9 Ocak’ta, İtilaf Devletleri’nin Gelibolu’dan tahliyelerinin 107. yıl dönümünde, TRT Müzik ve TRT Avaz ortak yayınında “Bir Diriliş Destanı Çanakkale” adlı program vardı.
Konu güzeldi de program hiç de öyle değildi. Seçilen “eserler”, söyleyenler, saz sanatçıları bizim bildiğimiz TRT çizgisinin çok gerisindeydi. O program Çanakkale’de amatör olarak türkülerle uğraşan bir ekibe yaptırılsa bence çok daha güzel olurdu.
Bir vatandaş olarak benim görüşüm böyle. TRT emektarları ne der bilmiyorum.
Sadece Adile Hanım’ı dinleyebildim desem mübalağa olmaz.
Sümer Ezgü “Anadolu’dan Geldik” diye bir “parça” seslendirdi. Konuya uygun mu? Hayır. Kahramanlık mı anlatıyor? Hayır. Milli duyguları mı okşuyor? Hayır. O programda niye okundu bilmiyorum.
Sözler zaten bir alem.
“Bozkırlardan, yaylalardan, kıyılardan, ovalardan,
Derelerden, tepelerden, Anadolu’dan geldik!
Yaylalarda yiğitlerin harman olduğu,
Güzellerin cilvelenip kısmet bulduğu,
Analarının yüreğinin yanık olduğu,
Anadolu’dan geldik!
Dağlardan ilham alırız, topraktan fidan alırız,
Fidanda orman görürüz, Anadolu’dan geldik!
Kavimlerle biz yerleştik,
Et tırnak olduk kaynaştık,
Törelerle biz paylaştık,
Anadolu’dan geldik!
Komşusuna güvenip de kilit vurmayan,
Karnı toksa aç olana lokma yollayan,
Misafire döşşek verip kendi yatmayan,
Anadolu’dan geldik!
Atalara selam olsun, ozanlara kelam olsun,
Bu dünyaya selam olsun, Anadolu’dan geldik!
Sıyrılıp kibiri attık,
Olgun başak gibi yattık,
Hamdık piştik tövbe ettik,
Anadolu’dan geldik!
Eflatun da bizden dostlar Yunus da bizden,
Bektaş Veli Dergahı’nda coşanlar bizden,
Çağrısında Mevlana’ya koşanlar bizden,
Anadolu’dan geldik!
Uygarlığa beşik olduk, inançlara eşit olduk
Sevdalara çeşit olduk, Anadolu’dan geldik!
Türkiye’lim unutma sen, açan gülü kurutma sen,
Bizi bize darıltma sen, Anadolu’dan geldik!
Kardeş kavgasına kurban gittik de n’oldu,
Aynı topraklarda düşman durduk da n’oldu,
37 cana cana kıydık da n’oldu,
Anadolu’dan geldik!
Ekmeğin peşinden koştuk, gurbetin suyunu içtik,
Diyardan diyara göçtük, Anadolu’dan geldik!
Bedel başlık parasına, güdülen kan davasına
Karşı çıktık hakçasına, Anadolu’dan geldik!
Cehaleti aşmak gerek, sırtı sırta çatmak gerek,
Hep ileri gitmek gerek, Anadolu’dan geldik!”
Avrupa’ya, Amerika’ya, Avustralya’ya konser vermeye gidersin bir ekiple. Seyircilere dersin ki “Biz Anadolu’dan geldik.”, olabilir.
Türkiye’de, Anadolu’da, Türk Milleti’ne “Anadolu’dan geldik” denir mi? Ya zaten biz buradayız dersin, ya da belki “Asya’dan geldik” dersiniz.
Bir mısra şöyle;
“Yaylalarda yiğitlerin harman olduğu,”
Yiğitler sadece yaylada mı harman olur? Başka yerde olamaz mı, günah mı?
Bir başkası;
“Güzellerin cilvelenip kısmet bulduğu,”
Güzellerin kısmet bulması için cilveleşmesi mi lâzım? Kısmet bulanlar cilveleşenler mi sadece?
“Dağlardan ilham alırız, topraktan fidan alırız,”
İlham sadece dağlardan mı alınır? Topraktan fidan almak ne demek? Fidanı toprağa dikeriz, fidandan meyve alırız gibi bir ifade gerekmez mi?
“Kavimlerle biz yerleştik,”
İfadenin yanlış olması bir tarafa “Biz” dediğin kim? Hangi kavimlerle yerleştin?
“Törelerle biz paylaştık,”
Töre gereği paylaşılır da “Törelerle biz paylaştık” olmaz.
“Misafire döşşek verip kendi yatmayan”
Misafir baş tacımız, amenna. Misafire “döşşek” veren kendi de bir başka tarafa yatmaz mı? Sadece döşeği olmaz o kadar. Ayakta mı durur misafir uyurken?
“ozanlara kelam olsun,”
Ozanlara kelam olmaz, ozanlar bize kelam eder. Biz de dinleriz.
“Sıyrılıp kibiri attık,
Olgun başak gibi yattık,”
Kibir sıyrılıp atılan bir şey midir? O zaman herkes bir şey sıyırır gibi atabilir, ne kadar da kolay olur.
Sudan, selden, rüzgârdan ekin yatabilir. Olgun başak yatmaz, başı olgunluktan eğilir.
“Türkiye’lim unutma sen”
Böyle bir ifade olur mu? “Türkiyelim” ne demek? Türk demek, Türk Milleti demek, Türk insanı demek bu kadar mı zor?
Her mısra ayrı ayrı değerlendirilse olur da anlayanlar yapsın. Böyle bir “parça” TRT ekranlarında okunur mu? Hele “Bir Diriliş Destanı Çanakkale” programında.
Allah akıl fikir, izan versin.