Türkülerimiz – XIX; “Maraş’tan Bir Habar Geldi” – I

Türk kültürünün zenginlikleriyle beslenmiş, Türkçenin ifâde gücüyle seslenmiş,  milletimizin gönlünde boy veren nâzenin ezgiler ve yüreklere dokunan nağmelerle süslenmiş olan bütün türkülerimizde olduğu gibi; nice şâirler, edipler, yazarlar ve ozanlar  diyârı olan,  unutulmaz aşklarla ve kara sevdâlarla yoğrulan, sözün en güzelini söylemeye, ezginin en latifini icrâ etmeye mâhir ve muttalî bulunan, şiir gibi konuşan, tezeneyi tellere vurunca sazı konuşturan ve kalpleri coşturan Maraş yöresinin türküleri de çok özeldir. 

Maraş türkülerinde; hissiyâtın edebiyatla,  hayâlin düşünceyle, hüznün sevinçle, elemin kıvançla, acının hikmetin irfanla, bilginin erdemle,  ağıtların yürek yakıcı notalarla en üst perdeden el ele verdiğine, Türk milletine âit millî ve mânevî değerlerin, insanımızın  gönlünden geçen beşerî duyguların dize dize,  nağme nağme harmanlanıp türkü olduğuna ve sazla sözün aşkın bir âhenkle dile geldiğine şâhitlik edersiniz.  

Ede”lerin yaktığı türkülerde; Türk’ün ruh asâletinden, Maraş’ın şâirlik hasletinden, kültürümüzün müstesnâ güzelliklerden, medeniyetimizin muhteşem özelliklerinden ve mûsikîmizin efsunkâr ezgilerinden tevârüs edilen İslâmî, insânî millî ve edebî değerlerin damıtılarak havalandırıldığını görürsünüz. Muhabbetin en zarifini, soylu duyguların en naifini, sevginin en ideâlini, aşkın en mütealini, vefânın en candanını, samîmiyetin en içtenini, ayrılığın ve ölüm gerçeğinin en yalınını, kavuşmanın ve kaybetmenin en yaşanmışını, hicran ve vuslatın en unutulmazını, vatan ve bayrak sevgisinin en yücesini, yürek yangınının en acısını, ağıtların en yakıcısını, coşkunun ve şiiriyetin en heyecan verici ve en akıcısını, mahallî ağız ve tavırlarla bezenmiş sözlerin en güzelini Maraş türkülerinde bulursunuz. Bir Maraş türküsünde, 1970 yılında Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi Damlataş Köyü’nde Meryem adındaki genç bir gelinin verem hastalığına yakalanması ve hastaneden ölüm haberinin gelmesi üzerine; 

Maraş’tan bir habar geldi

Dediler ki Meyrik öldü

Keşke Meyrik ölmeseydi

Kesileydi elim kolum

 

Oy Meyrik, Meyrik, Meyrik

Ben gurbanım sana Meyrik

Ben hayranım sana Meyrik


Doktor yarayı kesiyo

Gene meyrik kan kusuyo 

Dediler ki Meyrik öldü

Anası kime küsüyo


Şu meyriğin acısına

Çarşaf serin gecesine 

Dediler ki Meyrik ölmüş

Sabır onun gocasına[1]

diyen hüzün dolu dizeler ve çok içli nağmelerle bir ağıt yakılmıştır. Yanık yürekleri serinletilmek ve üzüntüleri bölüşerek hafifletmek için yakılan bu hazin ağıt her dinleyenin kalbinden bir tel koparır.

Şâirleri ve ozanları şiir burçlarının zirvelerini mesken edinen ve  “Şiirin Başkenti” olan Kahramanmaraş’ın türkülerinde; “ahsen-i takvim[2] üzre yaratılan, eşref-i mahlûkat ve ekmel-i mevcudat olan hazreti insanın her hâli, duygusu, düşüncesi, memleket özlemi, vatan sevgisi ve yâr hasreti dile gelir. Maraş türkülerinde kimi zaman; “Maraş bize mezar olmadan, düşmana gülizâr olmaz” diye ayağa kalkan, kimseden yardım almadan kendi halkıyla Fransızları Maraş’tan kovup Millî Mücâdele’de bağımsızlığını ilk kazanan ve dünyada “Kırmızı Şeritli İstiklâl Madalyası”na sâhip tek şehri olan Maraş’ın kurtuluş türküsü;

On İki Şubat’tır kurtuluş günü

O gün muradına erdi Maraşlı

Her tarafta yaptık kutlu düğünü

O gün muradına erdi Maraşlı

 

İptidâ savaşı Maraş bitirdi

Düşmanı şaşırdı aklın yitirdi

Maraş düşmanını sürdü götürdü

O gün muradına erdi Maraşlı[3]

dizeleriyle destanlaşır, kimi zaman kurtuluş mücâdelesinde ne bedeller ödendiğini;

“Maraş Maraş derler de bu nasıl Maraş,

Al kanlar içinde can veren kardaş

Kardaş kalk gidelim yoldaş kalk gidelim 

Aman virâne olmuş hânemize dönelim[4]

 

“Ufacık daşınan gala yapılmaz

Çıkıp çıkıp yâr yoluna bakılmaz

Bir ben ölmeyinen Maraş yıkılmaz

Neyleyim dünyanın dolu malını[5]

 

diyen yürek yakan uzun havalar terennüm eder, kimi zaman;

“Atımı bağladım delikli taşa

Yükümü yükledim şanlı Maraş’a

Yavruyu kaptırdım alıcı kuşa

Felek bir başımı zora getirdin


Ne olduysa bana Mevlâ’dan oldu

Aktı gözyaşlarım deryâlar doldu

Gendime acımam yar yetim kaldı

Felek bir başımı dara getirdin[6]

diye bir uzun havayla feryâd ü figân eylerken de gönül tellerimizi titretir.

Makarr-ı şuara” olan, Ahmet Yesevî’nin “Gül” kokulu “Hikmetleri”ni, Itrî’nin “Segâh Tekbirleri”ni, Rıdvan Hoca’nın ve Sütçü İmam’ın îman, bayrak, nâmus ve vatan şuurunu sînesinde saklayan Maraş toprağı;  sevdâ burçlarından seslenen şiirlere, gönlümüzden geçen hüzünlü hislere ve garâmî düşüncelere mesken olduğu için,  türküleri de yanık ezgilerle havalanan ve efkârlı sözleriyle de sazı ağlatan bir memlekettir. Hâl böyle olunca kimi zaman;

“Havada da kar sesi var

Başında mor fesi var

Açın bakın şu gonağı

İçinde de yâr sesi var 

(Lele çoban garip oğlan)


Mor poşuyu boyamadım

Ben çobana doyamadım

Hep kuşlar da yuva yapmış

Serçe kadar olamadım[7]

diyen en içli nağmelerle vuslatsız hasretleri anlatır, kimi zaman;

 

Bir acâip sevdâ düştü serime

Dertlerim sıralı ağlar gezerim

Dağlar taşlar dayanmıyor zarıma

Bahar seli gibi çağlar gezerim

 

Hasretin okları sînemi deler

Yüz bin tabip gelse çâre mi kılar

Ne gönlüm şâd olur ne yüzüm güler

Yürekte yaram var, sızlar gezerim[8]

 

dizelerini dile getirirken, duygularını da mızrabın tele değmesiyle konuşturur, kimi zaman; 

Bin derdim var idi bin daha oldu

Derdimin dermânı aman ha aman

Gülistan bezminin gülleri soldu

Goncayı handânım aman ha aman

Bana cevredersin ey kaşı kare

Yüreğime açtın sağ’olmaz yâre

Yüz bin tabip gelse bulamaz çâre

Yaramın Lokmân’ı aman ha aman[9]  

diyerek derdinin dermanına seslenir, kimi zaman;

Bir sen kaldın felek bana gülecek

Bu göz yaşlarımı kimler silecek

Dediler ki nazlı yârim gelecek


Gelme ecel gelme üç gün ara ver dört gün ara ver

Al benim sevdamı götür yare ver canım yare ver

 

Felek güldürmedi benim yüzümü

Hem yârimi aldı hem de kuzumu

Kime anlatayım yürek sızımı[10]

 

diye âh u zâr eder, kimi zaman;

Körpe iken kırdın felek dalımı

Akar gözlerimden yaş gelir gider

Dünyanın zevkinden çektim elimi

Mevsim hazan oldu kış gelir gider


Her vücut götürmez bu kadar zehri

Akan çaylar bulur sonunda bahri

Tükenmez dünyanın mihneti kahrı

O da âşıklara hoş gelir gider[11]

diye feleğe kahrını dile getirir, kimi zaman;

 “Allı turnam yoldan geçmiş yorulmuş

 Şahin vurmuş kanatları kırılmış

 Turnam benden selam söyle o yâre

 Vay gidi babo babo vay yarama vurma

 Le vay diley diley ley ah le diley diley ley

 

Allı turnam nerden gelmiş Maraş’tan

Kanadın ıslanmış yağmurdan yaştan

Turnam korkmaz mısın alıcı kuştan

Vay gidi babo babo vay yarama vurma

Le vay diley diley ley ah le diley diley ley[12]

 

diye turnalara içini döküp, iç geçirir, kimi zaman;

“Yine göynüm havalandı gökte uçan kuş gibi

Dün gece yar hanesinde zannederim düş gibi

Yarim uykudan uyandı gözleri serhoş gibi

 

Yağma yağmur esme rüzgâr yolda yolcum var benim

İstanbul’da has bahçada kara gözlüm var benim

 

Endim yârin bahçasına şişte dönüyor kebap

Eğildim baktım yüzüne sanki doğmuş âfitap

Benden başka yâr seversen çarpsın seni dört kitap[13]

 

nidâsıyla sevdâ burçlarından seslenir, kimi zaman;

“Deli gönül bizim ele gidersen

Selam söyle eller bana küsmesin

Ah yol ırak viran bağa varırsan

Gülü solmuş dallar bana küsmesin

 

Duman almış yüce dağın başını

(Duman almış Binboğa’nın başını)

Çok avladım ördeğini kuşunu

Damla damla dök hele gözyaşını

Gitti diye çöller bana küsmesin[14]

 

diyerek gurbet elde kalan ve memleket hasreti çekenlerin duygularına tercüman olur, kimi zaman aşkın sazını çalarken;

Gönül çalamazsan aşkın sazını

Ne perdeye dokun ne teli incit

Eğer çekemezsen gülün nazını

Ne dikene dokun ne gülü incit

Bülbülü dinle ki gelesin coşa,  

Karganın nağmesi gider mi hoşa

Meyvesiz ağacı sallama boşa

Ne yaprağını dök ne dalı incit[15]

diyen ve gönüllere istikamet veren ehl-i dilin nasihatları kulaklara küpe olur, kimi zaman; 

Yâra haber saldım gediyom deyi

Giderse karayı bağlarım demiş

Gelsin nazar etsin gözüm yaşına

Bahar suyu gimi çağlarım demiş


Yas tutar bağlarım alnıma kara

Demiş haber versin durağı nere

Giderse neyleyim ben ardı sıra

Durmam gece gündüz ağlarım demiş[16]

 

diye yüreğinden geçen duyguları terennüm eder, kimi zaman;

“Kara çadır düzdedir (Aman aman Eminem)

Top zülüfler yüzdedir (Yavru da güzel Eminem)

Oniki gelin sevdim (Aman aman Eminem)

Gene gönlüm sendedir (Yavru da güzel Eminem)[17]

 

diye gönül sarayının sultanına olan aşkını anlatır. Maraş türkülerinde; aynı hikmet, irfan ve gönül ummânından beslenmesi, aynı medeniyet kültürüyle hemhâl olması sebebiyle Karacaoğlan’ın deyişlerinden, göçebe Türkmenlerin bozlak ve uzun havalarından uyarlamalara da sıklıkla rastlandığı için, kimi zaman;

“Güzel ne güzel olmuşsun

Görülmeyi görülmeyi

Siyah zülfün halkalanmış

Örülmeyi örülmeyi


Mendili yudum arıttım

Gülün dalında kuruttum

Adın ne idi unuttum 

Sorulmayı sorulmayı[18]

 

diyerek Karacaoğlan’ın şiirlerini ezgilerle ziynetlendirir, kimi zaman;

Seher yeli bizim ele gidersen

Nazlı yâre küstüğümü söyleme

Ne hallara düştüğümü sorarsa

Bağrıma taş bastığımı söyleme

 

Ağrılar baş tutar âh u zardayım

Mansur gibi çekilmişim dardayım

Gezer dolaşırım bilmem nerdeyim 

Deli deli estiğimi söyleme[19]

der, kimi zaman;

“Seher yeli nazlı yâre

Bildir beni bildir beni

Düşmüşüm elden ayaktan

Kaldır beni kaldır beni


Kul Ahmet’im gönül versem

El vurup gülünü dersem

Senden gayrı yar seversem

Öldür beni öldür beni[20]

 

diyerek sevdiğine olan ihtiyâcını,  muhabbetini ve ona duyduğu aşkın hudutsuzluğunu ifâde eder, kimi zaman da;

“Yine efkâr bastı dertli gönlümü

Neredesin dudu dillim gel ha gel

Felek bir ok vurdu deldi sinemi

Neredesin dudu dillim gel ha gel

Düştüm karanlığa kaldım ışıksız

Vallahi sevdiğim olamam sensiz

Ne gecem gecedir ne günüm gündüz

Neredesin tatlı dillim gel ha gel[21]

 

diye sevdiğine seslenirken;  yârinden ayrı düştüğünü ve onu yanında görmek istediğini bir uzun havayla ve çok içli nağmelerle îlân eder. 

Yaratılışın esbâb-ı mûcibesini, hayatın neşesini, elemini, insanımızın “dîn ü devlet mülk ü millet” sevdâsını, İlâhî ve beşerî aşkı içtenlikle dile getiren, söz ve melodi olarak terennüm eden, dizelerle ezgileri müziğin efsunkâr ikliminde bir araya getiren Maraş türküleri dinleyenleri; bâzen coşturur, bâzen melül mahzun eder, bâzen sevindirir, bâzen heyecanlandırır, bâzen melâl denizinde yüzdürür, bâzen Kaf Dağı’nın ötelerinde gezdirir, bâzen derûnî âlemlere götürür, bâzen perişan hâlimizi dile getirir, bâzen de aşkın kor ateşinde yandırır…  Ozan ve şâiri çok fazla olan Maraş’ın, aynı şekilde sayı îtibâriyle de çok fazla türküsü vardır. TRT repertuvarında yer alan Maraş’a âit türkülerden bâzıları; “Anam beni haslarınan hasladı”,[22] “Ben atımı nallatırım”,[23] “Ben bir Gazoğluyam da kendi hâlimde”,[24] “Bilal’ımsın Bilal’ım”,[25] “Biner atın iyisine”,[26] “Bir durna uçurdum Hublar Gölü’nden”,[27]  “Çamdan sakız akıyor”,[28]Çayıra serdim postu”,[29] “Çıksam baksam görünür mü”,[30] “Evleri Fadimeli”,[31] “Gaya başı dirgenlik”,[32]Yine geldi yaz baharın ayları”,[33] “Gökte uçan huma kuşu”,[34] Çiğ köfteler ne acı[35],  “Kaleden iniyorum”,[36] “Sürmelimin gözlerine mâilem”,[37] “Karatavuk cücüğü”,[38] “Paytonumun tekeri”,[39] “Sarı gaya sarı gaya”,[40] “Şu diyârı gurbet elde”,[41] “Yamacımdan gelen küçücük gelin”,[42]  “Yüce dağdan indirdiler”,[43]Yosun tutmuş pınarları”,[44] “Zeyno bana kar getir.[45], “Elif’in hecesine”,[46] “Baldırcan Oymadın mı”,[47]Irahan ektim duvara”dır.[48]

Ve TRT repertuvarında yer bul/a/mayan nice Maraş türküleri…

                                                                        

24 Aralık 2022                                                                  

Dr. Mehmet GÜNEŞ                                                                       

(Devam edecek)

Dipnotlar

[1]Maraş’tan bir habar geldi, Kaynak kişi: Dilber Ay Bağış,  Derleyen ve notaya alan: TRT Müzik Dairesi Başkanlığı THM Müdürlüğü, Repertuar Nu: 855

[2] Tîn, 95/4

[3] On İki Şubat’tır kurtuluş günü, Yöre: Kahramanmaraş,  Kaynak kişi: Âşık Mehmet Temiz, Derleyen ve notaya alan: Muzaffer Sarısözen, Repertuar Nu: 340; Kahramanmaraş Türküleri ve Oyun Havaları, 89-90, Hazırlayanlar: Duran Boz ve Hatice Fatoş Derebent, Kahramanmaraş Belediyesi, Temmuz  – Ankara, 2012

[4] Maraş Maraş derler de bu nasıl Maraş, Yöre: Kahramanmaraş- Şanlı Urfa, Kaynak kişi: Mahmut Güzelgöz, Derleyen ve notaya alan: Abuzer Akbıyık-Osman Güzelsoy, Repertuar Nu: 301 

[5] Ufacık daşınan gala yapılmaz, Yöre: Kahramanmaraş / Çağlayancerit, Kaynak kişi ve derleyen: Hatice Derebent, Notaya alan: Yılmaz Yavuz; a.g.e., 118, Hazırlayanlar: Duran Boz ve Hatice Fatoş Derebent

[6] Atımı bağladım delikli taşa, Yöre: Kahramanmaraş –Orta Anadolu, Kaynak kişi: Ekrem Çelebi, Derleyen: TRT İstanbul Radyosu THM Müdürlüğü,  Repertuar Nu: 52 

[7] Havada da kar sesi var, Kahramanmaraş / Elbistan, Kaynak kişi: Bekir Büke, Derleyen ve notaya alan: Muzaffer Sarısözen, Repertuar Nu: 653; Kahramanmaraş Türküleri ve Oyun Havaları, 74, Hazırlayanlar: Duran Boz ve Hatice Fatoş Derebent

[8] Bir acâip sevdâ düştü serime, Yöre; Kahramanmaraş-Malatya, Kaynak kişi: İbrahim Erdem, Derleyen ve notaya alan: Süleyman Yıldız, Repertuar Nu: 989

[9] Bir derdim var idi bin daha oldu,Yöre: Kahramanmaraş, Kaynak kişi: Âşık Nizârî, Derleyen: Nazmiye Coşkun, Repertuar Nu: 710; Duran Boz ve Hatice Fatoş Derebent; a.g.e.,, 48-49 

[10] Bir sen kaldın felek bana gülecek, Yöre; Kahramanmaraş, Kaynak kişi: Vahap Koç, Derleyen: Kemal Karaosmanoğlu, Notaya alan: Mustafa Özgül, Repertuar Nu: 3654

[11] Körpe iken kırdın felek dalımı, Yöre: Kahramanmaraş / Afşin,  Kaynak kişi: Âşık Mahzuni Şerif, Derleyen: Yıldıray Çınar, Notaya alan: Altan Demirel, Repertuar Nu: 3665

[12] Allı turnam yoldan geçmiş yorulmuşKahramanmaraş Türküleri ve Oyun Havaları, 43, Hazırlayanlar: Duran Boz ve Hatice Fatoş Derebent,  Kahramanmaraş Türküleri ve Oyun Havaları, 105, Hazırlayanlar: Duran Boz ve Hatice Fatoş Derebent 

[13] Yine göynüm havalandı, Yöre; Kahramanmaraş, Kaynak kişi: Döne Özcan,, Derleyen: Ankara Devlet Konservatuarı, Notaya alan: Altan Demirel, Repertuar Nu: 4544

[14] Deli gönül bizim ele gidersen, Kahramanmaraş / Elbistan, Kaynak kişi: Âşık Şahturna, Derleyen: Turan Engin, Repertuar Nu: 893

[15] Gönül çalamazsan aşkın sazını, Yöre; Kahramanmaraş / Göksun / Yoğunoluk Köyü, Âşık Hüdâî

[16] Yâra haber saldım gidiyom deyi, Kahramanmaraş / Afşin, Kaynak kişi: Âşık Dediçok; Sıddık Demir, Afşinli Derdiçok, 390, Alıç Okul Yayınları, Ankara, 1993

[17] Kara çadır düzdedir, Yöre: Kahramanmaraş,  Kaynak kişi: Ökkeş Eşkin, Derleyen ve notaya alan: Muzaffer Sarısözen, Repertuar Nu: 767

[18] Güzel ne güzel olmuşsun, Yöre: Kahramanmaraş, Kaynak: Âşık Yanık Mehmet, Derleyen ve notaya alan: Muzaffer Sarısözen, Repertuvar Nu. 808

[19] Seher yeli bizim ele gidersen, Yöre: Kahramanmaraş / Afşin -Sivas, Kaynak: Âşık İsmail İpek, Derleyen: TRT Müzik Daire Başkanlığı THM Müdürlüğü, Repertuar Nu: 338

[20] Seher yeli nazlı yâre, Yöre: Kahramanmaraş, Kaynak: Âşık Kul Ahmet, Derleyen: Ârif Sağ, Notaya alan: Adnan Ataman, Repertuvar Nu. 602

[21] Gene efkar bastı dertli gönlümü, Yöre: Kahramanmaraş /Afşin, Söz ve müzik: İsmail İpek; Mustafa Özgül, Salih Turhan, Kubilay Dökmetaş, Notalarıyla Uzun Havalarımız,  Ankara 1996

[22] Anam beni haslarınan hasladı, Yöre: Kahramanmaraş  / Elbistan, Kaynak kişi: Ali Rıza Yüksel, Derleyen ve notaya alan: Muzaffer Sarısözen, Repertuar Nu: 356

[23] Ben atımı nallatırım, Yöre: Kahramanmaraş,  Kaynak kişi: Ökkeş Eşkin, Derleyen ve notaya alan: Muzaffer Sarısözen, Repertuar Nu: 212, 

[24] Ben bir Gazoğluyam da kendi hâlimde, Yöre: Kahramanmaraş,  Kaynak kişi: Mehmet Temiz, Derleyen: Ankara Devlet Konservatuvarı,  Notaya alan: Altan Demirel, Repertuar Nu: 4545 

[25] Bilal’ımsın Bilal’ım, Yöre: Kahramanmaraş,  Kaynak kişi: Azmi Işıklı, Derleyen ve notaya alan: Muzaffer Sarısözen, Repertuar Nu: 417

[26]Biner atın iyisine,  Yöre: Kahramanmaraş  / ElbistanKaynak kişi: Dr. Mesut Yinanç, Derleyen ve notaya alan: Dr. Mesut Yinanç, Repertuar Nu: 4059

[27] Bir durna uçurdum Hublar Gölü’nden, Kahramanmaraş  / Elbistan, Kaynak kişi: Güzel Köse, Derleyen: Nazmiye Coşkun Notaya alan: Mustafa Özgül,, Repertuar Nu: 2795

[28] Çamdan sakız akıyor, Yöre: Kahramanmaraş  / Elbistan, Kaynak kişi: Özer Doğuç, Derleyen ve notaya alan: Muzaffer Sarısözen, Repertuar Nu: 321

[29] Çayıra serdim postu, Yöre: Kahramanmaraş,  Kaynak kişi: Ökkeş Eşkin, Derleyen: Ankara Devlet Konservatuvarı,  Notaya alan: Altan Demirel, Repertuar Nu: 4539 

[30] Çıksam baksam görünür mü, Yöre: Kahramanmaraş,  Kaynak kişi: Âşık Hazerî, Derleyen ve notaya alan: Muzaffer Sarısözen, Repertuar Nu: 525

[31] Evleri Fadimeli, Yöre: Kahramanmaraş  / Elbistan, Kaynak kişi: Ali Akbaş, Derleyen ve notaya alan: Mehmet Özbek, Repertuar Nu: 2282

[32] Gaya başı dirgenlik, Yöre: Kahramanmaraş  / Elbistan, Kaynak kişi: Mehmet Çıtak, Derleyen ve notaya alan: Muzaffer Sarısözen, Repertuar Nu: 325

[33] Yine geldi yaz baharın ayları, Yöre: Kahramanmaraş, Kaynak kişi: Âşık Yanık Mehmet, Derleyen ve notaya alan: Muzaffer Sarısözen, Repertuar Nu: 345

[34] Gökte uçan huma kuşu, Yöre: Kahramanmaraş, Kaynak kişi: Mehmet Kara, Derleyen ve notaya alan: Muzaffer Sarısözen, Repertuar Nu: 642

[35] Çiğ köfteler ne acı, Yöre: Kahramanmaraş,  Kaynak kişi: Âşık Mehmet Temiz, Derleyen ve notaya alan: Muzaffer Sarısözen, Repertuar Nu: 469

[36] Kaleden iniyorum, Yöre: Kahramanmaraş, Kaynak kişi: Hüseyin Erden, Derleyen: Ankara Devlet Konservatuarı,  Notaya alan: Ateş Köyoğlu, Repertuar Nu: 2011

[37] Sürmelimin gözlerine mâilem, Yöre: Kahramanmaraş, Kaynak kişi: Mehmet Temiz, Derleyen: Ankara Devlet Konservatuarı, Notaya alan: Altan Demirel, Repertuar Nu: 4541

[38] Kara tavuk cücüğü, Yöre: Kahramanmaraş  / Elbistan, Kaynak kişi: Nazım Tahaoğlu, Derleyen ve notaya alan: Muzaffer Sarısözen, Repertuar Nu: 695

[39] Paytonumun tekeri, Yöre: Kahramanmaraş,  Kaynak kişi: Mehmet Temiz, Derleyen: Ankara Devlet Konservatuvarı,  Notaya alan: Altan Demirel, Repertuar Nu: 4540

[40] Sarı kaya sarı kaya, Yöre: Kahramanmaraş,  Kaynak kişi: Mehmet Temiz, Derleyen: Ankara Devlet Konservatuvarı,  Notaya alan: Altan Demirel, Repertuar Nu: 4538

[41] Şu diyârı gurbet elde, Yöre: Kahramanmaraş,  Kaynak kişi: Nesimi Çimen, Derleyen ve notaya alan: İhsan Öztürk, Repertuar Nu: 2836

[42] Yamacımdan gelen küçücük gelin, Yöre: Kahramanmaraş / Pazarcık,  Kaynak kişi: Mahmut Karakaya, Derleyen: TRT Ankara Radyosu THM Müdürlüğü,  Notaya alan: Altan Demirel, Repertuar Nu: 3599

[43]Yüce dağdan indirdiler,Yöre: Kahramanmaraş,  Kaynak kişi: İbrahim Ünsalan, Derleyen: Yücel Paşmakçı, Repertuar Nu: 3956

[44] Yosun tutmuş pınarları, Kahramanmaraş / Andırın,  Kaynak kişi: İbrahim Ünsalan, Derleyen: Nazmi Gültekin, Repertuar Nu: UH 437

[45] Zeyno bana kar getir, Yöre: Kahramanmaraş,  Kaynak kişi: Müslüm Örenel, Derleyen: Mustafa Geceyatmaz  Repertuar Nu: 3462

[46] Elif’in hecesine, Yöre: Kahramanmaraş,  Kaynak kişi: Mahallî sanatçılar, Derleyen ve notaya alan: Ferruh Arsuner; Kahramanmaraş Türküleri ve Oyun Havaları, 166, Hazırlayanlar: Duran Boz ve Hatice Fatoş Derebent 

[47] Baldırcan Oymadın mı, Yöre: Kahramanmaraş,  Kaynak kişi: Güngör Kanlıer, Kahramanmaraş Türküleri ve Oyun Havaları, 45, Hazırlayanlar: Duran Boz ve Hatice Fatoş Derebent 

[48] Irahan ektim duvara, Yöre: Kahramanmaraş  / Çağlayan Cerit,  Kaynak kişi: Hatice Derebent, Derleyen: Hatice Fatoş Derebent, Notaya alan: Âdil  Çete; Kahramanmaraş Türküleri ve Oyun Havaları, 75, Hazırlayanlar: Duran Boz ve Hatice Fatoş Derebent 

Yazar
Mehmet GÜNEŞ

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen