Türk Şiirinin Yıldızı Bir Şâir; Ali AKBAŞ

Tam boy görmek için tıklayın.

Ali Akbaş Ağabey Elbistanlı.

Doğum tarihi 1942.

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi mezunu.

Ali Ağabey demiş ya göç şiirinde;

“Sirkeci`den tren gider

Evim barkım viran gider”

Aral’ı boşaltmışlar, ona da bir ağıt yazmış;

“Aral’ın suyu kan gibi

Yaralı bir ceylan gibi

Meğer göller de ölürmüş

Kuğu gibi, insan gibi.

Göl değil kımızdı Aral

Bir iffetli kızdı Aral

Kalınca küffar elinde

Yer altına sızdı Aral.”

Erenler Divanı’nda Yunus şöyle söylemiş;

“Gökte ay bedir,

Erenler payı

Bir velveledir,

Tuttu semayı

Binlerce melek

Geldiler tek tek

Kuruldu dernek

Duyunca nâyı

Başladı sema

İnledi sema

Hep medhü sena

Yüce Mevlâyı

Yunus huşuyla,

Apak başıyla

Aşk yoldaşıyla

Çeker sevdayı.”

Bizde Huma Kuşu önemli ya, bir adı da Devlet Kuşu. Huma Kuşu’nu en iyi okuyan Mükerrem Kemertaş’a da şu şiiri yazmış Ali Ağabey;

Yine duman almış Palandöken’i

Kerem et Mükerrem bir türkü söyle

Türküler bağrımda bir gül dikeni

Kerem et Mükerrem bir türkü söyle.

Yükseklerde öten hüma kuşumuz

Issız gecelerde can yoldaşımız

Sen söylerken göğe değer başımız

Kerem et Mükerrem bir türkü söyle.

İşimiz yok bizim hasetle, kinle

Gam, kasavet dağıt gür nefesinle

Yüce endamınla yiğit sesinleKerem et

Mükerrem bir türkü söyle.

Dadaşgöğümüze bir velvele sal

Ruhu coştur, çürük aklı yele sal

Birbirine girsin gerçekle masal

Kerem et Mükerrem bir türkü söyle.

Birşehir bilirim taşı kehribar

Erkeği Köroğlu, kızları Nigâr

Eyşahin bakışlı, edası kibar

Kerem et Mükerrem bir türkü söyle.

Birşehir bilirim iniş yokuştur

Çifte minaresi nakış nakıştır

Aşılmaz yolları borandır kıştır

Kerem et Mükerrem bir türkü söyle.

Sen susarsan göğümüzü yas alır

Pasinler’i duman alır, pus alır

Türkülerle uzun yollar kısalır

Kerem et Mükerrem bir türkü söyle.

Erenler yoldaşı Mehmet Çalmaşır

Bize maveradan haberler taşır

O söylerken bize susmak yaraşır

Kerem et Mükerrem bir türkü söyle.

Kar erisin yaylalara göçülsün

Yamaçlarda mor menevşe açılsın

Ricâ et Râci’ye o da koşulsun

Kerem et Mükerrem bir türkü söyle .

Geçenlerde Yetik Ozan’ın Muzaffer Sarısözen’e ithaf ettiği Bağlama şiirini koymuştuk.

Ali Akbaş Ağabey de Yetik Ozan’a Türküler şiirini ithaf etmiş;

Bin yılda yoğurduk her mısraını

Yüzüğe kaş ettik Ağrı Dağını

Dünyaya değişmem bir aksağını

Gönlüme göredir bizim türküler.

Türküler bilirim Van’lı, Yemen’li,

Yemen’in yolları güllü çemenli

Söylemiş gelinler gözleri nemli,

Künyedir, kuradır bizim türküler.

Kavruldum ateşte, boğuldum gamda

Hepsi ayrı hava, ayrı makamda

Bir gelini sel aparmış Mugan’da

Sellerde Sara’dır bizim türküler.

Yıkılmış siyeci, bozulmuş bağlar

Davullar ah çeker, zurnalar ağlar

Bu gelin gönülsüz, salmayın dağlar!

Bir bahtı karadır bizim türküler.

Bizim kızlar bulmayınca dengini

Kimi türkü yakar, kimi kendini

Bahar seli gibi yıkar bendini

Bir kanlı deredir bizim türküler.

Ay karanlık, bulamamış yolunu

Seferberlik yaman bükmüş belini

Karanlık gecede sinsin yalımı,

Zulmette çıradır bizim türküler.

Barak dedikleri bir ince ağrı

Yükselir her gece sabaha doğru.

Uğuldayıp durur dağların bağrı

Tılsımlı mağradır bizim türküler.

Ekinler biçilir toy-düğün olur,

Güzün gün kısalır, bir süyüm olur

Her çeşme başında kırk güğüm olur

Nöbettir, sıradır bizim türküler.

Suları ürperten bir Nîda olur,

Aksi seda veren Altındağ olur

Bir merhaba olur, elveda olur,

Ne kutlu töredir bizim türküler.

Veysel susar, Davut Sulari söyler

Kırımdan gelirken serdarı söyler

Köylüsü-kentlisi, hünkarı söyler

Fermanda tuğradır bizim türküler.

Köroğlu dağlarda kalır mı naçar

Hızır himmet eder, kuş olur uçar.

Beyler unutursa Keloğlan açar

Sihirli sofradır bizim türküler.

Bin dereden su taşımış elekle,

Bin senedir kavgası var felekle

Tırmanır sırtında ağır şelekle

Ağrı’dır, Hîra’dır bizim türküler.

Bülbül gibi gül dalında dem çeker

Kara günde gam dağıtır, gam çeker

Türkülerin çektiğini kim çeker?

Kervanda buğradır bizim türküler.

Nağmeler delisi Sarısözen’i

Anmayınca tutmaz sazlar düzeni

Türküler peşinde gezmiş fizanı

Belhü Buhara’dır bizim türküler.

Elif ördek olur, göllerde yüzer

Suyun aynasında saçını çözer

Ceylanlar peşinde avcılar gezer

Bir mîri meradır bizim türküler.

Bağlama dediğin üç tel bir tahta

Ne şaha baş eğmiş, ne taca tahta

Tüm dertleri özetlemiş bir ah’ta

Bozkırda naradır bizim türküler.

Ali Akbaş Ağabey bir program için Eskişehir’e gelmişti. Ertesi sabah kaldığı yere gittim yalnız oturuyor. Beraber köye gittik. Kuş sesleri arasında, dağlara karşı bir tek dinleyenine şiirlerini okumuştu.

Sonra köye gittik, bağdaş kurup yemek yemiştik.

Fotoğraf o günden.

Ali Akbaş Ağabey’e Allah sağlıklı uzun ömür versin, o yazsın biz okuyalım inşallah.

Mehmet Ali KALKAN

Yazar
Mehmet Ali KALKAN

Eskişehir'de doğdu. Eskişehir Gazi İlkokulunu, Tunalı Ortaokulunu, Motor Sanat Enstitüsünü ve Çukurova Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümünü bitirdi (1980). Bir müddet Eskişehir Belediyesinde ... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen