Zeynel Abidin POLAT
2011 yılından bugüne dek devam eden Suriye’de ki iç savaş milyonlarca masum inanı, evinden yurdundan etti. Milyonlarca kadın dul, bir o kadar çocuk yetim kaldı. Tabi sınır kenti konumunda olan Gaziantep ise bu göçlerden en çok etkilenen şehirlerin başında geliyor. Suriye adlanan ülkede sadece Arap nüfus yok tabi ki. Bunun yanında yoğun bir Türkmen aile mevcut.
Mübalağa olmasın ama bu iç savaş meydana gelene dek, yanı başımızda yaşayan Türkmenlerden haberimiz dahi yoktu. Tıpkı İran’da otuz beş milyon Azerbaycan Türk’ü yaşadığından habersiz olduğumuz gibi. Yapılan göçler dolayısıyla öz kardeşlerimiz olan Türkmenlerden haberdar olduk. Belki dışarıdan bakınca Suriyeli sanıp küçümseyerek bakılan bu insanlar daha 90 yıl öncesine kadar öz vatanlarında yaşıyorlardı. Bu konuya girmek istemiyorum. Belki başka bir yazı da bu konuya değinirim…
Şimdi gelelim asıl konumuza; Türkmen aileleri tanıdıkça onlara daha bir kanımız ısındı. Onlarla yakından ilgilenmeye başladık. Öz kardeşlerimiz olduklarını kavramaya başladık. Yakınlaştıkça onların ne zor şartlarda yaşadıklarını gördük. Yüreğimiz yandı, içimiz burkuldu. Gaziantep Türk Ocakları Gençlik Kolları olarak harekete geçtik. Dr. Hakan Akköz, üniversite öğrencileri ve Geçlik Kollarından arkadaşlarımız Erhan Karaoğlan, Ali Gezginci, Yunus Meydan, Burak Beyaz ve ben hemen harekete geçerek bir şeyler yapmak gerektiğini düşündük ve Türkmen kardeşlerimize yardım toplamaya başladık. Duyarlı Gaziantep halkı da buna seyirci kalmadı ve kamyonlarca gıda, kitap ve giysi topladık. Ama bir sorunumuz vardı; Türkmen ailelerle nasıl iletişim kuracağımızı bilmiyorduk. ‘’Allah sevdiği kulunu çaresiz bırakmazmış’’ derler ya, işte Türkmenleri de Allah yalnız bırakmadı ve Türkmenlerin yardımına yetişti.
Sosyal medyadan tesadüf eseri tanıştığım Fatma Özdoğuş Hanım’ın fedakârca Türkmenlere yardım ettiğini öğrendim. Konuyu kendisine açtığım zaman o kadar sevindi ki anlatamam. Hemen bir görüşme ayarladık. Kendisinde yardıma muhtaç Türkmenlerin listesi mevcut olduğu için işimiz oldukça kolaylaşmıştı. Geriye sadece topladığımız yardımları paket haline getirerek teslim etmek kalıyordu. Hemen topladığımız yardımları koli haline getirdik. 75 adet koli gıda paketi, 75 aileye de elbise verebilecektik. Bir de kolileri ulaştırabilmemiz için kamyonet lazımdı. Fatma Hanım o sorunu da halletti. Artık her şey hazırdı, kardeşlerimize yardım ulaştırabilecektik.
Sevinç içinde yola çıktık. Tabi daha sonra gözyaşlarımıza hâkim olamayacağımızı nerden bilecektik. O gün birçok Türkmen aile ile karşılaştık. İnanın hayatımda hiç o kadar üzüldüğümü hatırlamıyorum. Türkmen aileler o kadar zor durumdaydılar ki, size birkaç olayı anlatmak istiyorum;
Gittiğimiz bir evde ki ailenin durumu o kadar kötüydü ki, evde sadece bir hasır vardı. Başka hiçbir eşya yoktu. İnsanın içinin parçalanmaması mümkün değil. Aslında gittiğimiz her ailenin durumu bundan çokta farklı değildi. Yine gittiğimiz bir aile de bulunan bir Türkmen Hanım durumu çok kötü olduğu halde ‘’Benden daha kötü durumda olanlar var. İsterseniz onlara yardım edin.’’ dedi. Bu asil Türk kadınının bu sözleri hepimizin gözlerini yaşarttı. Yine Fatma Hanım’ın iki tane halı götürdüğü ve evinde hiçbir şey olmayan bir Türkmen Hanım’ın ağzından; ‘’Bana bir tane halı yeter. Diğerini başka bir aileye verin’’ sözleri döküldü. Türkmenlerde ki gurur, onur ve Türklük şuuruna hayran kalmamak elde değildi.
Gaziantep’te fedakârca çalışan ve Türkmenlerin yardımına koşan bu insanlar sağ olsunlar. Size bu insanlardan bahsetmek istiyorum. Fatma Özdoğuş Hanım, bu işe gönüllü olarak 2014’te 15 koli ile başlamış, on gün içerisinde 280 aileye ulaşmaya ve onlara yardım etmeyi başarmış. Yine Nermin Güneş Kazak, ulaşımda ise Halil Tekin ve Burhan Gündüz, Fatma Hanım’a destek olmuşlar ve yardımlar oldukça geniş bir kitleye yayılmış. Yine Gaziantep Türk Sağlık Sen Başkanı Kemal Kazak’ta bu işe girmiş ve diğer sendika şubeleri ile iletişime geçerek yardım halkasını genişletmiş. Şu anda 580 Türkmen aileye yardım yapılıyor ve bu sayı gün geçtikçe artıyor. Gaziantep Türk Ocakları Şubesi bu duyarlı insanlara birer teşekkür belgesi verdi. Bayramlarda dahi bu ailelerin ihtiyaçlarını karşılamak için bayram boyunca et ve diğer çeşit yardım toplayarak dağıtan, işlerini güçlerini bırakarak yeri geldiği zaman gece yarılarına kadar Türkmenlere yardım eden bu insanlara çok şey borçlu olduğumuzu düşünüyorum.
Türk Ocakları Genel Merkezi’de bu konuya duyarsız kalmayarak Irak ve Suriye’de bulunan Türkmenlere yardım etmeye devam ediyor. Gaziantep Türk Ocakları, Türk Ocakları Genel Merkezi ile irtibatlı olarak, Musul ve Telafer’den gelen yaklaşık 160 kişilik aileleri apartmanlara yerleştirdi. Yine çeşitli iaşe, giyim ve çeşitli yardımlarda bulunmaya devam ediyor. Kurban bayramlarında da bu ailelere et yardımı yapan Türk Ocağı, Türkmen Dağı ve çeşitli yerlerde bulunan Türkmenlere yardım etmektedir.
Gaziantep Üniversitesinde ise fedakâr öğretim üyesi hocalarımız gönüllü olarak Suriye’den yurdumuza gelen Türkmen öğrencilerin maddi ve manevi sorunları ile ilgilenmektedir. Bu yiğit insanlar, iki kız ve üç erkek evi kurarak, sayıları yaklaşık 40 ile 50 arasında değişen Türkmen öğrenciye barınma imkânı sağlamışlardır. Eğitimci olmanın sadece ders anlatmak olmadığını bize gösteren bu değerli hocalara teşekkürü boynumun borcu bilirim.
Yine Ankara’da Türkmen sevdalısı Almıla Hakim Hanım, Türkmenlere yardım eden bir diğer güzel insan. Almıla Hakim 2012 yılından bu yana Türkmenlere geniş çaplı yardımlar yapıyor. Hem Suriye, hem Irak Türkmenlerinin yanı sıra Afganistan’dan gelen Özbek Türklerine de yardımlar yapan Almıla Hakim, 6.000 Iraklı, 100 Suriyeli, 380 Özbek Türk’ü aileye yardımlar yapmaktadır. Bu ailelerin her biri 5 çocuklu olduğu düşünüldüğü zaman anne ve babalarıyla birlikte düşünüldüğü zaman ortaya çıkan sayı oldukça yüksek bir rakama ulaşıyor. Bu konu ile ilgili olarak Almıla Hakim öncülüğünde Eylül ayı başında Umay Derneği kurulmuştur. Bu dernek ise yurt içindeki Türkmenler dışında, Irak ve Suriye’ye de ki Türkmen ailelere de oldukça büyük yardımlar yapmaktadır. Yine Türkmenlerle sosyal ve eğitici aktiviteler yapan dernek, yabancı gönüllülerle de irtibata geçerek, Türkmen balalarına İngilizce eğitimi verilmesini sağlamaktadır. Ankara’ya gidenler Umay Derneğini ziyaret edebilirler.
Unutulmamalıdır ki, Türk’e Türk’ten başka kapı yoktur. Bu yazının amacı yaptıklarımızı anlatarak övünmek değildir. Sadece yurdumuzda büyük bir Türkmen kitlesi olduğu ve bu insanların yardıma muhtaç olduğunu anlatmaktır. Çünkü; Türkmenler bizi bekliyor. Eğer siz de gavim gardaşlarımız Türkmenlere yardım etmek isterseniz ve çorbada bizim de tuzumuz olsun, derseniz, bu gönüllü insanlarla irtibata geçerek yardımlarınızı ulaştırabilirsiniz. En büyük dileğimiz bir an önce bu savaşların sona ermesi ve dünyanın her tarafında Türklerin özgürce yaşamasıdır. Umarım bir gün bu dileğim gerçekleşir.