Türkülerimiz

Bizim meyvelerle ilgili ne güzel türkülerimiz var.
“Dut ağacı boyunca,
Dut yemedim doyunca.”
Manilerin ilk iki kıtası doldurma kıta.
Mani söyleyen meramını son iki mısrada anlatıyor.
Yâri düşümde gördüm,
Sarılmadım doyunca.”
Bir Bilecik türküsünde de şöyle demiş meselâ;
Et koydum tencereye,
Yâr çıktı pencereye.”
Bu iki mısra söylemek istediğine hazırlık için;
“Yâr Allah’ın seversen,
Al beni içeriye.”
Biz meyveli türkülerle devam edelim.
Kiraz için bir türkü;
“Kiraz aldım dikmeden,
Dallarını bükmeden,
Bir armağan ver bana,
Ben gurbete gitmeden.”
Bir de üzüm olsun;
Kavak kavaktan uzundur,
Dibinde bir tiyek üzümdür.
Yâr benim iki de gözümdür.”
Elmayı da unutmayalım.
Bu bir hoyrat;
Alma yanı,
Al olur alma yanı,
Nasıl gabre koyarlar,
Muradın almayanı?”
Bu da türkü sözü;
“Ah elmadan elmadan,
Bir dal kestim elmadan,
Beni yâre kavuştur,
Hüda canım almadan.”
“Elmada al olaydın,
Selvide dal olaydın,
Bana göre yâr mı yok,
İstedim sen olaydın.”
Bu da elmalı, narlısı;
“Ne elmadır ne de nar,
Gönül çeker ahu zar,
Her derdin çaresi var,
Benimki de sensin yâr”
Kızılcık için;
“Kızılcıklar oldu mu,
Selelere doldu mu,
Gönderdiğim çoraplar,
Ayağına oldu mu?”
Bu da Gevheri’den;
“Dost bağının meyveleri erişti,
Ayva benim, turunç benim, nar benim.
Gözüm yaşı ummanlara karıştı,
Cefakarım, sitemkarım, var benim.”
Bir Kerkük Türküsünde diyor ya;
“Altun hızmav incidi,
Gömleğim narıncıdı,
Menim lal olmuş dilim,
Ne dedi yâr incidi.”
“Gömleğim narıncı”dı diyor. Yani narenciye rengi.
Galip Erdem Ağabey bir çocuğa türkü öğretiyor. Delikanlıyı karşısına almış, “Ben söyleyeyim, sen tekrar et” diyor. Başlıyor;
“Bu dünyada üç şey vardır yenilir,
Biri elma, biri ayva, biri nar.”
Çocuk tekrar ediyor;
“Bu dünyada üç şey vardır yenilir,
Biri elma, biri ayva, biri muz.”
“Evladım muz değil nar. Bizim türkülerimizde bülbül, ceylan, turna, keklik olur. Hiç hipopatam, gergedan, penguen olur mu? Elma, ayva, nar, üzüm olur ama hiç avakado, kivi ananas olur mu? Muz da öyle. Hem bunun devamı var;
Bu dünyada üç şey vardır sevilir,
Biri ana, biri baba, biri yâr.
Gördüğün gibi nar ile yâr da kafiye oluyor böylece. Hadi yeniden söyle.”
Çocuk bildiğinde ısrar ediyor, yetmiyormuş gibi ilave de yapıyor;
“Bu dünyada üç şey vardır yenilir,
Biri elma, biri ayva, biri muz.
Bu dünyada üç şey vardır sevilir,
Biri ana, biri baba, biri kız.
Bak gördünüz mü, muz ile kız da kafiye oldu işte.”
Galip Abi cevap veriyor;
“Doğru. Muz ile kız kafiye oldu ama her kız bize yâr değildir.”
Ablam köyden kiraz toplayıp göndermiş de aklıma geldi bunlar. Bir de fotoğraf çektirmiş. Kesin dalları ablamı çekmemiştir.
Hem bahçıvan da ağaçları yapraksız zamanında tanıyanmış efendim.
Yazar
Mehmet Ali KALKAN

Eskişehir'de doğdu. Eskişehir Gazi İlkokulunu, Tunalı Ortaokulunu, Motor Sanat Enstitüsünü ve Çukurova Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümünü bitirdi (1980). Bir müddet Eskişehir Belediyesinde ... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen