Putin iktidarını kaybedebilir

Rus dış istihbarat servisi başkanı Sergey Naryshkin’in, Putin karşısında kamuoyu önünde düştüğü durum göz önünde bulundurulduğunda, Rus istihbarat mekanizmasının Putin’e duymak istediği bilgiler dışında var olan gerçekleri söyleyemediği iddia edilebilir. Özetle Putin, Rus istihbarat ve güvenlik bürokrasisinin uyarısı ve katkısı olmadan işgal kararını, kendi tarih okuması ve siyasi gündemi doğrultusunda vermiş olduğu söylenebilir. Bu nedenlerden dolayı Putin’in, Batı’nın tuzağına düşmüş olması ihtimal dâhilindedir.

*****

Hasan Mesut ÖNDER[i]

Analizler, inanç değil, bilgi ile desteklenmiş geçici yargılardır.

Devletlerin politikaları ele alınırken, her zaman kısıtlı bilgi ile çalışıldığının ve bu sınırlı bilgi ile görüş inşa edilirken bir olasılığa işaret edildiğinin farkında olunması gerekir. Gazeteciler veya akademisyenler, bir konu ile ilgili analiz yaparken, zihnindeki soru veya ön hipoteze göre bilgiyi toplar, okur ve ona göre değerlendirme yapar.

Sorular ve ön hipotezler, hangi bilgileri nerede ve nasıl arayacağımızı belirler. Bilgi toplamayı ön hipotezler belirlediği için, zihninizde bir varsayım yoksa bilgi yığını içinde ezilip kalmanız ve bu bilgilerden anlamlı bir sonuç çıkaramamanız ihtimal dâhilindedir. Bunun yanında, analistin zihninde ön hipotezlerin oluşması için ele aldığı ülkenin siyasi tarihini, cari politikalarını ve dilini bilmesi gerekir.

Analistin zihninde, soru soracak düzeyde veri setleri ve bilgi örüntüleri yoksa neyi nerde ve nasıl arayacağını bilemeyecektir. Bu bağlamda seçici okuma ve doğru araştırma için soru, şarttır. Bütün bu girizgâhı yapmamın temel sebebi, başlıktan da anlaşılacağı üzere gelinen tabloda, Putin’in Batı devletleri tarafından bir tuzağa çekilip çekilmediğini tartışmaktır. Bu makalede dört temel sorunun cevabını aramaya çalışacağım:

* Batılı istihbarat örgütleri, Putin’in 72 saat içinde Ukrayna’yı işgal edip, Zelinski iktidarını devirip, yerine Rus yanlısı grupları iktidarı getireceği istihbaratını nasıl elde etti ve neden kamuoyuna açıkladı?

* Bu istihbaratı bilmelerine ve kamuoyu ile paylaşmasına rağmen, Batılı politika yapıcılar, neden askeri önlem geliştirmediler ve sadece yaptırım kartını kullandılar?

* Batılı istihbarat örgütleri, Putin’in Ukrayna’yı ne zaman ve nasıl işgal edeceğini açıklamalarına karşın Putin göstere göstere işgal kararını neden verdi?

* Putin’in tuzağa mı çekildi?

BATILI İSTİHBARAT SERVİSLERİ NASIL ÇALIŞTI?

İstihbari açıdan, bir aktörün tehdit olarak algılanabilmesi için niyet, kapasite ve fırsat çarpanının bir arada bulunması gerekmektedir. Bu üç çarpandan biri eksik ise aktör, tehdit değil risk kategorisinde değerlendirilir. Bu hususu bir örnekle açmak konunun anlaşılmasını kolaylaştıracaktır. Örneğin, Ermenistan’ın Türkiye topraklarının bir kısmını kendi toprağı olarak gösterdiği haritaları yayınladığı ve Türkiye’den toprak taleplerinin olduğu bilinmektedir.

Ermenistan’ın niyeti olmasına rağmen, bu amacı gerçekleştirecek askeri kapasitesi ve böyle bir fırsata sahip olmadığı için Ermenistan, güvenlik riski oluşturan bir ülke kategorisine girmektedir. Ermenistan’ın, Türkiye’den toprak alma niyetinin yanında, askeri gücü yeterli kapasiteye eriştiğinde ve bu hedefe ulaşmak için uygun fırsata sahip olduğunda, somut tehdit olarak değerlendirilebilir. Bir aktörün; niyet, kapasite ve fırsat çarpanlarının tam olması somut tehdit olarak algılanması için gereken koşullar olduğu söylenebilir.

Peki, tehdit olan aktörün, niyeti, kapasitesi ve fırsatına dair bilgiler nasıl toplanır? Batılı istihbarat örgütleri, Putin’in Ukrayna’yı işgal edeceği istihbaratını hangi toplama yöntemleri ile elde etti, sorusunun cevabının aranması gerekiyor. Tehdit olarak algılan bir ülkenin askeri kapasitesine dair bilgileri teknik toplama yöntemleri ile elde etmek, günümüz teknolojisi ile mümkün hale gelmiştir. Rus ordusunun, sınır bölgelerinde ne kadar bir birlik konuşlandırdığı, silah envanterleri ve lojistiğine dair bilgiler teknolojik imkânlarla elde edilebilir.

Rusya’nın uluslararası arenadaki belirsizliği ve NATO ülkeleri arasındaki çatlağı ve fikir ayrılıklarını bir fırsat olarak değerlendirmiş olması da ihtimal dâhilindedir. Rusya’nın, Ukrayna’nın sınır bölgelerine asker konuşlandırması ve askeri lojistiği artırması tek başına Putin’in savaşa hazırlandığının kanıtları olamaz. Bu askeri yığınak, diplomatik uzlaşı için Kiev yönetimi üzerinde baskı oluşturmak için de yapılmış olabilirdi. Ayrıca Rusya, Kiev siyasi mimarisinde yer alan işbirlikçilerini ve Ukrayna ordusunu bir darbeye teşvik için de sınıra asker konuşlandırmış olabilirdi. Bütün bu olasılıklar, imkân dahlinde iken Batılı istihbarat örgütleri, Putin’in Ukrayna’yı ne zaman ve nasıl işgal edeceği istihbaratını nasıl derlermiş olabilir?

Putin’in bu yığınağı hangi niyetle yaptığı istihbaratını üretebilmek için Batılı servislerin, Rus karar alma mekanizmalarında yer alan kaynaklardan etkili şekilde istifade ettiklerini söylemek abartı olmaz. İstihbaratın içeriğine bakıldığında, Batılı istihbarat örgütlerinin kullandığı kaynakların Kremlinin, Rus ordusunun ve güvenlik aygıtının içinde ve Putin’e erişimi olan isimler olduğu ileri sürülebilir. Sonuç olarak, Batılı istihbarat örgütlerinin Putin’in iktidar halkası içinde etkin bir haber ağının olduğunun ortaya çıkması şaşırtıcı olmayacaktır.

Batılı istihbarat örgütleri kaynaklarının açığa çıkma riskini göze alarak doğru istihbaratı kamuoyu ile neden paylaştı sorusu önem kazanıyor? Tehdit oluşturan aktörün niyetlerine dair insan kaynağı ile elde edilmiş istihbarat bilgileri parmak izi gibidir, nereden ve nasıl elde edildiğinin tespit edilmesi zor değildir. Batılı istihbarat örgütleri, yoğun emek, zaman ve para harcayarak elde ettikleri bu istihbaratı paylaşmalarının nedeni, Putin’e ne yaptığını biliyoruz, bu niyetlerinden vazgeç mesajı olduğu söylenebilir.

Bunun yanında istihbaratın kamuoyu ile paylaşılmasının diğer nedeni ise Batılı ülkeler arasındaki fikir ayrılığını gidermek, tehdidin büyüklüğü ve atılacak adımlar konusunda Almanya gibi Rusya karşısında çekingen davranan Batı kamuoyunu şekillendirmek olduğu söylenebilir. Batılı karar vericiler, Putin’in Ukrayna’yı işgal edeceğini bilmesine rağmen önlem konusunda yetersiz kaldığı söylenebilir.

TEHDİT ÖNLEM ASİMETRİSİ

Batılı politika yapıcılar işgalin geleceğini bilmelerine rağmen neden askeri önlem seçeneği geliştirmediği ve sadece yaptırım kartını kullandığı hususu tartışma konusu… ABD başkanı Joe Biden, hiçbir koşul altında Amerikan askerlerini Ukrayna’ya göndermeyeceğini söylemesi Putin’i cesaretlendirmeye yönelik bir adım olarak okundu ve Biden’in Putin’e alan açtığı yorumları yapıldı.

Durum ilk bakışta bu şekilde görünmesine rağmen, ABD’nin 350 milyon dolarlık “askeri yardımın” CIA’nın Rusya’ya karşı örtülü operasyonu finanse etmek için kullanılacağını ileri süren uzmanlar da oldu. Savaş öncesinde basına yansıyan bilgilerde, CIA’nın 2015 yılından bu yana ABD’de Ukrayna özel kuvvetlerini ve bazı paramiliter unsurları eğittiği iddia edildi.

Bu bilgiler Batı’nın, Ukrayna’da Rusya’ya konvansiyonel askeri karşılık vermek yerine gayri nizami harp araçlarını kullanmaya en başından beri karar verdiği söylenebilir. Batı konvansiyonel bir karşılık vermiş olsaydı, Putin’in işgali NATO genişlemesine karşı bu müdahaleyi yaptık tezini güçlendirip, iç kamuoyunda daha güçlü destek bulabilirdi. Batı’nın en başından beri temel stratejisi, Ukrayna’yı Putin için ikinci Afganistan haline getirmek olduğu söylenebilir. Putin, Batının bu stratejisine ve işgalinin önünü açan politikasına karşı duyarlı davranmayıp neden işgal kararı verdiği hususu önem taşıyor.

RUS İSTİHBARATI SİYASALLAŞTI

İstihbarat örgütleri, devletlerin karşılaşmış olduğu tehditlerin ve izleyeceği politikaların tonunun belirlenmesinde bilgi desteği sağlamaktadır. Politika yapıcılar, ideolojik perspektiften karar alma eğiliminde olduklarında, istihbaratın politik tercihe etki etmediği ileri sürülebilir. Putin gibi KGB kökenli bir politikacının, Rus istihbarat mekanizmasını etkili bir şekilde çalıştırdığı ve toplama yöntemleri konusunda yaratıcı metotları teşvik ettiği söylenebilir.

Ancak güçlü liderlerin bütün devlet sistemini domine ettiği ülkelerde, istihbarat örgütlerinin sadece ham bilgi veya haber sağladığı, analizlerin karar vericiler tarafından yapıldığı bilinmektedir. Örneğin, Amerikan siyaset ve strateji dünyasında etkili bir isim olan Henry Kissinger, CIA’den sadece topladıkları ham bilgileri getirmelerini, bilgileri analiz edip nihai ürün olarak ona iletmemelerini istediği iddia edilmektedir. Bürokrasi üzerinde güçlü etkisi olan karar vericilerin, kendi yargılarını destekleyen bilgileri kullanıp, çelişen bilgileri göz ardı ettiği de bir vaka olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu bakımdan, Putin gibi güçlü bir liderin, Rus istihbaratını siyasallaştırması ve Rus istihbaratının da sadece Putin’in duymak istediği bilgileri paylaşmış olması güçlü ihtimaldir. İstihbaratın siyasallaştığı ülkelerde, hem istihbarat örgütlerinin hem de politika yapıcıların gerçeklere karşı duyarsızlaştığı ve yanlış karar verme eğiliminde oldukları söylenebilir.

Rus dış istihbarat servisi başkanı Sergey Naryshkin’in, Putin karşısında kamuoyu önünde düştüğü durum göz önünde bulundurulduğunda, Rus istihbarat mekanizmasının Putin’e duymak istediği bilgiler dışında var olan gerçekleri söyleyemediği iddia edilebilir. Özetle Putin, Rus istihbarat ve güvenlik bürokrasisinin uyarısı ve katkısı olmadan işgal kararını, kendi tarih okuması ve siyasi gündemi doğrultusunda vermiş olduğu söylenebilir. Bu nedenlerden dolayı Putin’in, Batı’nın tuzağına düşmüş olması ihtimal dâhilindedir.

PUTİN BATI’NIN TUZAĞINA MI DÜŞTÜ?

Putin’in işgal kararını, Kiev’in kısa sürede düşeceğini ve işgal başladığında Zelinski’nin ülkeden kaçacağı varsayımı ile verdiği görülmektedir. Hedef alınan ülkenin liderinin kamuoyu desteğinin ne düzeyde olduğu, toplumun hangi durumlarda liderlerini terk edeceği ve tasfiye edilen liderin yerine kimin getirileceği hesaplanmadan atılan bütün adımların başarısızlıkla sonuçlanması muhtemeldir.

Devletin bütün kurumlarının katkısı olmadan ve uzlaşı görüntüsü vermek için sirkten farksız görüntülerin sergilendiği bir politik atmosferde, batağa saplanmak olasıdır. Batılı istihbarat örgütleri, Putin’in niyetine, işgalin zamanına ve şekline yönelik doğru istihbaratı elde edebildiyse, hangi olasılıkta Putin’in direncinin kırılacağı, Rus kamuoyunun bu işgale nasıl tepki vereceğini de hesaplamış olması muhtemeldir.

Savaş uzadıkça ve Rus kamuoyunda tepkiler artıkça, Putin’in iktidarı da tehlikeye düşebilir. Sizce, Batılı istihbarat servisleri, Putin’in niyetini tespit edebilecek kadar yakınına girebilmişlerse, Putin’i iktidarından indirmek için bir plan yapmış olamazlar mı? Ben bu olasılığı güçlü görüyorum. Putin’in kaderini, savaşın ne kadar süreceği ve Rus kamuoyundaki tepkiler belirleyecek.

———————————————-

Kaynak:

https://www.karar.com/gorusler/putin-iktidarini-kaybedebilir-1654833

 

[i] Uluslararası İlişkiler Uzmanı

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen