Türk kültürünün zenginlikleriyle beslenmiş, Türkçenin ifâde gücüyle seslenmiş, milletimizin gönlünde boy veren nâzenin ezgiler ve yüreklere dokunan nağmelerle süslenmiş olan bütün türkülerimizde olduğu gibi; nice şâirler, edipler, yazarlar ve ozanlar diyârı olan, unutulmaz aşklarla ve kara sevdâlarla yoğrulan, sözün en güzelini söylemeye, ezginin en latifini icrâ etmeye mâhir ve muttalî bulunan, şiir gibi konuşan, tezeneyi tellere vurunca sazı konuşturan ve kalpleri coşturan Maraş yöresinin türküleri de çok özeldir.
Maraş türkülerinde; hissiyâtın edebiyatla, hayâlin düşünceyle, hüznün sevinçle, elemin kıvançla, acının hikmetin irfanla, bilginin erdemle, ağıtların yürek yakıcı notalarla en üst perdeden el ele verdiğine, Türk milletine âit millî ve mânevî değerlerin, insanımızın gönlünden geçen beşerî duyguların dize dize, nağme nağme harmanlanıp türkü olduğuna ve sazla sözün aşkın bir âhenkle dile geldiğine şâhitlik edersiniz.
“Ede”lerin yaktığı türkülerde; Türk’ün ruh asâletinden, Maraş’ın şâirlik hasletinden, kültürümüzün müstesnâ güzelliklerden, medeniyetimizin muhteşem özelliklerinden ve mûsikîmizin efsunkâr ezgilerinden tevârüs edilen İslâmî, insânî millî ve edebî değerlerin damıtılarak havalandırıldığını görürsünüz. Muhabbetin en zarifini, soylu duyguların en naifini, sevginin en ideâlini, aşkın en mütealini, vefânın en candanını, samîmiyetin en içtenini, ayrılığın ve ölüm gerçeğinin en yalınını, kavuşmanın ve kaybetmenin en yaşanmışını, hicran ve vuslatın en unutulmazını, vatan ve bayrak sevgisinin en yücesini, yürek yangınının en acısını, ağıtların en yakıcısını, coşkunun ve şiiriyetin en heyecan verici ve en akıcısını, mahallî ağız ve tavırlarla bezenmiş sözlerin en güzelini Maraş türkülerinde bulursunuz. Bir Maraş türküsünde, 1970 yılında Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi Damlataş Köyü’nde Meryem adındaki genç bir gelinin verem hastalığına yakalanması ve hastaneden ölüm haberinin gelmesi üzerine;
“Maraş’tan bir habar geldi
Dediler ki Meyrik öldü
Keşke Meyrik ölmeseydi
Kesileydi elim kolum
Oy Meyrik, Meyrik, Meyrik
Ben gurbanım sana Meyrik
Ben hayranım sana Meyrik
Doktor yarayı kesiyo
Gene meyrik kan kusuyo
Dediler ki Meyrik öldü
Anası kime küsüyo
Şu meyriğin acısına
Çarşaf serin gecesine
Dediler ki Meyrik ölmüş
Sabır onun gocasına”[1]
diyen hüzün dolu dizeler ve çok içli nağmelerle bir ağıt yakılmıştır. Yanık yürekleri serinletilmek ve üzüntüleri bölüşerek hafifletmek için yakılan bu hazin ağıt her dinleyenin kalbinden bir tel koparır.
Şâirleri ve ozanları şiir burçlarının zirvelerini mesken edinen ve “Şiirin Başkenti” olan Kahramanmaraş’ın türkülerinde; “ahsen-i takvim”[2] üzre yaratılan, eşref-i mahlûkat ve ekmel-i mevcudat olan hazreti insanın her hâli, duygusu, düşüncesi, memleket özlemi, vatan sevgisi ve yâr hasreti dile gelir. Maraş türkülerinde kimi zaman; “Maraş bize mezar olmadan, düşmana gülizâr olmaz” diye ayağa kalkan, kimseden yardım almadan kendi halkıyla Fransızları Maraş’tan kovup Millî Mücâdele’de bağımsızlığını ilk kazanan ve dünyada “Kırmızı Şeritli İstiklâl Madalyası”na sâhip tek şehri olan Maraş’ın kurtuluş türküsü;
“On İki Şubat’tır kurtuluş günü
O gün muradına erdi Maraşlı
Her tarafta yaptık kutlu düğünü
O gün muradına erdi Maraşlı
İptidâ savaşı Maraş bitirdi
Düşmanı şaşırdı aklın yitirdi
Maraş düşmanını sürdü götürdü
O gün muradına erdi Maraşlı”[3]
dizeleriyle destanlaşır, kimi zaman kurtuluş mücâdelesinde ne bedeller ödendiğini;
“Maraş Maraş derler de bu nasıl Maraş,
Al kanlar içinde can veren kardaş
Kardaş kalk gidelim yoldaş kalk gidelim
Aman virâne olmuş hânemize dönelim”[4]
“Ufacık daşınan gala yapılmaz
Çıkıp çıkıp yâr yoluna bakılmaz
Bir ben ölmeyinen Maraş yıkılmaz
Neyleyim dünyanın dolu malını”[5]
diyen yürek yakan uzun havalar terennüm eder, kimi zaman;
“Atımı bağladım delikli taşa
Yükümü yükledim şanlı Maraş’a
Yavruyu kaptırdım alıcı kuşa
Felek bir başımı zora getirdin
Ne olduysa bana Mevlâ’dan oldu
Aktı gözyaşlarım deryâlar doldu
Gendime acımam yar yetim kaldı
Felek bir başımı dara getirdin”[6]
diye bir uzun havayla feryâd ü figân eylerken de gönül tellerimizi titretir.
“Makarr-ı şuara” olan, Ahmet Yesevî’nin “Gül” kokulu “Hikmetleri”ni, Itrî’nin “Segâh Tekbirleri”ni, Rıdvan Hoca’nın ve Sütçü İmam’ın îman, bayrak, nâmus ve vatan şuurunu sînesinde saklayan Maraş toprağı; sevdâ burçlarından seslenen şiirlere, gönlümüzden geçen hüzünlü hislere ve garâmî düşüncelere mesken olduğu için, türküleri de yanık ezgilerle havalanan ve efkârlı sözleriyle de sazı ağlatan bir memlekettir. Hâl böyle olunca kimi zaman;
“Havada da kar sesi var
Başında mor fesi var
Açın bakın şu gonağı
İçinde de yâr sesi var
(Lele çoban garip oğlan)
Mor poşuyu boyamadım
Ben çobana doyamadım
Hep kuşlar da yuva yapmış
Serçe kadar olamadım”[7]
diyen en içli nağmelerle vuslatsız hasretleri anlatır, kimi zaman;
“Bir acâip sevdâ düştü serime
Dertlerim sıralı ağlar gezerim
Dağlar taşlar dayanmıyor zarıma
Bahar seli gibi çağlar gezerim
Hasretin okları sînemi deler
Yüz bin tabip gelse çâre mi kılar
Ne gönlüm şâd olur ne yüzüm güler
Yürekte yaram var, sızlar gezerim”[8]
dizelerini dile getirirken, duygularını da mızrabın tele değmesiyle konuşturur, kimi zaman;
“Bin derdim var idi bin daha oldu
Derdimin dermânı aman ha aman
Gülistan bezminin gülleri soldu
Goncayı handânım aman ha aman
Bana cevredersin ey kaşı kare
Yüreğime açtın sağ’olmaz yâre
Yüz bin tabip gelse bulamaz çâre
Yaramın Lokmân’ı aman ha aman”[9]
diyerek derdinin dermanına seslenir, kimi zaman;
“Bir sen kaldın felek bana gülecek
Bu göz yaşlarımı kimler silecek
Dediler ki nazlı yârim gelecek
Gelme ecel gelme üç gün ara ver dört gün ara ver
Al benim sevdamı götür yare ver canım yare ver
Felek güldürmedi benim yüzümü
Hem yârimi aldı hem de kuzumu
Kime anlatayım yürek sızımı”[10]
diye âh u zâr eder, kimi zaman;
“Körpe iken kırdın felek dalımı
Akar gözlerimden yaş gelir gider
Dünyanın zevkinden çektim elimi
Mevsim hazan oldu kış gelir gider
Her vücut götürmez bu kadar zehri
Akan çaylar bulur sonunda bahri
Tükenmez dünyanın mihneti kahrı
O da âşıklara hoş gelir gider”[11]
diye feleğe kahrını dile getirir, kimi zaman;
“Allı turnam yoldan geçmiş yorulmuş
Şahin vurmuş kanatları kırılmış
Turnam benden selam söyle o yâre
Vay gidi babo babo vay yarama vurma
Le vay diley diley ley ah le diley diley ley
Allı turnam nerden gelmiş Maraş’tan
Kanadın ıslanmış yağmurdan yaştan
Turnam korkmaz mısın alıcı kuştan
Vay gidi babo babo vay yarama vurma
Le vay diley diley ley ah le diley diley ley”[12]
diye turnalara içini döküp, iç geçirir, kimi zaman;
“Yine göynüm havalandı gökte uçan kuş gibi
Dün gece yar hanesinde zannederim düş gibi
Yarim uykudan uyandı gözleri serhoş gibi
Yağma yağmur esme rüzgâr yolda yolcum var benim
İstanbul’da has bahçada kara gözlüm var benim
Endim yârin bahçasına şişte dönüyor kebap
Eğildim baktım yüzüne sanki doğmuş âfitap
Benden başka yâr seversen çarpsın seni dört kitap”[13]
nidâsıyla sevdâ burçlarından seslenir, kimi zaman;
“Deli gönül bizim ele gidersen
Selam söyle eller bana küsmesin
Ah yol ırak viran bağa varırsan
Gülü solmuş dallar bana küsmesin
Duman almış yüce dağın başını
(Duman almış Binboğa’nın başını)
Çok avladım ördeğini kuşunu
Damla damla dök hele gözyaşını
Gitti diye çöller bana küsmesin”[14]
diyerek gurbet elde kalan ve memleket hasreti çekenlerin duygularına tercüman olur, kimi zaman aşkın sazını çalarken;
“Gönül çalamazsan aşkın sazını
Ne perdeye dokun ne teli incit
Eğer çekemezsen gülün nazını
Ne dikene dokun ne gülü incit
Bülbülü dinle ki gelesin coşa,
Karganın nağmesi gider mi hoşa
Meyvesiz ağacı sallama boşa
Ne yaprağını dök ne dalı incit”[15]
diyen ve gönüllere istikamet veren ehl-i dilin nasihatları kulaklara küpe olur, kimi zaman;
“Yâra haber saldım gediyom deyi
Giderse karayı bağlarım demiş
Gelsin nazar etsin gözüm yaşına
Bahar suyu gimi çağlarım demiş
Yas tutar bağlarım alnıma kara
Demiş haber versin durağı nere
Giderse neyleyim ben ardı sıra
Durmam gece gündüz ağlarım demiş”[16]
diye yüreğinden geçen duyguları terennüm eder, kimi zaman;
“Kara çadır düzdedir (Aman aman Eminem)
Top zülüfler yüzdedir (Yavru da güzel Eminem)
Oniki gelin sevdim (Aman aman Eminem)
Gene gönlüm sendedir (Yavru da güzel Eminem)”[17]
diye gönül sarayının sultanına olan aşkını anlatır. Maraş türkülerinde; aynı hikmet, irfan ve gönül ummânından beslenmesi, aynı medeniyet kültürüyle hemhâl olması sebebiyle Karacaoğlan’ın deyişlerinden, göçebe Türkmenlerin bozlak ve uzun havalarından uyarlamalara da sıklıkla rastlandığı için, kimi zaman;
“Güzel ne güzel olmuşsun
Görülmeyi görülmeyi
Siyah zülfün halkalanmış
Örülmeyi örülmeyi
Mendili yudum arıttım
Gülün dalında kuruttum
Adın ne idi unuttum
Sorulmayı sorulmayı”[18]
diyerek Karacaoğlan’ın şiirlerini ezgilerle ziynetlendirir, kimi zaman;
“Seher yeli bizim ele gidersen
Nazlı yâre küstüğümü söyleme
Ne hallara düştüğümü sorarsa
Bağrıma taş bastığımı söyleme
Ağrılar baş tutar âh u zardayım
Mansur gibi çekilmişim dardayım
Gezer dolaşırım bilmem nerdeyim
Deli deli estiğimi söyleme”[19]
der, kimi zaman;
“Seher yeli nazlı yâre
Bildir beni bildir beni
Düşmüşüm elden ayaktan
Kaldır beni kaldır beni
Kul Ahmet’im gönül versem
El vurup gülünü dersem
Senden gayrı yar seversem
Öldür beni öldür beni”[20]
diyerek sevdiğine olan ihtiyâcını, muhabbetini ve ona duyduğu aşkın hudutsuzluğunu ifâde eder, kimi zaman da;
“Yine efkâr bastı dertli gönlümü
Neredesin dudu dillim gel ha gel
Felek bir ok vurdu deldi sinemi
Neredesin dudu dillim gel ha gel
Düştüm karanlığa kaldım ışıksız
Vallahi sevdiğim olamam sensiz
Ne gecem gecedir ne günüm gündüz
Neredesin tatlı dillim gel ha gel”[21]
diye sevdiğine seslenirken; yârinden ayrı düştüğünü ve onu yanında görmek istediğini bir uzun havayla ve çok içli nağmelerle îlân eder.
Yaratılışın esbâb-ı mûcibesini, hayatın neşesini, elemini, insanımızın “dîn ü devlet mülk ü millet” sevdâsını, İlâhî ve beşerî aşkı içtenlikle dile getiren, söz ve melodi olarak terennüm eden, dizelerle ezgileri müziğin efsunkâr ikliminde bir araya getiren Maraş türküleri dinleyenleri; bâzen coşturur, bâzen melül mahzun eder, bâzen sevindirir, bâzen heyecanlandırır, bâzen melâl denizinde yüzdürür, bâzen Kaf Dağı’nın ötelerinde gezdirir, bâzen derûnî âlemlere götürür, bâzen perişan hâlimizi dile getirir, bâzen de aşkın kor ateşinde yandırır… Ozan ve şâiri çok fazla olan Maraş’ın, aynı şekilde sayı îtibâriyle de çok fazla türküsü vardır. TRT repertuvarında yer alan Maraş’a âit türkülerden bâzıları; “Anam beni haslarınan hasladı”,[22] “Ben atımı nallatırım”,[23] “Ben bir Gazoğluyam da kendi hâlimde”,[24] “Bilal’ımsın Bilal’ım”,[25] “Biner atın iyisine”,[26] “Bir durna uçurdum Hublar Gölü’nden”,[27] “Çamdan sakız akıyor”,[28]“Çayıra serdim postu”,[29] “Çıksam baksam görünür mü”,[30] “Evleri Fadimeli”,[31] “Gaya başı dirgenlik”,[32]“Yine geldi yaz baharın ayları”,[33] “Gökte uçan huma kuşu”,[34] “Çiğ köfteler ne acı”[35], “Kaleden iniyorum”,[36] “Sürmelimin gözlerine mâilem”,[37] “Karatavuk cücüğü”,[38] “Paytonumun tekeri”,[39] “Sarı gaya sarı gaya”,[40] “Şu diyârı gurbet elde”,[41] “Yamacımdan gelen küçücük gelin”,[42] “Yüce dağdan indirdiler”,[43]“Yosun tutmuş pınarları”,[44] “Zeyno bana kar getir.”[45], “Elif’in hecesine”,[46] “Baldırcan Oymadın mı”,[47]“Irahan ektim duvara”dır.[48]
Ve TRT repertuvarında yer bul/a/mayan nice Maraş türküleri…
24 Aralık 2022
Dr. Mehmet GÜNEŞ
(Devam edecek)
Dipnotlar
[1]Maraş’tan bir habar geldi, Kaynak kişi: Dilber Ay Bağış, Derleyen ve notaya alan: TRT Müzik Dairesi Başkanlığı THM Müdürlüğü, Repertuar Nu: 855
[2] Tîn, 95/4
[3] On İki Şubat’tır kurtuluş günü, Yöre: Kahramanmaraş, Kaynak kişi: Âşık Mehmet Temiz, Derleyen ve notaya alan: Muzaffer Sarısözen, Repertuar Nu: 340; Kahramanmaraş Türküleri ve Oyun Havaları, 89-90, Hazırlayanlar: Duran Boz ve Hatice Fatoş Derebent, Kahramanmaraş Belediyesi, Temmuz – Ankara, 2012
[4] Maraş Maraş derler de bu nasıl Maraş, Yöre: Kahramanmaraş- Şanlı Urfa, Kaynak kişi: Mahmut Güzelgöz, Derleyen ve notaya alan: Abuzer Akbıyık-Osman Güzelsoy, Repertuar Nu: 301
[5] Ufacık daşınan gala yapılmaz, Yöre: Kahramanmaraş / Çağlayancerit, Kaynak kişi ve derleyen: Hatice Derebent, Notaya alan: Yılmaz Yavuz; a.g.e., 118, Hazırlayanlar: Duran Boz ve Hatice Fatoş Derebent
[6] Atımı bağladım delikli taşa, Yöre: Kahramanmaraş –Orta Anadolu, Kaynak kişi: Ekrem Çelebi, Derleyen: TRT İstanbul Radyosu THM Müdürlüğü, Repertuar Nu: 52
[7] Havada da kar sesi var, Kahramanmaraş / Elbistan, Kaynak kişi: Bekir Büke, Derleyen ve notaya alan: Muzaffer Sarısözen, Repertuar Nu: 653; Kahramanmaraş Türküleri ve Oyun Havaları, 74, Hazırlayanlar: Duran Boz ve Hatice Fatoş Derebent
[8] Bir acâip sevdâ düştü serime, Yöre; Kahramanmaraş-Malatya, Kaynak kişi: İbrahim Erdem, Derleyen ve notaya alan: Süleyman Yıldız, Repertuar Nu: 989
[9] Bir derdim var idi bin daha oldu,Yöre: Kahramanmaraş, Kaynak kişi: Âşık Nizârî, Derleyen: Nazmiye Coşkun, Repertuar Nu: 710; Duran Boz ve Hatice Fatoş Derebent; a.g.e.,, 48-49
[10] Bir sen kaldın felek bana gülecek, Yöre; Kahramanmaraş, Kaynak kişi: Vahap Koç, Derleyen: Kemal Karaosmanoğlu, Notaya alan: Mustafa Özgül, Repertuar Nu: 3654
[11] Körpe iken kırdın felek dalımı, Yöre: Kahramanmaraş / Afşin, Kaynak kişi: Âşık Mahzuni Şerif, Derleyen: Yıldıray Çınar, Notaya alan: Altan Demirel, Repertuar Nu: 3665
[12] Allı turnam yoldan geçmiş yorulmuş, Kahramanmaraş Türküleri ve Oyun Havaları, 43, Hazırlayanlar: Duran Boz ve Hatice Fatoş Derebent, Kahramanmaraş Türküleri ve Oyun Havaları, 105, Hazırlayanlar: Duran Boz ve Hatice Fatoş Derebent
[13] Yine göynüm havalandı, Yöre; Kahramanmaraş, Kaynak kişi: Döne Özcan,, Derleyen: Ankara Devlet Konservatuarı, Notaya alan: Altan Demirel, Repertuar Nu: 4544
[14] Deli gönül bizim ele gidersen, Kahramanmaraş / Elbistan, Kaynak kişi: Âşık Şahturna, Derleyen: Turan Engin, Repertuar Nu: 893
[15] Gönül çalamazsan aşkın sazını, Yöre; Kahramanmaraş / Göksun / Yoğunoluk Köyü, Âşık Hüdâî
[16] Yâra haber saldım gidiyom deyi, Kahramanmaraş / Afşin, Kaynak kişi: Âşık Dediçok; Sıddık Demir, Afşinli Derdiçok, 390, Alıç Okul Yayınları, Ankara, 1993
[17] Kara çadır düzdedir, Yöre: Kahramanmaraş, Kaynak kişi: Ökkeş Eşkin, Derleyen ve notaya alan: Muzaffer Sarısözen, Repertuar Nu: 767
[18] Güzel ne güzel olmuşsun, Yöre: Kahramanmaraş, Kaynak: Âşık Yanık Mehmet, Derleyen ve notaya alan: Muzaffer Sarısözen, Repertuvar Nu. 808
[19] Seher yeli bizim ele gidersen, Yöre: Kahramanmaraş / Afşin -Sivas, Kaynak: Âşık İsmail İpek, Derleyen: TRT Müzik Daire Başkanlığı THM Müdürlüğü, Repertuar Nu: 338
[20] Seher yeli nazlı yâre, Yöre: Kahramanmaraş, Kaynak: Âşık Kul Ahmet, Derleyen: Ârif Sağ, Notaya alan: Adnan Ataman, Repertuvar Nu. 602
[21] Gene efkar bastı dertli gönlümü, Yöre: Kahramanmaraş /Afşin, Söz ve müzik: İsmail İpek; Mustafa Özgül, Salih Turhan, Kubilay Dökmetaş, Notalarıyla Uzun Havalarımız, Ankara 1996
[22] Anam beni haslarınan hasladı, Yöre: Kahramanmaraş / Elbistan, Kaynak kişi: Ali Rıza Yüksel, Derleyen ve notaya alan: Muzaffer Sarısözen, Repertuar Nu: 356
[23] Ben atımı nallatırım, Yöre: Kahramanmaraş, Kaynak kişi: Ökkeş Eşkin, Derleyen ve notaya alan: Muzaffer Sarısözen, Repertuar Nu: 212,
[24] Ben bir Gazoğluyam da kendi hâlimde, Yöre: Kahramanmaraş, Kaynak kişi: Mehmet Temiz, Derleyen: Ankara Devlet Konservatuvarı, Notaya alan: Altan Demirel, Repertuar Nu: 4545
[25] Bilal’ımsın Bilal’ım, Yöre: Kahramanmaraş, Kaynak kişi: Azmi Işıklı, Derleyen ve notaya alan: Muzaffer Sarısözen, Repertuar Nu: 417
[26]Biner atın iyisine, Yöre: Kahramanmaraş / Elbistan, Kaynak kişi: Dr. Mesut Yinanç, Derleyen ve notaya alan: Dr. Mesut Yinanç, Repertuar Nu: 4059
[27] Bir durna uçurdum Hublar Gölü’nden, Kahramanmaraş / Elbistan, Kaynak kişi: Güzel Köse, Derleyen: Nazmiye Coşkun Notaya alan: Mustafa Özgül,, Repertuar Nu: 2795
[28] Çamdan sakız akıyor, Yöre: Kahramanmaraş / Elbistan, Kaynak kişi: Özer Doğuç, Derleyen ve notaya alan: Muzaffer Sarısözen, Repertuar Nu: 321
[29] Çayıra serdim postu, Yöre: Kahramanmaraş, Kaynak kişi: Ökkeş Eşkin, Derleyen: Ankara Devlet Konservatuvarı, Notaya alan: Altan Demirel, Repertuar Nu: 4539
[30] Çıksam baksam görünür mü, Yöre: Kahramanmaraş, Kaynak kişi: Âşık Hazerî, Derleyen ve notaya alan: Muzaffer Sarısözen, Repertuar Nu: 525
[31] Evleri Fadimeli, Yöre: Kahramanmaraş / Elbistan, Kaynak kişi: Ali Akbaş, Derleyen ve notaya alan: Mehmet Özbek, Repertuar Nu: 2282
[32] Gaya başı dirgenlik, Yöre: Kahramanmaraş / Elbistan, Kaynak kişi: Mehmet Çıtak, Derleyen ve notaya alan: Muzaffer Sarısözen, Repertuar Nu: 325
[33] Yine geldi yaz baharın ayları, Yöre: Kahramanmaraş, Kaynak kişi: Âşık Yanık Mehmet, Derleyen ve notaya alan: Muzaffer Sarısözen, Repertuar Nu: 345
[34] Gökte uçan huma kuşu, Yöre: Kahramanmaraş, Kaynak kişi: Mehmet Kara, Derleyen ve notaya alan: Muzaffer Sarısözen, Repertuar Nu: 642
[35] Çiğ köfteler ne acı, Yöre: Kahramanmaraş, Kaynak kişi: Âşık Mehmet Temiz, Derleyen ve notaya alan: Muzaffer Sarısözen, Repertuar Nu: 469
[36] Kaleden iniyorum, Yöre: Kahramanmaraş, Kaynak kişi: Hüseyin Erden, Derleyen: Ankara Devlet Konservatuarı, Notaya alan: Ateş Köyoğlu, Repertuar Nu: 2011
[37] Sürmelimin gözlerine mâilem, Yöre: Kahramanmaraş, Kaynak kişi: Mehmet Temiz, Derleyen: Ankara Devlet Konservatuarı, Notaya alan: Altan Demirel, Repertuar Nu: 4541
[38] Kara tavuk cücüğü, Yöre: Kahramanmaraş / Elbistan, Kaynak kişi: Nazım Tahaoğlu, Derleyen ve notaya alan: Muzaffer Sarısözen, Repertuar Nu: 695
[39] Paytonumun tekeri, Yöre: Kahramanmaraş, Kaynak kişi: Mehmet Temiz, Derleyen: Ankara Devlet Konservatuvarı, Notaya alan: Altan Demirel, Repertuar Nu: 4540
[40] Sarı kaya sarı kaya, Yöre: Kahramanmaraş, Kaynak kişi: Mehmet Temiz, Derleyen: Ankara Devlet Konservatuvarı, Notaya alan: Altan Demirel, Repertuar Nu: 4538
[41] Şu diyârı gurbet elde, Yöre: Kahramanmaraş, Kaynak kişi: Nesimi Çimen, Derleyen ve notaya alan: İhsan Öztürk, Repertuar Nu: 2836
[42] Yamacımdan gelen küçücük gelin, Yöre: Kahramanmaraş / Pazarcık, Kaynak kişi: Mahmut Karakaya, Derleyen: TRT Ankara Radyosu THM Müdürlüğü, Notaya alan: Altan Demirel, Repertuar Nu: 3599
[43]Yüce dağdan indirdiler,Yöre: Kahramanmaraş, Kaynak kişi: İbrahim Ünsalan, Derleyen: Yücel Paşmakçı, Repertuar Nu: 3956
[44] Yosun tutmuş pınarları, Kahramanmaraş / Andırın, Kaynak kişi: İbrahim Ünsalan, Derleyen: Nazmi Gültekin, Repertuar Nu: UH 437
[45] Zeyno bana kar getir, Yöre: Kahramanmaraş, Kaynak kişi: Müslüm Örenel, Derleyen: Mustafa Geceyatmaz Repertuar Nu: 3462
[46] Elif’in hecesine, Yöre: Kahramanmaraş, Kaynak kişi: Mahallî sanatçılar, Derleyen ve notaya alan: Ferruh Arsuner; Kahramanmaraş Türküleri ve Oyun Havaları, 166, Hazırlayanlar: Duran Boz ve Hatice Fatoş Derebent
[47] Baldırcan Oymadın mı, Yöre: Kahramanmaraş, Kaynak kişi: Güngör Kanlıer, Kahramanmaraş Türküleri ve Oyun Havaları, 45, Hazırlayanlar: Duran Boz ve Hatice Fatoş Derebent
[48] Irahan ektim duvara, Yöre: Kahramanmaraş / Çağlayan Cerit, Kaynak kişi: Hatice Derebent, Derleyen: Hatice Fatoş Derebent, Notaya alan: Âdil Çete; Kahramanmaraş Türküleri ve Oyun Havaları, 75, Hazırlayanlar: Duran Boz ve Hatice Fatoş Derebent