Türkiye’nin En Önemli Beş Meselesi

İki kadim dostumla bazen buluşur, gündemdeki konular üzerinde konuşur, kendi açımızdan çözüm yolları düşünürüz. Siyasi aidiyet, mensubiyet duygusu taşımadığımızdan görüşlerimizde mutabakat sağlamamız zor olmaz. Geçen haftaki sohbet konumuz “Türkiye’nin en önemli beş meselesi nelerdir?” idi.  Bu tespitlerimize itiraz edenler elbette olacaktır; fakat onaylayanların da olabileceğini düşünerek ve tartışılacaklarını umarak bilgi olarak yazıyorum:

Yapılan çeşitli kamuoyu yoklamalarında, anketlerde halkımızın büyük kesiminin önemli meselesinin yaşadığı geçim sıkıntısı, fiyat artışları ve işsizlik olduğu görülüyor. Toplum hayatının ekonomik, sosyal ve kültürel istikrarı anlamındaki en büyük güvencesi olan “orta sınıf“ millî gelir dağılımının son yıllarda bozulmasına paralel şekilde hızla eridi. TÜİK rakamlarına göre, en üst sıradaki yüzde yirmi millî gelirden yüzde 48,9 pay alırken alt gruptakilerin payı yüzde 5,8’de kalıyor. Âdil olmayan bu oranlar orta sınıfın kaybolmasına kadar uzuyor.

Ayrıca başından beri din kardeşlerimiz denilerek benimsenen Suriyeli sığınmacıların tehdit oluşturmadığı, geri gönderilmelerinin düşünülmediği belirtiliyor. İktidar bir süre sonra her bakımdan adapte olup, karşılıklı uyum sağlanacağına inandığından, son derece rahat; tümünün ne zaman vatandaş yapılacağının hesabını yapıyor.

Üçüncü önemli meselemiz her kademesiyle eğitimin durumu. Mektepler kaliteyi bir yana atarak diploma dağıtan fabrikalar gibi çalışıyor. Böylelikle ülkemiz gelecek umudunu kaybetmiş ne yapacağını bilemeyen, gençlik çağından da giderek uzaklaşan diplomalı işsizler ordusuyla dolduruluyor. İmam-Hatiplilik ayrıcalıklı bir model olarak yaygınlaştırılıyor, bunlar üzerinden dindar nesiller yetiştirileceği açıklanıyor. Fen ve Anadolu liseleri gibi üst kalite eğitim veren okullar kapatıldı veya sayıları çok azaldı. İmam Hatip mekteplerinin bu okullar seviyesinde eğitim veremedikleri sınavlarda ortaya çıkıyor. Yeni Yüzyıl Maarif Sistemi adıyla açıklanan iddialı projenin altı doldurulmuş değil. Her kente üniversite kampanyasıyla son 20 yılda açılan üniversitelerden hangisi Bilkent, ODTÜ, Boğaziçi’ni yakaladı? Osmanlı 16. yüzyıldan itibaren Batı’da hızla gelişen bilim ve teknolojinin, bunu hazırlayan modern eğitip sisteminin farkına varamadı: geleneksel medrese sisteminde 19. yüzyıla kadar ısrarcı oldu. Farkına varıldığında mesafe çok açılmıştı, telafi edilemedi. Bunca tecrübeye rağmen zihniyetin hâlâ değişmemiş olmasından dolayı gereken hamleyi yapamayıp gerilerde kalıyoruz. Böylelikle en büyük gücümüz olan genç nüfusumuzu altı boş hayali projelerle öğütüp heder ediyoruz.

Türkiye son yıllarda giderek artan bir “beyin göçü”yle karşı karşıya. En kaliteli üniversitelerimizden eğitim alan doktor, mühendis, yazılımcı, fizikçi gibi insanların yurt dışına çıkmasıyla ülkemiz bu alanlarda yetersiz kaldı. Devlet hastanelerinde büyük hekim ve sağlık personeli sıkıntısı yaşanıyor. Büyük teknolojik ve bilimsel tasarımlarınız ve hedefleriniz varsa bunları hangi kadrolarla gerçekleştireceksiniz? İmam Hatip okullarından yetişenlerle, siyasi sadakatten başka özelliği bulunmayan, vasatlıktan öteye geçemeyen kadrolarla geleceğin hayalini bile kuramazsınız.

Bu eğitim sistemiyle genç nesillere millî tarih ve kültür bilinci verilemiyor. Kendi tarihini, dilini, edebiyat ve sanatını, geleneğini, musikisini öğrenmemiş gence, başarının simgesi diploma vermekte sakınca görmüyoruz. Türkü bilmeyen, hatta sevmeyen, bir halaya katılmayan, Yunus’u Karacaoğlan’ı tanımayan bir geçten ne isteyebilirsin?

Yazar
Nuri GÜRGÜR

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen