Türkiye Tohumculuk Sektöründe Yaşanan Gelişmeler ve Yapılması Gerekenler

Dünyada bitkisel ürünlerin artırılmasına olan ihtiyaç bitkisel üretimin temeli olan tohumluk ticaretinin gelişmesini beraberinde getirmiştir. Tohum ticaretinin gelişmesi ise tohumlukların kalite ölçütlerinin belirlenmesi ve standartların geliştirilmesini gerekli kılmıştır. 

***** 

Prof. Dr. S. Ahmet BAĞCI[i]

Tarımda verimin ve üretimin artırılmasında, üretim maliyetinin düşürülmesinde en önemli teknolojik girdi tohumdur. Bitkisel üretimde üstün nitelikli tohum kullanılması, uygun yetiştirme tekniklerinin uygulanması şartı ile kendine döllenen türlerde %20-30’luk, yabancı döllenen türlerde kullanılan hibrit tohumluklarla ise %100’lerin üzerinde bir verim artışı sağlanabildiği bir gerçektir. Verimlilikte ve üretimde son derece önemli bir yere sahip olan tohumun bu özelliğinin tarımda etkin kullanılabilmesi ise “Tohumculuk Sektörünün” gelişmişlik düzeyi ile yakından ilgilidir. Tohumculuk sektörünün gelişmesi, kamu ve özellikle de özel sektör için gerekli olan yapısal ve yasal düzenlemelere bu alanda yapılan yatırımlara, sermaye birikimine ve teknolojik gelişmeye bağlıdır. Tohumun bitkisel üretimin en önemli girdilerinden biri oluşu, gelişmiş ülkeleri tohum üzerinde geniş araştırma ve geliştirme çalışmalarına yöneltmiştir. Bu çalışmaların sonucunda sanayileşmiş bu ülkeler tohum sektörünü geliştirerek dünya tohum ticaretinde önemli bir yere sahip olmuşlardır. Bu ülkelerde tohumculuk güçlü sermaye birikimi ve ileri teknolojik araştırma imkânlarının yanı sıra yaklaşık 150 yıllık bir geçmişe sahipken ülkemizde özel sektör ağırlıklı tohumculuk ise yaklaşık 35-40 yıllık bir geçmişe sahiptir.

Dünyada bitkisel ürünlerin artırılmasına olan ihtiyaç bitkisel üretimin temeli olan tohumluk ticaretinin gelişmesini beraberinde getirmiştir. Tohum ticaretinin gelişmesi ise tohumlukların kalite ölçütlerinin belirlenmesi ve standartların geliştirilmesini gerekli kılmıştır. Tohumlukların kalitesinin laboratuvar ortamında belirlenmesi amacıyla dünyada ilk laboratuvar 1869 yılında Almanya’da kurulmuş,  bunu 1871 yılında Danimarka ve 1876’da ABD’de kurulan laboratuvarlar izlemiştir. Dünyada tohum sertifikasyonu ile ilgili organizasyonlar ise 1900’lü yılların başlarında kurulmaya başlamıştır. 1906 yılında Almanya’da oluşturulan Avrupa Tohumluk Kontrol Birliğini (ESTA), 1908 yılında kurulan Amerika ve Kanada Resmi Tohumluk Sertifikasyon Ajansları Birliği (AOSCA) izlemiştir. 1924 yılında tohumluklardan numune alınması ve laboratuvar analizlerinde belli kuralların ortaya konulması amacıyla Uluslararası Tohum Test Birliği (ISTA) kurulmuştur. Yine aynı yıl uluslararası tohum federasyonu (ISF=FIS) faaliyetine başlamıştır. 1958 yılında özellikle Birleşmiş Milletlere üye ülkelerin katılımı ile dünya tohumluk ticaretini kolaylaştırmak ve ülkeler arasındaki uygulama farklılıklarını ve ticaret engellerini en aza indirmek amacıyla OECD tohum sertifikasyon sistemi oluşturulmuştur.

Ülkemiz tarımında planlı ve sistemli tohumculuk faaliyetleri cumhuriyetle birlikte 1925-1930’lu yıllarda araştırma enstitüleri/tohum ıslah istasyonlarının kurulmasıyla başlamıştır. Ancak 1960’lı yıllara kadar bu alanda sağlanan gelişmeler bazı türlerde çeşit geliştirme çabaları ve sınırlı miktarda tohumluk üretiminden öteye gidememiştir.1963 yılında Tohumlukların Tescil, Kontrol ve Sertifikasyonu Hakkındaki 308 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesi ile ülkemiz tohumculuğunda yeni bir dönem açılmıştır. Bu Kanun’la birlikte çeşit tescili, tohumlukların sertifikasyonu ile kalite kontrolü ve piyasa denetimi konularında Tarım Bakanlığı ilk kez görevler üstlenmiş, tohumluk üretimi konusunda ise daha etkin rol almıştır.

1980’li yıllara kadar Türkiye’de uygulanan kamu ağırlıklı tohumluk politikaları ülke ihtiyacının yurt içi üretimlerle karşılanması yönünde olmuştur. 1983 yılında tohumluk fiyatlarının,1984’te ise tohumluk ithalatının serbest bırakılması ve serbest piyasa ekonomisinin etkin hâle gelmesi ile özel sektör tohumculuğu gelişme fırsatı bulmuştur. Özel sektör girişimciliği zaman içinde tohumluk üretimi, teknoloji transferi, çeşit geliştirme, tohum işleme ve pazarlama konularını da içine alacak şekilde organize olmuştur. Bugün Tohumculuk sektöründeki gelişmelere baktığımızda, üretim, ticaret ve bitki ıslahındaki ilerlemelere paralel olarak uluslararası kural ve normlara, standartlara uygun tohum sistemleri ve teknik ve hukuki mevzuatların bir ülkede oluşturulması ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bu kapsamda, AB mevzuatlarına teknik olarak uyumlu, bitki ıslahçı hakları ve tohum sistemleriyle ilgili düzenlemelere ihtiyaç duyulmuştur.

Bu amaçla,15.1.2004 tarihinde “Yeni Bitki Çeşitlerine Ait Islahçı Haklarının Korunmasına” ilişkin kanun, 08/11/2006 tarihinde Tohumculuk Kanunu yürürlüğe girmiştir. 2008 ve takip eden yıllarda ise Bitki Çeşitlerinin kayıt altına alınması, tohum-fide kalitesi ve standartları kapsayan ikincil mevzuatlar (yönetmelik, tebliğ, yönerge, genelge) uygulamaya konulmuştur. Türkiye, 1963’te ISTA’ya (Uluslararası Tohum Test Birliği), 1968 yılında OECD Tohum Sertifikasyon Sistemine dâhil olmuştur. 2007 yılında ise Bitki Islahçı Haklarının Korunması kapsamında UPOV’a (Uluslararası Yeni Bitki Çeşitlerini Koruma Birliği) üye olmuştur. Türkiye, tohumculuk sektörünün yapılanması ile birlikte çeşit tescili, sınai ve fikri mülkiyet hakları kapsamında yeni bitki çeşitlerinin korunması, tohum, fide ve fidan sertifikasyonu, tohum üretimi, yurt içi ve uluslararası tohum ticareti ve piyasa denetimi konularda AB ile uyumlu ve uluslararası standartlara uygun mevzuat ve teknik altyapılarını oluşturmuştur. Bunların sonucunda dünya tohum politikalarını oluşturan ve yönlendiren ISTA, OECD ve ISF (Uluslararası Tohum Federasyonu) gibi organizasyonlarda ülkemiz tohum endüstrisi kamu ve özel sektör olarak etkin olmaya başlamıştır

2008 yılından itibaren 5553 sayılı Tohumculuk Yasası kapsamında özel sektörün yeniden örgütlenmesi ve yapılandırılması önemli ölçüde tamamlanmıştır. Bu bağlamda, Türkiye Tohumcular Birliği ve Alt Birlikler kurulmuştur. Bu birlikler, Bitki Islahçıları Alt Birliği (BİSAB),Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği (TSÜAB), Fidan Üreticileri Alt Birliği (FÜAB), Fide Üreticileri Alt Birliği (FİDEBİR),Tohum Dağıtıcıları Alt Birliği (TODAB),Tohum Yetiştiricileri Alt Birliği (TYAB), Süs Bitkileri Üreticileri Alt Birliğidir (SÜSBİR). Bu birlikler hâlihazırda sektörün her alanda tamamına yakınını temsil etmektedirler.

Ülkemizde tohum endüstrisinin sektörel yapısını incelediğimizde; tarla bitkileri ve sebze tohum üretiminde ve ıslahında faaliyet gösteren kuruluşları dört ana grupta toplayabiliriz. Bunlar, 1-Kamu Tarımsal Araştırma Enstitüleri ve Üniversiteler, 2- TİGEM,  3-Birlikler ve Kooperatifler, 4-Özel sektör tohum şirketleridir. Türkiye’de bu yıl itibarıyla,  26 kamu kuruluşu, çok sayıda birlik ve kooperatifler ile sayısı 741’i bulan çeşitli boyuttaki yerli ve yabancı sermayeli özel tohumculuk firması tohumculuk alanında faaliyet göstermektedir. 1984-1985’li yıllarda ve sonrasında uygulanan tohumculuk politikaları, sektörde faaliyet gösteren özel kuruluşların sayıca hızla artmasına imkân tanımıştır. Önceleri kamu ağırlıklı bir yapılanma gösteren tohumculuk üretim ve dağıtım sistemi sonraları yerini, bilhassa tarla ve sebze bitkileri türleri tohumculuğunda, özel sektör faaliyetlerinin öne çıktığı bir yapıya bırakmıştır. Özellikle 2006 yılında çıkarılan tohumculuk kanunu ve sertifikalı tohumluk üretimine ve kullanımına verilen destekler sektörün gelişmesine ve sertifikalı tohumluk kullanımının artmasına katkı sağlamıştır.

Bütün bu gelişmelerin sonucu olarak 1990 yılında 116 bin ton, 2002 yılında 145 bin ton, 2005 yılında 332 bin ton olan toplam sertifikalı tohumluk üretim ve dağıtımı, 2015 yılında yaklaşık 896 bin tona ulaşmıştır. Mısır, ayçiçeği, patates, pamuk ve sebzelere ait sertifikalı tohumluk üretimi içinde özel sektörün payı 2015 yılı itibarıyla %100’e yaklaşırken 484 bin ton sertifikalı tohumluk üretiminin gerçekleştiği buğdayda özel sektörün payı %65’e ulaşmıştır. Bu rakamlar bile bazı bitki türlerinde ve toplamda ihtiyacı karşılamadığını ortaya koymaktadır. Ancak son yıllarda elde edilen gelişmeler çok değerlidir.

İhracat ve ithalatla ilgili verilere bakıldığında son yıllarda hem ithalatın hem de ihracatın önemli oranda arttığını görmekteyiz. 2015 yılı itibarıyla ithalat 202 milyon ABD doları, ihracat ise 2014 yılında 148 milyon ABD doları olarak gerçekleşmiş fakat dünyada özellikle mısır ve ayçiçeği ekimlerindeki daralmaya bağlı olarak ihracat yaklaşık 102 milyon ABD dolarda kalmıştır (Çizelge 1 ve 2). 2014 verilerine göre en fazla tohum aldığımız ülke 24 milyon ABD doları (%12,7) ile Fransa’dan gerçekleşirken en fazla tohum sattığımız ülke 28 milyon ABD doları (%18,8) ile Rusya Federasyonuna gerçekleşmiştir. Bu dönemde İsrail’den gerçekleşen tohum ithalatı 12,6 milyon ABD dolar ile toplam ithalatın %6,4’ünü oluşturmuştur (Çizelge 1). 1980-1990’lı yıllarda sadece ithalat yapan sektör, gelinen noktada ihracatta önemli gelişmeler kaydetmiştir. İhracatta tarla bitkileri (mısır, ayçiçeği, pamuk, buğday, şeker pancarı vb.) tohumluklarının yanında, tamamen Türkiye’de ıslah edilmiş ve geliştirilmiş bazı sebze (domates, biber, hıyar vb.) çeşitlerine ait tohumluklarda önemli yer tutmaktadır. Bununla beraber tohum ihracatının önemli kalemlerini oluşturan mısır, ayçiçeği ve şeker pancarının tohumluk üretimleri yabancı menşeli çeşitlere ait olduğunu vurgulamak önemlidir.

kirmizilar.com

kirmizilar.com

Tohumculuk sektörünün gelişmesinde çeşit ıslahı önemli bir yer teşkil etmektedir. Ülkemizde tohumluk üretimi yapan 741 firmanın yaklaşık 175 adedi AR-GE yetkisine sahiptir. Kamu araştırma enstitüleri 60 yıla yakın bir zamandır çeşit ıslah çalışmalarına devam etmektedir. Tohumculuk sektöründeki gelişmeye paralel olarak özel sektör AR-GE çalışmalarına başlamış özellikle sektörde bazı firmalar çeşit geliştirme çalışmalarına ağırlık vermektedirler. Bu gelişmelerin sonucu olarak çeşit tecilinde özellikle sebzelerde özel sektörün payında önemli artışlar olmuştur (Çizelge 3). Bunula beraber bu konuda özellikle ekonomik önemi fazla olan hibrit çeşitlerin ıslahında daha fazla yol alınması gerektiği de aşikârdır.

kirmizilar.com

Yapılması Gerekenler:

Tohumculuk sektörü, Orta Asya ve Orta Doğu ülkeleri, Kuzey Afrika, Balkanlar, Doğu Avrupa gibi bölge ülkelerinde dış satım /pazarlama için önemli bir potansiyele sahiptir. Türkiye, bazı tarla bitkileri türlerinde, sebze ve bahçe bitkileri açısından önemli bir üretici ülke olması, tarımsal sanayi ve seracılığın gelişmesi nedeniyle hem bazı tarla bitkilerinde, hem de sebze tohumculuğunda önemli fırsat alanlarına sahiptir. Bu alanlarda pazar analizlerinin iyi yapılması, tohumculuk master planlarının hazırlanması, özellikle ECOSA (Ekonomik İşbirliği ülkeleri Tohum Birliği) ülkelerinde tohum mevzuatının uyumlaştırılması, çeşit tescil ve tohum sertifikasyon sistemlerinin geliştirilmesi ve teknik iş birliği yapılması geleceğe yönelik önemli hususlardan biridir. Tohum endüstrilerinde bitki ıslahı, üretim, teknoloji kullanımı kadar pazarlamada önem verilmesi gereken unsurlardan biridir.

Ülkemizdeki milli tohumculuğun gelişimi için;

q    Ülkenin ihtiyacı olan türlerde çeşit ıslah çalışmalarına ağırlık verilmelidir. Başta mısır, ayçiçeği, soya fasulyesi, patates, şeker pancarı ve sebze olmak üzere ülkemizin yerli çeşit geliştirme kapasitesi arttırılmalıdır.

q    Gelişmiş ülkelerde tarıma dayalı milli gelirin %2,6’sı, Türkiye’de ise %0,48’i tarımsal AR-GE çalışmalarına ayrılmaktadır. Bu oran arttırılarak özel ve kamudaki araştırmacılara yapılan proje destekleri bu kapsamda daha da geliştirilmeli ve bitki ıslahçılarının eğitimi ile tohumculuk konusundaki eğitimlere destek ve önem verilmelidir.

q    Son derece genç olan milli özel tohumluk sektörünün rekabetçi gücü arttırılmalıdır. Sertifikalı tohumluk kullanım desteği ülkemizde ıslah edilen yerli çeşitlere daha yüksek verilmelidir.

q    Sertifikalı tohumluk kullanımı daha da yaygınlaştırılmalı ve sertifikalı tohumluk için yeni destekleme yöntemleri geliştirilerek mevcut sertifikalı tohumluk kullanımı arttırılmalıdır. Bunun için sertifikasız tohumdan üretilen mahsul ile sertifikalı tohumdan üretilen mahsule verilen pirim desteği farklı olmalıdır.  

q    Tohumculuk sektörünün daha sağlıklı gelişmesi için denetime daha fazla önem verilmelidir. Denetim konusunda yapılacak yetki devri ile sektörün kendi kendini denetlemesi sağlanmalıdır.

Sonuç olarak ülkemiz tohumculuk sektörünün gelecekteki gücünü, yetişmiş ve tecrübeli insan kaynakları,  teknik altyapı, üretim potansiyeli, pazarlama yeteneği, AR-GE çalışmaları ve bitki ve tohum alanındaki bilimsel çalışmalar ile sektöre yapılan destekleme politikaları belirleyici olacaktır.

 

Kaynaklar:

Anonim, 2016.   http://www.tarim.gov.tr/Konular/Bitkisel-Uretim/Tohumculuk/Tohumculuk-Istatistikleri  (Ulaşım Tarihi: 21.11.2016). 



[i] Selçuk Üniversitesi Sarayönü MYO, Tohumculuk Programı, Konya

 

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen