şey ifade etmiyor. Hububat, bakliyat, yağlı tohumlarda ana üretici ve ihracatçı ülkelerde yaşanan liman grevleri dâhil her türlü ekonomik, siyası, jeopolitik etkilerin piyasaya keskin yansımaları söz konusudur.

BUĞDAY ALIM FİYATI NE OLACAK?

Yurtiçi piyasalarda önümüzdeki günlerde fiyat hareketi devam edecek. Bu şartlarda buğday müdahale fiyat açıklaması için erken öngörümüz 4.500 TL/tondan aşağı fiyat açıklanamayacağı hatta seçim sürecinin etkisi ile 5.000 TL/ton olacağı yönündeydi. Mayıs ayında FOB fiyatlar 400 dolar ve üzerinde seyrederse hesaplarımız yeniden değişmiş olacak. Çiftçiler haklı olarak bakanlığın dünya fiyatlarından aşağı fiyat olmayacağı söylemlerini hatırlatma ihtiyacı hissedecektir.

***

Gıda enflasyon riski artarak devam edecek. İki gün önce bir dostum 40 bin tonluk lisanslı deposu için çok aktif olmayan bir dönemde 70 bin TL aylık elektrik faturası geldiğini söyledi. Gaziantep ilinden İstanbul’a gidiş-dönüş yapan bir kamyonun sadece geçiş ücretlerinin 2 bin TL olduğu aktarıldı.

***

TMO’nun bugünlerde yaptığı 700 bin tonluk buğday tahsisleri bir miktar sükûnet yaratabilir. Ancak bu vesile ile tekrar hatırlatalım. İthal buğday maliyetinin 6.350 TL/tonları bulduğu bir ortamda 2.650 TL/ton ile buğday tahsisini bırakmak gerekir. Satış fiyatlarını piyasa dinamiklerine göre güncellemek şarttır. Aradaki makasın çok açık olduğu yerlerde suiistimal dedikoduları da artar. Selin şiddetine göre önlem almalısınız. Önlemin etkisini de iyi analiz etmek gerekmektedir. Sonuçta ülke adına ödenen bedeller ve karşılığında gıda enflasyonu için beklentiler var.

***

Piyasa beklenti ve dedikodu satın alır. Esas olan bu beklenti ve dedikoduları yönetmektir. Umarım ayçiçek tohumu başta olmak üzere tedarik zincirleri işlemeye başlar, ülke olarak sıkıntıya düşmeyiz ve vatandaşımız ağır bedeller ödemez. Ülkemiz için baharlık ekilişlerin devam ettiği ve mevcut ekilişlere yönelik gübre vb. mücadelenin olduğu bir periyodda çiftçileri daha fazla cesaretlendirmeliyiz. Sadece kamu kurumları olarak değil sektör paydaşları olarak bu süreçte yüzümüzü tarıma, toprağa, çiftçiye daha fazla dönmeliyiz.

Her ay yayınlanan 33 sayfalık bültende sadece yorum ve tespit yok. Veriler ve grafiklerle desteklenmiş gerçekten kıymetli bilgiler var.

Biz de bu süreçte önünü görmekte zorlanan sektör paydaşları ve gelişmeleri merak eden okuyucularımızla öne çıkan tespit ve uyarıları paylaşalım istedik.

Umarız mevcut sürece ilişkin olarak geçmişten dersler çıkarılır ve biran önce somut adımlar atılır.

Aksi takdirde bu sürecin faturası üreticisinden tüketicisine kadar 84 milyona çok pahalıya mal olacaktır.

————————————————-

Kaynak:

https://www.bloomberght.com/yorum/irfan-donat/2300659-tarim-ve-gidada-risk-senaryolari-tespit-ve-uyarilar

[i] Bloomberg HT Tarım Editörü, [email protected]

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen