Türk halkı ne yazık ki çok çalışmıyor. Hele iyi çalışmak bağlamında ne yazık ki iyi çalışmıyor. Önce üniversiteler ve akademi dünyası… Onlar çok az çalışıyor. Üniversite neredeyse klasik memuriyet eleştirilerine sahne videolarda gördüğümüz hayata bürünmüş. Bir kere çok çok az okunuyor genel olarak. Merak ise neredeyse hiç yok. Tek tük insanlar var sadece. Bu yetmez, merak bir iklimdir. Bilgi de bir iklimdir. Çevreniz okumuyorsa siz bir bataklıkta çırpınan adam durumuna düşersiniz. Öğrenciler de okumuyor.
Günde ne kadar okunduğunun takibi gerekiyor. Elbette mesele karakolları veya vergi dairelerini harekete geçirmek değil. Ama gerçeten bir takip ve sürekli iyileştirme şart. Üniversite hocaları ne kadar sayfa okuyor, öğrenciler ne kadar sayfa okuyor, hangi çeşitlilikte okuyor, Üst düzey devlet memurları günde kaç sayfa okuyor, yılda ortalama ne kadar okuyorlar, iş dünyası ne kadar okuyor takip etmek gerekiyor.
Merak etmeyene, okumayana statü ve onun karşılığı olan parayı vermemek gerekiyor. Yılda belli sayıda kitap almayan herkes, geliri ve statüsü ölçüsünde vergi artışına maruz bırakılmalı. Kitapları almalılar isterlerse okumasınlar. Almazlarsa vergi ödemeliler.
Okumadan hiçbir şey iyileştirilemez. Elbette okumak yetmez ama okumamakla başlayan bir şey de olamaz.
Türkiye’nin iklimini değiştirmek gerekiyor. Sadece okumak da değil, sinema, tiyatro, müzik gibi etkinliklere katılımlar durumunda kamu ve özelde vergi indirimleri sözkonusu olmalı. Okuduğu kitaplar ve katılım gösterdiği kültürel faaliyetlerle uyumlu olmayan sosyokültürel becerilerle karşılaşıldığında bu mutlaka statü düşüklüğüne sebep olmalıdır.
Entelektüel atılım yapmadan bir ülke asla ileri gidemez. Mesele bir eğitim ve kurs atılımı değil. Kendiliğinden zenginleşme süreçlerinin, kişisel donanma gereklerinin yerine getirilmesi önemli.
Televizyonlardan, sinemamızdan, gazetelerimizden cehalet akıyor. Artık bir dur demek ve gereğini yapmak gerekiyor. Türkiye’nin iklimi merak ve peşinde koşmaya dönüşmelidir.