Türk Devlet Geleneği
Prof.Dr. Aydın Taneri
Merhum Prof. Dr.Aydın Taneri’nin birkaç defa yeniden geliştirilerek basılan “Türk Devlet Geleneği Dün-Bugün” adlı (Ankara,1993) eserinde kültür, millet,devlet kavramlarıyla ilgili görüşlerinden özetlemeler yapmak istiyorum.Taneri’nin anlatımına göre tarih, yüzyıllar boyunca insan topluluklarında oluşan olayların yorumlanması ve o olayların günümüze yansıyan etkenlerinin değerlendirilmesidir. Millet ise: ortak geçmişi olan ve birlikte yaşama arzusu gösteren insan topluluğudur. Bu tarife göre millet olma niteliği, geçmişten süregelen o millete özgü ruh’un var olmasına bağlıdır. Tarih uzmanları esas bu ruhu incelerler (sa:17). Ayrıca millet olarak yaşayan her toplumun amacı, hem diğer milletlere karşı ortak menfaatlerini korumak, hem de, ortak inanışları, hayat tarzını, adet, fikir, bilinç ve iradeyi devam ettirmektir. Millet, devamlılık ifade etmeyen halk olmaktan çıkan ve politik bir örgütlenme iradesiyle “devlet oluşturan” bir topluluktur. Bu örgütlenmeyi önderler yaparlar ve milletin devlete kavuşmasını sağlarlar(sa:81).Bir devletin oluşabilmesi için dört ögenin var olması gerekir:
- Millet: Bir devletin oluşabilmesi için ilk şart millettir. Türklerde millet kavramı Türk tarihi ile başlar. Atalarımız var oldukları tarihten itibaren birlikte yaşama arzusu ile eski hatıralara ve kültür değerlerine ve ülkelerine bağlı olarak bir bütünlük içinde olmuşlardır. Taneri’nin ifadeleriyle: “Milliyetçilik, mensup olduğu milleti sevmektir. Milletlerin yaşayabilmelerinde, devamlarında, yükselmelerinde en önemli, en kuvvetli öge, kişilerin mensup oldukları kütleye bağlı olmalarıdır. Bu kişilerin bu bağlılık duygusuna toplum bilinci denilmektedir. Milliyet duygusunun çekirdeği kişinin mensup olduğu topluma duyduğu bağlılıktır (sa:84).”Milli şuur ve milliyet duygusu, bir bakıma, kişilerin var olma azim ve iradesinden kaynaklanır. Milliyetçiliğin sağcılık ve solculukla da ilgisi yoktur.
- Milli birliğin ve kimliğin oluşmasında en önemli etken dil’dir. Türk dili tarih boyunca birçok baskılar altında kalmıştır. Moğol baskısının hafiflemesinden sonra, Beylikler döneminde resmi devlet dilinin Türkçe olması zorunluluğu getirildi. Türkçe eserler yazıldı, Türklük şuuru güç kazandı.1910 yılından itibaren Ahmet Hikmet Müftüoğlu, Mehmet Emin Yurdakul, M.Fuat Köprülü, Ziya Gökalp ve benzerlerinin öncülüklerinde Türkçülük anlayışları yaygınlaştı (sa:4- 103)
- Ülke: Ülkesi, yurdu, vatanı olmayan bir topluluk hiçbir şekildi devlet özelliğini kazanamaz. Ülke (yani vatan),!devlet kudretinin veya devlet egemenliğinin kullanılacağı ortamdır. Toprak halkı,halk da toprağı tamamlayarak devleti oluşturur.Hun Devletinin kağanı Mete Han,savaş çıkmasın diye, atını ve karısını feda etmiş,sıra işe yaramaz, sıradan çorak bir toprağa gelince: -At ile hatun kendi malımdı. Bu sebeple onları verdim. Toprak ise devletin malıdır. Devletin malını başkalarına kim verebilir? demiş ve savaşmıştır.
- Göktürk Abideleri’ndeki ifadelere göre Tanrı, Türk Kağanını yer ve su’lar sahipsiz kalmasın diye göndermiş, Türklerin kutsal yer ve su’ları, Türk milleti yok olmasın diye Türkleri korumuştur. Vatan kutsaldır ve vatanı korumak için can verenlere şehit denilir. Sultan Alp Arslan Türklerin vatana olan bağlılıklarını: “Mülk (toprak, ülke) ticaret eşyası değildir” sözüyle özetler (sa:103-105).
- Egemenlik: Devlet olmanın bir diğer öge- si devlet kudretidir. Devlet kudreti (egemenlik) ülke dâhilinde devletin emredici maddi kuvvetidir. Maddi bir kuvvete sahip olmayan toplum devlet niteliği taşıyamaz. Modern hukukta, devletin kayıtsız ve şartsız bağımsızlığına sahip olması, diğer devletlerle hukuken
- eşit durumda bulunması ve sahip olduğu üstün kudret ve kuvvete rakip olabilecek başka bir kudret ve kuvvetin bulunmamasına egemenlik denilir. Egemenlik terk edilemez ve paylaşılamaz.(s:106-110).
- Politik Örgütlenme: Bir devlette milli şuur, toprak, egemenlik ögelerini tamamlayan politik örgütlenme, düzen ve disiplin sağlar. Emredici gücü olan egemenliği şekillendiren ve uygulama alanına koyan politik örgütlenmedir.
- Türk düşüncesi, yer ve zaman şartlarına göre işleyen ve bu sebeple serbestliğini korumasını bilen bir düşüncedir. Bu düşünceyi sınırlandıran Türk karakter özellikleri arasında, derin bir disiplin duygusu ve devlet örgütündeki hiyerarşiye saygı, lidere ve adalete bağlılık vardır. Bu sebeplerden dolayı Tanrı hukuk yapısı anlayışından çok insan hukuk yapısı anlayışına sahiptir.
- Türk Devlet yönetiminde geleneklere bağlılık, hamlecilik, devlet kadrolarının halka açık olması, kararlılık, ilme ve ilim adamlarına saygı,disiplin,protokol ve denetim ilkelerinde titizlik… esasları mevcuttur. (s. 110-134).
- Akademik anlamda kültür tarihimizle ilgili güçlü çalışmalar yapan merhum Aydın Taneri’nin eserlerini -günümüzde- okuyanların yeniden, gençlerimizin ise mutlaka ilgilenmelerinde fayda vardır. Zira tarihi veriler göz önünde bulundurulmadan devletimizin asli unsurunu oluşturan Türklüğün, Türk milliyetçiliğinin, Türk dilinin küçümsendiği, Türk kimliğinin sorgulanmaya başlanarak Türklük yerine Türkiyeliliğin öneril- meye çalışıldığı bir döneme doğru hızla ilerlemekteyiz. Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyetinin temel değerlerinin sorgulanmaya başlandığı bir dönemden kurtulmanın yolu Türk milliyetçiliğini tekrar devlete egemen kılmak için gençlerin bilgili, kültürlü, milli duygularla donanmış olmaları zorunludur.
…………..
“Türk milletinin bilinen tarihi Hun öncesi devri ile beraber binlerce yıllık bir zaman dilimini kapsamaktadır. Bu bakımdan ele alındığında Türk milleti dünyanın en eski milletlerinden birisidir. Eski millet olmak, elbette beraberinde eskiden beri süregelen bir kültürün, medeniyetin sahibi olmak demektir. Bir medeniyetin uzun ömürlü olması, kendine has özelliklerinin muhafazası ile birlikte çağdaş değerlerle yenilemesi ile mümkündür. Bu bakımdan ele alındığında neredeyse tarihin her döneminde varlığını devam ettiren Türk devletleri belli bir birikimin, belli bir kültürel alt yapının ve geleneklere bağlı olarak oluşturulan yönetim anlayışının sonucu olarak varlıklarını her daim devam ettirmişlerdir.
Rahmetli Prof. Dr. Aydın TANERİ Hocamız, bu değerli eserinde Türk devletlerinin en başından beri kurdukları bütün devletlerde, oluşturdukları yüksek medeniyetin izlerini ortaya koymaya çalışmıştır. Eseriyle ilgili bizlere, gerek Türk milletinin ve gerekse Türk siyasetçileri açısından Türk devlet geleneklerinin hatırlanması amacıyla bir baş ucu kitabı olmasını umarak hazırladığını ifade etmiştir. Hocamız büyük emekler harcayarak, binlerce kitap, makale araştırması yaparak kaleme aldığı eserinde, özellikle Türk kavramının önemi ve özellikleri üzerinde durmuştur. Devletin Türkler tarafından nasıl algılandığını, devletin varlığının nasıl önemsendiğini, Türklerde millet, ülke, egemenlik kavramlarının nasıl karşılık bulduğunu vurgulamaya çalışmıştır. Kurulan bütün Türk devletlerinde devlet adamına verilen önem ve devlet adamı yetiştirilmesinde gösterilen özen üzerinde durmuştur. Devlet adamının kişilik özelliklerinin devlet yönetimine etkisi üzerine hassasiyetle vurgu yapmıştır. Türk devletlerinde geleneklere bağlılığı, devletin halkına dönük olarak nasıl yönetildiğini örnekleriyle gözler önüne sermeye çalışmıştır.
Sonuç olarak Hocamız Prof. Dr. Aydın TANERİ hazırlamış olduğu bu muhteşem eseriyle, çağımızdaki Türk devletlerinin geçmişten gelen geleneklerine bağlılıkla geleceğine daha sağlam adımlarla ilerleyebileceğini, geleneklerine bağlı bir devletin karşılaştığı problemlerde sorun çözme konusunda çok yerinde ve doğru refleksler gösterebileceğini vurgulamıştır. Geçmişten gelen tecrübelerin izlerini taşıyan geleneklerin, önümüzü aydınlatan kuvvetli bir ışık olduğunu anlatmıştır.”
Kaynaklar :
İhsan Işık, Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi, Ankara, 2006, VIII, 3401.
Ali Güler, “Prof.Dr. Aydın Taneri’nin Hayatı ve Eserleri”, Türklük Bilgisi, Nisan. 1988,39-40.
Komisyon, Türk Tarihçiliği ve Prof.Dr. Aydın Taneri Armağanı, Ankara,1998.