Esat ARSLAN
Ertuğrul Sağlam futbola başladığı Kırmızı / Beyaz renklerden salt Kırmızı’da karar kıldı, ama bu sefer İran’da. Samsunspor’da başladığı futbol sevdasına, bu sefer bayraklaşmış bir kulübün hizmetkârlığına tekrardan soyundu, Ertuğrul Sağlam Hoca. Taraftarlarının seçimi ile Samsunspor tarihinin en iyi 11’i’nde yer alan Ertuğrul Sağlam, teknik direktör olarak Süper Ligde Bursaspor’u da şampiyon yapmıştı. Kırmızı / Beyaz renklerdeki, Türk Kurtuluş Savaşında yaşanan acılar nedeniyle siyaha bürünen Beşiktaş’ı da çalıştırmıştı, Ertuğrul Sağlam. Bu sezon başında, sarı-kırmızı Evkur Yeni Malatyaspor’la olan sözleşmesini fesheden Teknik Direktör Sağlam kariyerini sürpriz bir kararla Güney Azerbaycan’ın kalbi, gerçek Azerbaycan’ın başkenti Tebriz’de sürdürmeye karar verdi. Bravo kendisine, bravo cesaretine. İki hafta üst üste Esfel-i Safilin makalelerinde incelediğimiz Fars Şovenizmine bundan güzel yanıt olabilir mi? Deneyimli teknik adamın, hem de İran olaylarından sonra İran’ın Türk ekibi Traktörsazi takımı ile anlaşmasını onun bayrak aşkıyla özdeşleştirmek gerek. Anımsayalım, “İçimizdeki İrlandalı” sözünün mucidi Mustafa Denizli de, Tahran’ın Şövenist takımlarından Kulüp Başkanı İran Emniyet Müdürü olan Pas ve Persepolis takımlarını çalıştırmıştı. Burada Sezar’ın hakkını Sezar’a verelim, Traktörsazi Takımı Ertuğrul Sağlam’dan önce kendisine teklifte bulunduğunu burada belirtmiş olalım.
Nüfusunun tamamı Türklerden oluşan Tebriz’de 1970 yılında kurulan Traktörsazi Futbol Kulübü maçlarını “Kurtlar Vadisi” nden esinlenerek, taraftarların ‘Kurtlar Deresi’ olarak adlandırdığı ‘İmam Yadigâr Stadı’nda ortalama 60 bin kişilik seyirci önünde oynamaktadır. Şaşırdınız değil mi? Hemen söyleyelim, futbol İran’da da Türkiye gibi yaşamın bütün evrelerine egemendir. Hemencecik de dudak bükmeyelim, “Aman canım, İran’da futbol ne ki” falan, sözlerini de sarf etmeyelim. Neden mi? İşte ispatı. FİFA dünya sıralamasında Türkiye 25. sırada bulunurken, İran da 27. sıradadır. Unutmayalım, Dünya Şampiyonasına katılamayan Türk Milli Takımı, Temmuz 2017 FIFA dünya sıralamasında 33’üncü sıraya gerilemişti.
Hep tartışılmıştır, İran ayrımsallığın kurumsallaştırıldığı milliyetçi bir toplum mu? Yoksa benzerliklerin kurumsallaştırıldığı millî bir toplum mu? Diye. Bana sorarsanız, yerinde de gördüğüm için, söyleyebilirim ki, yıllarca Fars şovenizminin tüm veçhelerini İran toplumuna dayatan İran yönetimi ayrımsallığın kurumsallaştırılmasına ön ayak olmuştur. Yanlış mıdır? Kuşkusuz yanlıştır. Ayrımsallığın kurumsallaştırıldığı Tito liderliğindeki Yugoslavya’da Tito ölünce Sırp milliyetçiliğinin neden olduğu olaylar ortadadır. Üçüncü milenyuma beş yıl kala Avrupa’nın ortalık yerinde soykırımın tüm boyutları uygulanmıştır. Aynı dili konuşan, aynı ırka mensup maalesef millet olamamış bir toplum, sırf dinsel nedenlerle, Cami’ye, Kilise’ye doldurdukları kendi yurttaşlarını, komşularını yakmaktan çekinmemişler, mahşerde hesabı verilecek insanlığa karşı suçlar işlemişlerdir.
Evet, bugüne kadar İran’ın güçlü tarihsel geleneği ve kayda değer kültür derinliği toplumsal çatışmaları engellemiştir, doğrudur, bu yadsınamaz bir gerçektir. Kum kentinden tüm yerleşim birimlerine kadar, “Ayetullah, Velayet-i Fakih (Şeriat Hukukçuları Kurulu)– Cuma İmamı ile Pastaran (İslam Devrim Koruma) Birlikleri Kurumu” tüm bu iç çatışmaları durduran baskıcı bir müessese olmuştur. Aynı zamanda Cuma namazları da rejimin sigortası bir baskı aracı olarak görülmüştür. 1979’dan bu yana 39 yılda nice iç buhranlarla karşılaşan İran rejimi bunların her birisini Fars Şövenizmiyle ve Acem halkının desteğiyle bastırmış, ama şimdi, Acem toplumu bile ekonomik krizin sosyal patlamaya dönüşmesi tehlikesiyle karşı karşıya gelmiş bulunmaktadır. Gittikçe fakirleşen, Acem toplumu da meydanlarda ‘Merdom gedaî mikoned, / Ahund hüdaî mikoned”(Halk dilencilik yapıyor; / Molla, Tanrılık taslıyor.)feryatlarını yükseltmiştir.
1977’den Ayetullah Humeyni İran’a döndüğü tarih olan 1 Şubat 1979’a kadar İran’da, hanımlar, Çarşı/Pazar esnafı en önde olmak üzere milyonlardan oluşan halk kitlelerinin hançerelerinden ‘Allah’u Ekber!’, ‘Merg ber Şah! Merg ber Amerika!’ (Şah’a Ölüm!, Amerika’ya Ölüm!..) feryatları yükselirken, şimdilerde devran tersine dönmüş, “Suriye, Yemen ve Lübnan’ı Terk Edin, İran’a Bakın..” ve “Siyasî Mahkûmlar Azâd Olsun..” sloganları yanında ‘Şah’a selam..’ gibi sloganları bile duyulmaya başlamıştır. Nerden nereye.
Evet, Sevgili okurlar, işte Futbolun Şahı Ertuğrul Sağlam böyle bir zamanda İran’da. Tekrar edelim, Traktörsazi ekibi, sadece bir futbol takımı değil, Tebrizliler için Türk olmak, Azerbaycan, Türkçe demek, kardeşlik, özgürlük ve eşitlik demek. Hadi şimdi, hançerelerinizi açarak, kendilerine “Kızıl Kurt” diyen Traktörsazi taraftarlarıyla birlikte Ertuğrul Sağlam’ın yeni takımını birlikte teşyi edelim mi? Bir-İki-Üç…“Tebriz-Bakü-Ankara / Biz hara, Farslar hara” “Ya ya ya, şa şa şa, Âzerbaycan çok yaşa” “Âzerbaycan bir olsun / Merkezi Tebriz olsun” Hep birlikte aydınlık geleceğe…