Türkülere Vefa

Türküler alemde hoş âvâzımız,
Havalanır gider gönülden dile.
Muhabbet deminde çalsın sazımız,
Türk’ün türküsünden bir söyle hele.

Geçen akşam Yunus Emre Kültür Merkezi’nde Anadolu Halk Müziği Korosu’nun, Sabri Kocaoğlu yönetiminde bir konseri vardı.

Türküler bizi anlatırdı. Doğudan batıya, kuzeyden güneye, doğumdan ölüme, yerden göğe bizdi, bizimleydi, bizi söylerdi.

İlk türkü;

“Eklemedir koca kavak ekleme,
Nazlı da yârim yine geldi aklıma.” diye başlıyordu. Ara sıra aklına mı gelirdi ya da aklından çıkmamalıydı mı acaba? “Üstümden bulut geçer, aklımdan sen” gibi bir mısra yazmıştım da Ragıp Karcı Ağabey “hadi bulut geçer de, diğeri geçmez” gibi bir şey söylemişti.

Bir Eskişehir türküsü okundu;

“Bu dağlarda bağ olmaz,
Kara üzüm ağ olmaz.”

“Mevlâm bir çok dert vermiş,
Beraber derman vermiş”ti.

Ardından;

“Bir seher vaktinde indim bağlara,
Öter şeyda bülbül gül yarelenir” idi. Derdini söylemezsen de dil yarelenirdi zaten.

Gönüle söylediler sonra;

“Gönül gel seninle muhabbet edelim,
Araya kimseyi alma sevdiğim.”

“Gönül; kemalin tezgâhı, hikmetin anahtarı, beden mülkünün şah damarı olarak bilinir.
Gönlü; arifler kıblegâh olarak adlandırırken ona bir nevi kutsiyet atfederler.
Bu kavram bir çok söz ustasının dilinde ‘muhabbetgâh’ karşılığında kullanılır.
Gönül, sevgi denilen varoluş mucizesinin dört bir koldan uç verdiği, şefkat ve merhamet filizlerinin can suyuna kavuştuğu, iyilik ve güzellik melekelerinin kozasını çatlatıp gün yüzü ile buluştuğu yerdir.
Gani gönüllüler, hakiki mutluluğun umulanda değil bulunanda, almada değil vermede olduğunu döne döne söylerler.”

Böyle diyor “gönül” için Bahtname adlı kitabında Belkıs Altuniş Gürsoy Hanım.

Ne oldu bilinmez “Taşa çaldım ayvam ile narımı” demiş bir türkü yakan. Eldeki malını da harcamış sonunda.

Yine çok sevdiğim bir türkü başladı;

“Çiçekten harman olmaz,
Yâr derde derman olmaz.”

Çiçekten Harman Olmaz, Şerif Aydemir Ağabey’in bir kitabının adı idi aynı zamanda. Diğer kitapları gibi bu kitap da okunmalıydı.

“Kırklar Dağı’nın düzü” ve “Erzurum’dan çevirdiler yolumu” ile devam etti konser. İçinde Erzurum geçiyor ama Afyon, Emirdağ türküsü idi. Çanakkale İçinde Aynalı Çarşı’nın Kastamonu türküsü olması gibi.

“Yüce dağ başında kar boran boran” imiş. Devamı da “Yardan ayrılmışam ey’olmaz yaram” Elbette kar yüce dağ başlarında eğlenirdi. Düz ovada ne işi vardı. Oralarda keklik peşinde koşulurdu.

“Kütahya’nın pınarları akışır” diyordu bir sonraki türküde. Mehmet Dumlu Hocam “Kütahya’nın neredeyse bütün türkülerinde tasavvuf vardır” diye söylemişti bir sohbetimizde.

Öyle insanlar da vardı “Bin cefalar etsen almam üstüme” diyorlardı. Ardına da “Gayet şirin geldi dillerin dostum” mısraını ekliyorlardı. Bize göre değildi gerçi.

Bir sonraki türkü;

“Gurbette ömrüm geçecek,
Bir daracık yerim de yok.
Oturup derdim dökecek,
Bir vefalı yârim de yok.” idi.

Yâr dediğin vefalı olurdu.
Vefa, bağlılıkmış, vefakâr da dostlukların, yaşanmışlıkların kıymetini bilen kişi.

“Vefa; bir anlamda yediği ekmeği nice uzun ve zahmetli bir serüvenden sonra sofrasına ulaştıran emeği aziz görmek ve tuz ekmek hakkını gözetmektir. Arkasını yasladığı ağaçla helalleşen, su içtiği çeşmenin hakkını gözeten insan olmaktır.. Sıla dediğimiz mekân herhangi bir toprak parçası değildir. İçinde şekil bulduğumuz baba ocağı herhangi bir ev değildir… Vefanın aşinası olmak, onunla ülfet halinde bulunmak için tefekkür etmek, görünenin arkasındaki görünmeyeni sezmeye ve kavramaya çalışmak gerekir. Zaman ve mekânla kurulan bağ ve ona atfedilen değerler; kimliğimizin damgası, var oluşumuzun nişangahlarıdır” Belkis Altuniş Gürsoy Hanım böyle demiş kitabında.

Konser yurdumuzun çeşitli bölgelerinden söylenilen türküler ile sona erdi.
Amatör müzik topluluklarındaki güzel insanlar zamanlarından feragat edip aylarca uğraştıkları çalışmayı, iki saatte bize sunmaya çalışıyorlar. Bu da türkülere vefa idi.

Emeği geçenlerden Allah razı olsun.

Mehmet Ali Kalkan 
Yazar
Mehmet Ali KALKAN

Eskişehir'de doğdu. Eskişehir Gazi İlkokulunu, Tunalı Ortaokulunu, Motor Sanat Enstitüsünü ve Çukurova Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümünü bitirdi (1980). Bir müddet Eskişehir Belediyesinde ... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen