Türkiye’de Demokrasinin Siyasal İktisadı ve Ekonomik Anayasa[i]
Prof.Dr. Ahmet Burçin YERELİ[ii]
Çok partili demokratik rejimi karakteri- ze eden temel olgulardan bir tanesi, parti ve seçim rekabetine dayanmasıdır. Bu süreçte siyasal partilerin temel amacı, oylarım maksimize etmek suretiyle hükümet olmak, dolayısıyla politik gücü elde edebilmektir.
Toplumsal bütün içerisinde, siyasal partiler arasında gerçekleşen ve politik sistemde güç kazanmaya yönelik bu iktidar mücadelesinin etkileri, ekonomik sistem üzerinde de görülebilmektedir. Paıti ve sistem rekabetinin ekonomik sistem üzerindeki etkileri iki şekilde ortaya çıkabilmektedir.
Birinci etki, iktidar mücadelesi veren siyasal partilerin seçim kampanyaları sırasında, seçmen desteğini sağlayabilmek amacıyla vaadleıcle bulunmaları ve iktidara geldikleri takdirde popüleriteleıini koruyabilmek için bu vaadleri gerçekleştirme girişimleridir. İkinci etki ise bir iktidar partisinin, iktidar olmanın sağladığı avantajlardan da yararlanmak suretiyle seçim ekonomisine yönelmesi ve böylece seçmen tercihlerini kendi lehine etkilemeye çalışmasıdır.
Son aşamada birbirlerini tamamlayan bu durum, seçim faktörüne bağlı olarak ekonomi politikası ve ekonomik süreçte değişime neden olabilmektedir. Basit bir örnek vermek gerekirse; seçimler sırasında oylarını maksimize etmek isteyen bir hükümet, ekspansiyonist bir ekonomi politikasına yönelebilmekte, bunun ekonomik süreçte etkileri ise kamu giderleri, emisyon, kamu bankalarının kredileri, devlet memuru maaşları, bütçe açıkları ve enflasyon gibi değişkenlerin önemli oranda yükselmesi şeklinde gerçekleşebilmektedir. Yani, politik sistem için girişilen güç mücadelesi, etkilerini ekonomi politikası ve ekonomik süreç bağlamında, ekonomik sistem üzerinde göstermekte ve böylece politik konjonktür devreleri oluşabilmektedir.
Buchanan, Downs, Nordhaus, Hibbs, Tufte, Mosley, Frey ve Schneider gibi akademisyenler tarafından teorik çerçevesi oluşturulan bu durum, çağdaş demokratik rejimin en önemli sorunu olarak nitelendirilmektedir. Hükümetlerin, parti ve seçim rekabeti sürecinde popüleritelerini yükseltmek ve oylarını maksimize etmek için yöneldikleri bu davranışın ekonomik sistem üzerindeki olumsuz etkilerini asgari düzeye indirebilmek amacıyla, Buchanan ve Mc Kenzie tarafından geliştirilen Anayasal İktisat yaklaşımı çerçevesinde siyasal anayasa ve bunun yaraşıra ekonomik anayasa hazırlanması üzerinde de durulmuştur.
Ekonomik Anayasa Kavramı
Ekonomik anayasanın temel amacı; ekonomik sistem ve düzende anayasal düzenlemeler yaparak hükümetlerin politik amaçlarla ekonomiye müdahelesini, rant kollama faaliyetlerini ve dolayısıyla politik yozlaşmayı, mümkün olduğunca engellemeye çalışmaktır. Bu genel açıklama kapsamında; ekonomik anayasa, bir çok yazarın yeterince inceleme yapmadan ve tartışmadan belirttiği gibi ütopik bir yaklaşım değil, tam tersine politik miyopluk içindeki hükümetlerin kamu kaynaklarının kullanımını oy maksimizasyonu amacıyla yoğunlaştırmalarını, bunun sonucunda makro- ekonomik istikrarsızlıklara yol açmalarını ve gelecek kuşakların refah düzeyini ipotek altına’ almalarını engelleyen bir yaklaşımdır. Bu niteliğiyle ekonomik anayasa, hem makroekono- mik istikrar, hem de demokratik rejimin geleceği için ihtiyaç duyulan en önemli dokümandır.
Konuya Türkiye açısından bakıldığında, ekonomik anayasaya duyulan ihtiyaç, kendisini daha fazla hissetirmektedir. Çok partili siyasal rejime geçildiğinden bu yana, hükümetlerin kamu kaynakları kullanımım oy maksimizasyonu amacıyla yoğunlaştırmaları, baskı gruplarının etkisi altında kalmaları ve özellikle kendi çevrelerine çıkar sağlayabilmek amacıyla rant kollama faaliyetlerine, nepotizme ve kronizme ortam hazırlamaları gibi faktörler, ülkemizde bir ekonomik anayasa yapılmasını kaçınılmaz kılmaktadır.
1982 Anayasasının Ekonomik ve Mali Hükümlerinin Kısa Bir Değerlendirmesi
1982 Anayasasının “Temel Haklar ve Ödevler” başlığını taşıyan ikinci kısmı, dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm, genel hükümleri; ikinci bölüm, kişinin hak ve ödevlerini; üçüncü bölüm, sosyal ve ekonomik haklar ve ödevleri; dördüncü bölüm ise siyasi haklar ve ödevleri kapsamaktadır.
İkinci kısım içinde yeralan hükümlere bakıldığında, ekonomik hak ve ödevlerin üçüncü bölümde teminat altına alındığı görülmektedir. Ancak, bu bölümde yeralan hükümler, ekonomik olmaktan çok sosyal nitelik taşımaktadır. Buna karşın tamamen ekonomik bir özgürlük olan mülkiyet hakkı “Kişinin Hakları ve Ödevleri” başlıklı ikinci bölümde yeralıuak- tadır. Bölümün başlığı itibariyle mülkiyet özgürlüğünün sanki kişisel bir özgürlükmüş gibi algılandığı, kamu mülkiyetinin ise mülkiyet özgürlüğü sınırları dışında değerlendirildiği şeklinde bir yorum yapmak mümkündür.
Oysa, 1982 Anayasasındaki dördüncü kısım, mali ve ekonomik hükümler başlığını taşımaktadır. Sözkonusu kısmın birinci bölümü mali hükümlerden, ikinci bölümü ekonomik hükümlerden oluşmaktadır. Mali hükümler daha çok bütçe ve KIT lerle ilgilidir. Tamamen mali bir konu olan vergi konusu ise bu bölüm içinde ele alınmamış, buna karşın “Vergi Ödevi” başlığı altında “Siyasi Haklar ve Ödevler” başlıklı bölümde düzenlenmiştir.
“Ekonomik Hükümler” başlıklı ikinci bölüm ise, planlama ve ekonomiye devletin müdahelesi ile ilgili bir takım korumacı ve devletçi zihniyetin ifadesi olan hükümlerden oluşmaktadır.
Anayasa’daki ekonomik ve mali hükümlerin bu denli dağınık oluşu, ekonomik ve mali yönetim üzerinde geniş kapsamlı düzenlemeler yapma isteminin bir sonucudur.
1980 darbesinden sonraki ortamda askeri yönetimi destekleyen 1982 Anayasası, günümüzdeki gelişmelere ayak uyduramamış, yaşanan sosyo-ekonomik ve politik tıkanıklıkların kaynağı haline gelmiştir.
Bu gerçeklerin ışığında devletin ekonomiye takdiri müdahalelerinin sınırlandırılması, çağdaş liberalizm ve globalleşme ilkelerine dayalı rekabetçi bir ekonomik düzenin oluşturulması, kişilerin ekonomik hak ve özgürlüklerinin tanımlanmak suretiyle anayasal teminat altına alınmasına yönelik olarak, Anayasamızda dağınık bir şekilde yeralan ekonomik ve mali hükümlerin tek bir başlık altında toplanması gerekmektedir. Literatürde “Ekonomik Anayasa” anlayışı olarak bilinen ve devletin mali sınırlarını çizmeyi hedefleyen Anayasal İktisat yaklaşımı çerçevesinde, Türkiye’ nin ekonomik ve politik koşullarını gözönünde bulundurarak, aşağıdaki gibi örnek bir “Ekonomik Anayasa” metni hazırlanmıştır. Bu metnin Anayasımızın “Ekonomik ve Mali Hükümler” başlığını taşıyan ilgili kısmına alınması, Türkiye’ de son yıllarda ortaya çıkan politik kökenli ekonomik istikrarsızlıkların önlenebilmesi açısından ciddi bir başlangıç olacaktır.
Kısım
Ekonomik ve Mali Hükümler
Birinci Bölüm Ekonomik Hükümler
I. Ekonomik Özgürlükler:
Madde 1) Herkes; mülkiyet, sözleşme, ekonomik ve sosyal haklarını korumak için mesleki açıdan örgütlenme, serbestçe ekonomik alanlarda girişimde bulunma ve çalışma özgürlüğüne ve bu özgürlükleri 300 yasalar çerçevesinde kullanma hakkına sahiptir. Ekonomik özgürlükler, iç ve dış güvenliği tehdit eden olağanüstü hallerde ancak yasalarla sınırlanabilir.
II. Devletin Ekonomik İşlevleri
A. Kamu Ekonomisinin Sınırları:
Madde 2) Devlet; iç ve dış güvenlik, temel altyapı hizmetleri, yüksek teknoloji gerektiren bilimsel araştırma-geliştirme alanlarında ekonomik işletmeler kurmak suretiyle sınai ve ticari faaliyetlerde bulunabilir.
B. Piyasa Düzeninin Korunması ve Geliştirilmesi:
Madde 3) Devlet; mal, faktör, kredi, para, kredi ve semıaye piyasalarında tekelleşme ve haksız rekabetin oluşumunu antikartel ve antitröst yasaları çıkarmak suretiyle engeller; piyasaların rekabetçi bir düzen içinde çalışmasını sağlar.
Devlet; serbest rekabet düzeninin geliştirilmesi amacıyla özel kesimi, haksız rekabete yol açmayacak şekilde destekleyebilir.
C. Kamulaştırma:
Madde 4) Devlet ve kamu tüzel kişileri; kamu yararının gerektirdiği hallerde özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını, yasa ile gösterilen esas ve usullere göre kamulaştırmaya yetkilidir.
Kamulaştırma bedeli, yasa ile belirlenen esas ve usullere göre emsal piyasa değeri üzerinden belirlenir, nakden ve peşin olarak ödenir.
D. Devletleştirme:
Madde 5) Özel girişimler, savaş ve olağanüstü haller ile kamu yararının zorunlu kıldığı hallerde ancak yasa ile devletleştirilebilir.
Devletleştirme bedeli, emsal piyasa değeri üzerinden belirlenir, nakden ve peşin olarak ödenir.
E. Özelleştirme:
Madde 6) Özel kesimin ekonomik açıdan yeterli ve rekabet gücünün yüksek olduğu alanlardaki kamu girişimleri özelleştirilebilir.
Rekabet ortamının tesis edilemediği alanlarda faaliyet gösteren kamu girişimlerinin hisseleri satılarak veya yönetimi devredilerek, özelleştirilmesi sağlanabilir. Özelleştirme uygulamaları, ancak yasa ile düzenlenir.
İkinci Bölüm Mali Hükümler
I. Bütçe
Madde 7) Devletin ve kamu iktisadi teşebbüsleri dışındaki bütün kamu tüzel kişilerinin harcamaları, yıllık bütçelerle yapılır.
Yıllık bütçede yeralan giderler toplamı, devlet gelirlerinden fazla olamaz. Bu amacı gerçekleştirebilmek için Türkiye Büyük Millet Meclisi, önce gelir bütçesini, daha sonra da gider bütçesini görüşüp karara bağlar.
Devlet harcamalarının tümü, yıllık bütçede gösterilmek zorundadır. Yıllık bütçede gelecek yıllara ilişkin gelir ve giderlerde düzenleme yapılamam.
Bir sonraki yıla ait bütçenin hazırlanması ile ilgili esas ve usuller, uygulamaya konulacak bütçe yasasında belirlenir.
II. Borçlanma Yetkisi:
Madde 8) Bakanlar Kurulu, bütçe denkliğinin sağlanması için zorunlu hallerde gelir bütçesinin yüzde onbeşini aşmayacak bir oranda Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden borçlanma yetkisi isteyebilir.
Bu yetki talebi, bütçe görüşmeleri sırasında olabileceği gibi, yıl içinde ihtiyaç duyulan bir zamanda da olabilir.
Bu yetki yasa ile verilir.
III. Vergilendirme Yetkisi:
A. Vergi Ödevi:
Madde 9) Herkes kamu giderlerini karşılamak üzere vergi ödemekle yükümlüdür.
B. Vergilerin Yasallıği:
Madde 10) Vergi, resim, harç ve benzeri yükümlülükler yasa ile konulur, değiştirilir veya kaldırılır.
C. Yetki Devri:
Madde 11) Vergi, resim, harç ve benzeri yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleri ile oranlarına ilişkin hükümlerinde yasanın belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapma yetkisi Bakanlar Kurulu’na veya yerel yönetimlere verilebilir.
D. Tahsil Yetkisi:
Madde 12) Vergi tahsil yetkisi T.C. Maliye Bakanlığı’ na aittir.
Ancak, bu yetki yerel yönetimlere yasa ile devredilebilir.
Yerel yönetimler, tahsil yetkisini yasa ile belirlenen esas ve usullere göre kullanabilirler.
IV. Para Basma Yetkisi:
Madde 13) Para basma yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne aittir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi bu yetkiyi T.C. Merkez Bankası A.Ş. aracılığıyla kullanır.
Yıllık emisyon artış oranı, T.C. Merkez Bankası A.Ş. Başkanlığınca önerilecek teklif dikkate alınarak yasa ile belirlenir.
Üçüncü Bölüm Çeşitli Hükümler
I. Ekonomik ve Mali Kuramların Özerkliği:
Madde) 14 Ekonomi yönetiminden bürokratik ve teknik açıdan sorumlu olan kurumlar idari açıdan özerktir.
II. Yasal Düzenleme Yetkisi:
Madde 15) Bu kısımda yeralan hükümlerle ilgili olmak üzere, çıkarılacak yasaların Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin salt çoğunluğunun onayına dayanması gerekir. Bu kısımda yeralan hükümlerle ilgili olmak üzere, sıkıyönetim ve olağanüstü haller dışında kanun hükmünde kararname ile düzenleme yapılamaz.
[i] Yereli, Ahmet Burcin. “Türkiye’de Demokrasinin Siyasal İktisadi ve Ekonomik Anayasa.” (1997).Yeni Türkiye, 1997/13
[ii] Hacettepe Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Maliye Bölümü, Bütçe ve Mali Planlama A.B.D Öğretim Üyesi