Önüne, sonuna başka kelime eklemeden, TÜRK’E TÜRK DENİR
Tek başına Kazak, Kırgız, Uygur ve benzerlerinin millet adı gibi kullanılmasının tuhaflığını düşündürebildiğimiz zamanlarda “Doğru ya” deyip düzeltmek isteyenler çıkıyor. Bu sefer buldukları formül ayrı bir yanlışlığa yol açıyor. Âzerbaycan Türkü Ahmet, Kırgız Türkü Aynur, Uygur Türkü Ayşe gibi kullanışlar yaygınlaştı. Edebiyatçılar bile Kazak Türkü Olcas Süleyman diye söze başlıyorlar, Kırgız Türkü Cengiz Aytmatov’la devam ediyorlar.
Yâni, bir türlü önüne arkasına bir şey eklemeden Türk diyemiyoruz. Demek ki derinde başka bir problem var. Yanlış bir kurgu var. Bilgisizlik var, düşünmeme var ve nihâyet o adı konmamış kendini değersiz hissetmenin keskin hâkimiyetiyle davranma var. Örnek vererek anlatsanız da nasıl bir anlama ve algı ise düzeltemiyorsunuz. Bu konulara ilgim dolayısıyle neredeyse birkaç güne bir bu konuyu konuşmak zorunda kalırım. Muhâtaplarıma, “Güzel kardeşim bana Ankara Türkü, sana Konya Türkü, öbürüne İstanbul Türkü mü diyoruz?” cümlesiyle başlar ve devam ederim: “Memleket adı belirtmek gerektiğinde Kayserili, Konyalı, Bişkekli, Kazakistanlı, Tuvalı deriz. Milliyeti söylemek gerektiğinde Kayserili, Konyalı, Almatılı, Urumçili, Âzerbaycalı, Türkiyeli olmasına bakılmaksızın Türk deriz. Tabiî alışkanlıkla Kazak diyen de desin, ama Kazak Türkü olmaz, bu durumlarda Kazakistanlı demeliyiz.” “Kazak-Türk takımları, Özbek güreşçi Türk güreşçiyi yendi..” şeklinde iki ayrı millet gibi konuşma yanlışlığını nasıl önleyeceğimiz ayrı bir problemdir. Önemli bir husustur. Bir türlü bunları düşünmüyor, konuşmuyor ve ortak isimlendirmeler için zemin oluşturamıyoruz.
Bana kalırsa, Âzerbaycanlı kardeşlerimiz için Lenin’in, Stalin’in bulamadığı, bilemediği “âzerî” demek ise kafalarımızın ne kadar esir alındığını gösteriyor.
(İki Gözüm Türkçe, 300.-301. sayfalar.)