Türk havacılık tarihimiz kamuda bilinmiyor, kırık dökük bilgi kırıntılarıyla geçiştiriliyor. Yakın zaman öncesinde durup dururken merak salıp 1953 yılında 86 kişilik mürettebatı ile deniz kazası sonucu batan Türk denizaltısı TCG Dumlupınar hakkında araştırma yapmaya koyulmuştum. Gazete arşivlerini tararken deniz facialarının yanı sıra muhtelif uçak kazalarına ilişkin gazete manşetleri gözüme takılmıştı. Bu hususta tek örnek vermekle yetineyim: Tarih 1 Şubat 1963… Ramazan ayıdır ve Ankara’nın Ulus semti kalabalıktır. İftar saati yaklaşmaktadır. Lübnan Middle East Airlines’a ait Beyrut-Lefkoşa-Ankara seferini yapmakta olan Vickers Viscount 745 D tipi Sedar adlı yolcu uçağı Lübnan’dan havalandıktan sonra Lefkoşa Havalimanı’na uğramış, oradan da Ankara’ya doğru hareket etmiştir. Saat 16.00’da Esenboğa Havalimanı kulesiyle irtibata geçmiş olan 265 sefer sayılı Lübnan yolcu uçağı inişe hazırlanırken Türk Hava Kuvvetleri’ne ait Douglas C-47 tipi Çubuk-28 adlı askeri nakliye uçağıyla Akköprü mevkii üzerinde çarpışıyor. Askeri nakliye uçağı 16.10’da Etimesgut Havaalanı’ndan kalkmıştır ve Ankara üzerinde görev uçuşu yapmaktadır. Çarpışma nedeniyle Lübnan uçağının sol kanadı gövdesinden ayrılarak Ulus semtindeki Ticaret Han’ın üzerine çakılıp infilak ediyor. Uçağın düştüğü yer Sümerbank binasının yakınıdır. Askeri uçağın gövdesi ise Bentderesi mevkiinde Samanpazarı ve Yenihayat mahallelerindeki gecekonduların üzerine düşüyor. Her iki uçakta bulunan yolcular, mürettebat ve Ulus Meydanı’nda bulunan pek çok vatandaş ölüyor, uçakların düştüğü yerlerde havagazı şebekesi alev alıyor ve yangınlar çıkıyor.
Gazete arşivlerinden hava ve deniz kazalarına ilişkin manşetleri tararken Kayseri Uçak Fabrikası aklıma takılmıştı. Kulaktan dolma malumata sahiptim. Neydi bu efsanevi uçak fabrikası? Nasıl kurulmuştu ve niçin kapatılmıştı? Türkiye’nin müttefiklerinin baskıları ve telkinleri yüzünden kapatıldığı rivayet ediliyordu. NATO ile ABD’nin birtakım dayatmaları, yabancı uçak şirketlerinin birtakım entrikaları ve bizim taraftan basiretsizlikler söz konusuydu. Harekete geçip kaynak eserlere ulaşmaya çalıştım. Epeyce kaynak vardı. Bu konuda beni aydınlatan iki eserin adını bilhassa yazmam gerekiyor:
1-) Türk Hava Harp Sanayii Tarihi, Osman Yalçın, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. (Birinci baskı 2013) Bu kitabın yazarı Dr. Osman Yalçın hava öğretmen binbaşıdır.
2-) Mustafa Kemal’in Uçakları, İsmail Yavuz, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. (Birinci baskı 2013) Bu kitabın yazarı ise Gaziemir Hava Teknik Okulları mezunudur, uçak mekanik öğretmenliği görevini yürütmüştür.
Daha eski tarihlerde yayımlanmış olan kaynak eserlere sahaflardan erişmeye çabalıyorum. Henüz işin başında sayılırım. Buna rağmen epeyce malumat edindim. Kendimi hazır hissettiğimde Türkiye’deki uçak kazalarına yönelik bir roman yazacağım, bu romanda okurlarımız Türk havacılık tarihiyle de tanışmış olacaklar. Bu kadar önbilgi yeterlidir, sadede geleyim. Türkiye’nin ilk pilotları kimlerdir? Osmanlı Türk subaylarından Yüzbaşı Mehmet Fesâ (Evrensev) ve Teğmen Kenan 1911 yılında Fransa’daki Bleriot uçak fabrikasının uçuş mektebine gönderiliyor. 1912 yılında ise sekiz subayımız uçuş eğitimi almaları için Fransa’daki REP uçak fabrikasına, yedi subayımız da İngiltere’deki Bristol uçak fabrikasına yollanıyorlar. Türkiye’nin ilk savaş pilotları bunlardır. Kaynaklarda her birinin adları ve bröve numaraları mevcuttur fakat yazımızı uzatmaktan kaçınacağım. Yine 1912’de Avrupa’dan iki uçak satın alıyoruz ve böylelikle Türk havacılığı başlamış oluyor. İlk iki subayımız 1911 yılında uçuş eğitimi aldıkları için Türk Hava Kuvvetleri’nin armasında 1911 yazmaktadır. Türk ordusunun ilk hava muharebe deneyimleri Trablusgarp Savaşı, Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı dönemleridir. Trablusgarp Savaşında düşürdüğümüz İtalyan uçağının pilotu ise dünya tarihinde esir olan ilk pilottur, yani havacılık tarihindeki ilk tutsak savaş pilotunu Türkler esir almıştır. Türk Hava Kuvvetleri ise dünya hava orduları içerisinde erken kurulan hava ordularından birisidir. Avrupa ülkelerinden satın alınan 17 uçakla 1912’de Yeşilköy Tayyare ve Makinist Mektebi de kurulmuştur.
İlk erkek şehit pilotlarımız, ilk kadın pilotlarımız ve ilk şehit kadın pilotumuz kaynaklarda bellidir, merak edenler bakabilir. İlk kadın pilot şehitlerimiz arasında Vecihi Hürkuş’un yeğeni de bulunmaktadır. Vecihi Hürkuş kız yeğenini pilot olarak yetiştirmiştir, ne var ki onun yeğeni bir tecrübe uçuşunda şehit düşecektir. Türk havacılık tarihi gurur vericidir, hüzünlüdür ve birtakım ayak oyunlarıyla dopdoludur. Düvel-i muazzama Türk havacılığının gelişmesini durdurmak uğrunda boş durmamıştır. Birinci Dünya Savaşı patlak verdiğinde bir Macar firması Türkiye’de uçak fabrikası kurmaya teşebbüs etmiştir fakat imkânsızlıklar nedeniyle uçak fabrikası projesi suya düşmüştür. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda ise Alman Junkers şirketi teşebbüse geçecektir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün arzusu ve desteğiyle 15 Ağustos 1925 tarihinde Tayyare ve Motor Türk Anonim Şirketi TOMTAŞ kurulur.
Tomtaş, Türkiye Cumhuriyeti ile Alman Junkers Uçak Fabrikası Anonim Şirketi arasındaki işbirliği sözleşmesiyle kurulmuştur. 1926 yılında sözleşme uyarınca Kayseri ve Eskişehir Tayyare Fabrikaları inşa edilir. Kayseri’deki fabrikada uçak üretimi, Eskişehir’deki fabrikada ise uçakların bakım ve onarımları yapılacaktır. Söz konusu fabrikalara nitelikli işgücü yetiştirebilmek amacıyla Kayseri Makinist Mektebi de kurulmuştur. Fabrikalarımızın personelinden bir kısmı yurtdışına eğitim maksadıyla gönderilmiştir. Alman Junkers Uçak Fabrikası Anonim Şirketi üstlendiği yükümlülükleri yerine getirmeyip yan çizince TOMTAŞ 1928 yılında tasfiye edilmiştir. Tayyare ve Motor Türk Anonim Şirketi’nin bütün mal varlığı Türk Tayyare Cemiyeti’ne devredilmiştir. Kurulduğu yılda dünyanın en büyük uçak şirketlerinden biri olan TOMTAŞ 1930 yılından itibaren Kayseri Tayyare Fabrikası adıyla faaliyetini sürdürmüştür. Vecihi Hürkuş hâtıralarında şöyle diyor: “TOMTAŞ sabote edilmeyip normal mesaisine devam imkânı verilmiş olsaydı Hava Kuvvetlerimiz hiçbir yabancı endüstriye ihtiyaç duymayacaktı.” Kayseri Uçak Fabrikası ayda dört uçak üretebilecek kapasiteye sahipti. 1932-1942 yılları arasında bu fabrikada 134 uçak ürettik. Türk devletinin hedefi ilk aşamada Türk Hava Kuvvetleri’ne bin uçak kazandırmaktı. İkinci hedefin 4000 uçak kazandırmak olduğu kaynaklarda belirtiliyor.
1925 yılında TBMM’de yapılan gizli bir oturumda havacılık sanayimizin kurulabilmesi için bütçe meselesi tartışılmıştır. Bu tarihte Türk devletinin bütçesi 140 milyon lira idi. Gizli oturumda havacılık sanayimize devlet bütçesinden fazla olarak 150 milyon lira ayrılmıştır. Havacılığı fevkalade önemseyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk bütçe görüşmelerinde şöyle demiştir: “Eskimiş teknolojileri değil, en yeni teknolojiyi ülkeye getirmediğimiz, getiremediğimiz sürece, yabancı ülkelere bağımlı olmaktan kurtulamayız. Bunun için de mümkün olduğu kadar kemerleri sıkarak, kendi yağımızla kavrularak çağdaş teknolojiyi ülkemize taşıyacağız. Eski teknolojileri bize kolaylıklar tanıyarak getiren yabancı devletlerin kurnazlıklarını anlamamak için insanın ya kör yahut topal olması gerekir.”
Savaş pilotu, havacılık mühendisi ve müteşebbis Vecihi Hürkuş 1933 yılında Kadıköy’de kendi uçak fabrikasını kuruyor. Burada ürettiği Vecihi-XIV uçağıyla Yeşilköy’den havalanıp 500 kilometre uçarak Ankara Hipodrom Meydanı’na iniyor. Kadıköy’deki Vecihi Faham Tayyare İnşa Fabrikası 1935’te kapanmıştır. Vecihi Sivil Tayyare Mektebi ise 1932 yılında kurulmuştur. Mareşal Fevzi Çakmak Paşa uçak endüstrisine fevkalade ehemmiyet veriyordu. Vecihi Hürkuş’a da Nuri Demirağ’a da destek sağlamıştır.
Türk havacılık tarihi uzun ve karmaşık bir hikâyedir. Bu yazımızda okurlarımızı kısaca bilgilendirmeyi, havacılık tarihimizi gündeme taşımayı ve Türk gençliğini havacılık tarihine özendirmeyi hedefledik. Çünkü unutulmuş bir tarih söz konusudur. Türk havacılık sanayisinin neredeyse bütün kuruluşları peyderpey ortadan kaldırılmıştır. Geriye sadece uçak bakım ve onarım tesislerimiz kalabilmiştir. 1925-1950 yılları arasında Türk havacılık sektörü dünyanın havacılık sektörü devleriyle rekabet halindeydi, dost ülkeleri sevindiriyor fakat hasmımız olan ülkeleri kaygılandırıyordu. Teknoloji casusluğu da devreye girmişti. Türk mühendislerinin tasarladıkları uçaklardan bazılarının teknik çizimleri İkinci Dünya Savaşı yıllarında ülkemizden çalınmıştır, bazı çizimler hâlâ kayıptır. Vecihi Hürkuş ile Nuri Demirağ havacılık sanayisi tarihinde öne çıkan ve kamuoyunca az çok bilinen kahramanlarımızdır. Bununla birlikte konunun uzmanları dışında pek bilinmeyen Şükrü Er ve Mehmet Kum gibi kahramanlarımız vardır ki bunlar hem pilotluk hem de uçak mühendisliği görevlerini yürütmüşlerdir. Daha pek çok değerimiz uçak fabrikalarının kapatılmasıyla birlikte işlevsiz bırakılmışlardır. Uçak fabrikalarımıza yönelik operasyonlar Atatürk’ün vefatının bir yıl sonrasında hemen başlatılmıştır. Sözünü ettiğim kaynaklarda bu operasyonların belgelerini görebilirsiniz. Vecihi Hürkuş ile Nuri Demirağ’ın hâtıraları da birinci elden belgelerdir. Pek çok resmî yazışmalar da bulunmaktadır.
İkinci Dünya Savaşı yıllarında Almanya’dan ve Doğu Avrupa ülkelerinden kaçmak zorunda kalan uçak mühendislerinin bir kısmı Türkiye’ye gelmişlerdir. Çünkü yurdumuzda onların kendi alanlarında çalışabilecekleri ortam vardı. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden beri yüksek endüstri hamleleri peşindeydi. Avrupalı bilim adamlarına kapılarımız açıktı. Doğu Avrupa’dan gelen uçak mühendisleri yurdumuzdaki uçak fabrikalarında yüksek maaşlar verilerek istihdam edilmişlerdi. Azerbaycan Türklerinden bir Sovyet pilotu da Türkiye’ye iltica ederek Nuri Demirağ’ın fabrikasında görev almıştır. Savaş bittikten sonra bu yabancı mühendisler kendi vatanlarına dönmek istediklerini belirterek Türkiye’den birer ikişer ayrılmışlardı. Halbuki yalan söylüyorlardı. Hepsi birden Amerika Birleşik Devletleri’ne gittiler ve oradaki hava sanayisinin hizmetine girdiler. Türkiye bunu geç fark etmiştir. Azerbaycanlı pilot tabii ki Türkiye’ye sadık kalmıştır. 1925-1950 yılları arasında Türkiye’deki uçak fabrikalarında binlerce planör, eğitim uçakları, nakliye uçakları, tarım uçakları, cankurtaran uçakları, akrobasi uçakları, savaş uçakları, yolcu uçakları ve jet uçakları üretilmiştir. Bu uçakların aşağı yukarı yarısı yabancı lisanslı uçaklar olmakla birlikte diğer yarısı Türk uçak mühendislerinin tasarladıkları yerli uçaklardır. Sadece Kayseri Uçak Fabrikasında üretilen uçak sayısı 134’dür. Türk malı ilk yolcu uçağımız da gazetecilerle birlikte deneme seferini gerçekleştirmiştir. Bu deneme seferindeki yolcular arasında İsmet İnönü’nün oğlu Erdal İnönü de genç bir fizikçi olarak hazır bulunmuştur. Konumuzu fazla dağıtmadan özet mâhiyetinde bir tarihçe vererek bu yazımıza son noktayı koyalım.
1911 – Türk Hava Kuvvetleri (hava ordusu) kuruluyor.
1912 – Yeşilköy Tayyare ve Makinist Mektebi açılıyor.
1919 – Türkiye Münakalatı Haviye Cemiyeti [Nakliye Cemiyeti. Bu cemiyet Türk Hava Kurumu’nun çekirdeğidir.]
1923 – Halkapınar Tayyare Atölyesi [Kurucusu: Vecihi Hürkuş. Burada tasarlanan Vecihi K-VI ilk Türk uçağıdır. Bu uçak Vecihi Hürkuş tasarımıdır.]
1925 – Türk Hava Kurumu (Tayyare Cemiyeti) kuruluyor.
1925 TOMTAŞ Tayyare ve Motor Türk Anonim Şirketi [Kurucu ortaklar: Türk Hava Kurumu ile Alman Junkers Uçak Fabrikası.]
1926 – Kayseri Tayyare Fabrikası [uçak üretmek amacıyla kurulmuştur.]
1932 – Eskişehir Tayyare Fabrikası [üretilen uçakların bakım ve onarımlarını yapmak amacıyla kurulmuştur.]
1932 – Vecihi Sivil Tayyare Mektebi [Kurucusu: Vecihi Hürkuş.]
1933 – Vecihi Faham Tayyare İnşa Atölyesi [Kurucusu: Vecihi Hürkuş.]
1936 – Nuri Demirağ Tayyare Atölyesi [Şimdiki Beşiktaş Deniz Müzesi’nin hemen arkasındaydı. Nu.D36 uçakları bu atölyede üretilmiştir. Bu uçaklar Nuri Demirağ atölyesinin tasarımıdır. Beşiktaş’taki atölye yetersiz kalınca Yeşilköy’e taşınarak 1941 yılında Yeşilköy Nuri Demirağ Tayyare Fabrikası kurulmuştur. Buraya pilot yetiştirmek amacıyla Gök Okulu da kurulmuştur. Nuri Demirağ Yeşilköy’deki Elmas Paşa Çiftliğini satın alarak Amsterdam Havaalanı’nın bir benzeri olan Yeşilköy Havalimanı’nı da kurmuştur.]
1939 – Türk Hava Kurumu Etimesgut Tayyare Fabrikası Ankara.
1947 – Türk Hava Kurumu Gazi Uçak Motor Fabrikası [Atatürk’ün vasiyetiyle uçak motoru üretmek amacıyla Atatürk Orman Çiftliği arazisinde kurulmuştur.]
1950 – Ankara Rüzgâr Tüneli [Ülkemizde üretilen uçakların aerodinamik testlerini yapmak amacıyla kurulmuş ama uçak fabrikaları kapatıldığı için işlevsiz kalmıştır. Yıllar sonra tekrar hizmete açılacaktır.]
1984 – TUSAŞ Türk Havacılık ve Uzay Sanayii Anonim Şirketi.