Prof. Dr. Mehmet Ali ERYURT[i]
6 Şubat’ta, çok sayıda yurttaşımızı kaybettiğimiz depremin yıldönümünde, Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) 2023 Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi sonuçlarını açıkladı ve deyim yerindeyse nüfus konularıyla ilgilenenlerde bir deprem etkisi yarattı.
Türkiye nüfusu, 85 milyon 372 bin 377 kişi olarak açıklandı. Bu, nüfusun bir önceki yıla göre sadece 92 bin 824 kişi arttığını gösteriyor. Oysa TÜİK’in nüfus istatistiklerini Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNSK) üzerinden paylaşmaya başladığı 2007 yılından itibaren nüfus birkaç istisna yılını dışarıda bırakırsak ortalama 1 milyon kişi artıyordu. İstisna dediğimiz yıllardan biri pandemi nedeniyle evlere kapandığımız 2020 yılıydı; nüfus 459 bin kişi artmıştı. Diğer yıl da geçen yıldı; nüfus 599 bin kişi artmıştı.
Buna paralel olarak nüfus artış hızı da binde 1,1’e geriledi. Medyada bu rakam son 15 yılın en düşük değeri olarak yer aldı ama aslında Cumhuriyet tarihimizin en düşük değeri.
1960’lı yıllarda binde 28,5 olan nüfus artış hızı ADNKS döneminde son 15 yıldır yaklaşık olarak binde 13 seviyesinde seyrederken aniden binde 1,1’e düştü.
Dolayısı ile nüfus artışındaki bu hızlı azalmanın neden kaynakladığı, sonuçlarının neler olacağı konusunda sorular yaygın olarak tartışılmaya başlandı.
Nüfus büyüklüğünü belirleyen temel faktörler doğumlar, ölümler ve göçler. Bu üç başlığı ayrı ayrı ele almakta fayda var.
Doğumlar her zamankinden az
2000’li yıllarda yıllık doğum sayısı hiç 1 milyonun altına düşmedi. 2001’de 1.3 milyon olan doğum sayısı, 2022 yılında 1 milyon 37 bindi. 2023 ADNKS sonuçlarına göre “0” yaşındaki nüfus 934 bin. Nüfusa geç kayıt edilenlerin eklenmesiyle bu sayı küçük bir miktar daha artacak olsa da bu sayıyı yaklaşık olarak yıllık doğum sayısı olarak değerlendirebiliriz.
2022 TÜİK doğum istatistiklerine göre kadın başına düşen ortalama çocuk sayısı, yani toplam doğurganlık hızı 1.62 olarak açıklanmıştı. Görünen o ki mayıs ayında açıklanacak olan 2023 doğum istatistiklerinde toplam doğurganlık hızı bu değerin de altına düşecek.
Her ne kadar 2022 yılında 21 milyon 956 bin olan 15-49 yaş grubunda doğum çağındaki kadın nüfusu, 2023 yılında 21 milyon 877 bine düşmüş olsa da toplam doğurganlık hızının bir miktar daha düşeceği anlaşılıyor. Zira, doğum çağındaki kadın başına düşen beş yaş altındaki çocuk sayısını ifade eden çocuk kadın oranı da 2022 yılında 26 iken 2023 ADNKS sonuçlarına göre 24’e düşmüş durumda.
Yabancı nüfus azaldı
Türkiye’de ikamet eden yabancı nüfus bir önceki yıla göre 253 bin 293 kişi azalarak 1 milyon 570 bin 543 kişiye inmiş durumda. Uzun bir süredir yabancı nüfus sayısı artma eğiliminde iken bu yıl bir azalma olduğu görülüyor. Yabancı nüfus özellikle hangi illerde azalmış diye bakıldığında İstanbul’da 137 bin kişilik bir azalma, Antalya’da 40 bin kişilik azalma, Ankara’da da 14 bin kişilik azalma dikkat çekiyor.
Vatandaşlık ülkesine göre yabancı nüfustaki değişimlere baktığımızda özellikle Irak ve Rusya vatandaşı olan yabancılardaki azalma ön plana çıkıyor, Irak vatandaşı olan yabancılar 58 bin, Rusya vatandaşı olan yabancılar 48 bin kişi azalmış.
Bu arada, geçici koruma kapsamındaki Suriyeli sığınmacıların ADNKS nüfusuna dahil olmadıklarını hatırlatalım. Göç İdaresi Başkanlığı’nın verilerine göre 2021 yılında 3,7 milyon olan Suriyeli sayısının en son 3.18 milyona düştüğünü belirtelim.
Gençler göç etti
Yaş gruplarına göre nüfus değişimine bakıldığında 20-44 yaş arasındaki tüm yaş gruplarında nüfusta azalma söz konusu.
Özellikle 20-24 yaş grubunda nüfusun 159 bin kişi azalmış olması dikkat çekiyor. Bu durum Türkiye vatandaşlarının da yurt dışına göç ettikleri izlenimi veriyor.
TÜİK uluslararası göç istatistiklerini açıkladığında bu eğilimi daha net görmemiz mümkün olacak.
Köye dönüş var
TÜİK iç göç istatistiklerini de ayrı olarak açıklıyor, ama ADNKS sonuçlarından da iç göç açısından bazı sonuçlar çıkarmak mümkün. Öncelikle il ve ilçe merkezleri nüfusu 214 bin kişi azalırken belde ve köy nüfusu 307 bin kişi artmış.
Oransal olarak da il ve ilçe merkezi nüfusu 2022’deki yüzde 93.36’dan yüzde 93.00’a düşmüş durumda. Dolayısı ile 2023 ADNKS sonuçlarına göre kent nüfusunda bir azalma, kır nüfusunda da artış söz konusu, “hadi köyümüze geri dönelim” çağrısına kulak veren bir nüfusun olduğu anlaşılıyor.
İstanbul’un nüfusu azaldı
Nüfus değişimi iller temelinde değerlendirildiğinde İstanbul’un nüfusunun 252 bin kişi azaldığı görülüyor. Bu azalmanın kısmen yabancı nüfustaki eksilmeden, kısmen de iç göçten kaynaklandığı öngörülebilir. İstanbul’da yaşam maliyetlerinin artması İstanbul’dan göçe yol açmış görünüyor.
İstanbul’un ardından il nüfusundaki azalmanın en belirgin olduğu iller 6 Şubat depreminin en çok etkilediği iller: Hatay (141 bin), Malatya (70 bin), Kahramanmaraş (61 bin) ve Adıyaman (30 bin). Türkiye genelinde nüfus binde 1,1 artarken Malatya’da binde -89.9, Hatay’da -87.6, Kahramanmaraş’ta -53.0, Adıyaman’da -48.7, İstanbul da ise -16.0 azalmış durumda.
Ölüm istatistikleri beklenenden yüksek olacak
ADNKS sonuçlarından ölüm sayılarına dair tahmin üretmek güç. Ama nüfus artışındaki azalma ölüm sayılarının beklenilenden yüksek olacağına işaret ediyor.
Pandemi döneminde yıllık ölüm sayısı 500 binin üzerine çıkmıştı, 2021 yılında 566 bin, 2022 yılında 505 bin ölüm gerçekleşmişti. Nüfus artışı ile birlikte doğum sayılarını, uluslararası göçü birlikte değerlendirdiğimizde ölüm sayısının önceki yılların üzerine çıkacağı öngörülebilir. TÜİK ölüm istatistiklerini açıkladığında yine ölüm sayılarına dair daha sağlıklı değerlendirmeler yapma imkânımız olacak.
Artık çok yaşlı ülkeyiz
Türkiye’de nüfusun yaş yapısı hızlı bir şekilde değişiyor. Nüfusun ortanca yaşı 2022 yılına göre yarım yaş artarak 34’e yükselmiş durumda. Sinop (42,8), Giresun (42.4), Kastamonu (42.4), Balıkesir (41.8), Artvin (41.4) gibi illerimizde ortanca yaş 40 yaşın da üzerinde.
15 yaş altındaki çocuk nüfus oranı hem oransal olarak hem sayısal olarak bir önceki yıla göre azalmış durumda. 15-64 yaş arasındaki çalışma çağı nüfusu geçmişteki yüksek doğurganlık nedeniyle sayısal ve oransal olarak artmaya devam ediyor.
65 yaş üzeri yaşlı nüfus da hem sayısal hem oransal olarak artmaya devam ediyor, yaşlı nüfusun oranı yüzde 10’u aşarak yüzde 10,2 oldu.
Dünya Sağlık Örgütü, 65 yaş ve üzerindeki yaşlı nüfusun toplam nüfusu içerisindeki payının yüzde 10’un üzerine çıktığı ülkeleri “çok yaşlı nüfus” olarak tanımlıyor. 2023 ADNKS sonuçlarına göre Türkiye de artık çok yaşlı ülkelerin arasında katılmış durumda.
Bu eğilimlerin sonucunda Türkiye’de çocuk bağımlılık oranı azalırken, yaşlı bağımlılık oranı artmaya devam ediyor. Bu iki bağımlılık oranın bileşkesi olan toplam yaş bağımlılık oranında ise az da olsa bir azalma gözleniyor.
Temmuz 2023’te yine Fikir Turu için yazdığım bir yazının başlığı “Türkiye nüfusu için alarm zilleri çalmalı” idi. 2023 ADNKS sonuçları o yazıdaki değerlendirmeleri haklı çıkardı. Görünen o ki, Türkiye nüfusunun değişimi nüfus projeksiyonlarının öngördüğünden daha da hızlı bir şekilde gerçekleşecek.
——————————————
[i] Prof. Dr. Mehmet Ali Eryurt – 1999 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden mezun oldu, yüksek lisans ve doktora derecelerini Nüfusbilim alanında Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü’nde aldı. Doktora tez çalışmaları için Almanya’da Max Planck Demografik Araştırma Enstitüsü’nde bulundu. Halen Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü’nde öğretim üyesi olarak çalışıyor. 1998, 2003, 2008, 2013 ve 2018 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırmaları, Ulusal Anne Ölümleri Çalışması, Göç ve Yerinden Olmuş Nüfus Araştırması, 2008 ve 2014 Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırmaları, Uydu Kentlerde Yaşayan Sığınmacıların Sosyo-Ekonomik Profili, Türkiye’de Yasal Olarak İkamet Eden Yabancıların Profili ve Yaşam Koşulları, Türkiye’de Afganistan Uyruklu Sığınmacılar gibi çok sayıda büyük çaplı sosyal araştırmada proje yürütücüsü ve araştırmacı olarak yer aldı. Türkiye’nin demografik dönüşümü, nüfus politikaları, ölümlülük, doğurganlık, sosyal eşitsizlikler, yaşlılık, göç ve kentleşme, sığınmacı ve mülteci nüfus, uluslararası işgücü göçü gibi konularda kitapları/kitap bölümleri ve makaleleri bulunuyor.
————————-
Kaynak: