Viktor Orban’ın AB’ye Ettiğini …

Evet, sevgili okurlar, Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri 27 Eylül-10 Kasım 2020 tarihleri arasında “44 günlük Vatan Muharebeleri”nde büyük kahramanlıklar göstererek savaş sonrası hukuksuz işgal edilen Karabağ’ın 7 rayonunun önemli bir kısmını ele geçirmiş ve Ermeni çapulcular arkasına bakmayarak kaçıp gitmişti. Bölgeyi terk eden Ermenistan silahlı kuvvetlerinin yerine âdeta ikame olan, yani bir anlamda terör görevi devralan Dağlık Karabağ Ermeni çeteleri durmayıp provokatif eylemlerini sürdürünce Azerbaycan devleti doğru ve yerinde bir kararla harekete geçmiştir. Hedef Ermenilerin Artsakh dedikleri Dağlık Karabağ’daki Ermeni çetelerini silahsızlandırmak, ‘de facto’ yönetime son vermek ve bölgede Azerbaycan’ın egemenliğini tesis etmek olarak belirlenmiştir.  19 Eylül 2023 tarihinde başlayan harekât 24 saat (23 saat 43 dakika) bile dolmadan çetelerin silah bırakıp ateşkesi kabul etmesiyle son bulmuştur. (1) Azerbaycan’ın harekata devam etmesi RF’nin araya girmesi ve silahlarını bırakmak şartıyla ateşkesi kabul eden Ermeni ayrılıkçılar, Bakü ile masaya oturmuştur. Daha sonra olabilecekleri önceden bilen Güney Kafkasya’nın en deneyimli siyasetçisi Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Ermenistan yönetiminin “zorla yerinden edilmiş kişiler” olarak tanımladığı Ermeni vatandaşların haklarının “garanti altına alınacağı” sözünü vermiştir.

Bu durum üzerine kendilerini güvende hisseden Dağlık Karabağ’daki Ermeni ayrılıkçılar “Artsakh Cumhuriyeti” olarak adlandırılan “enklav”ın 1 Ocak 2024 tarihinde feshedileceğini duyurmuştur. Yeri gelmişken ve açıklamada da açıkça belirtildiği için teknik bir terim olan “eksklav” ve “enklav” terimlerini açıklamakta yarar var. ]Eksklav (fra. exclave’dan) toprak , siyasi olarak bağlı olduğu bölgeye coğrafi açıdan bağlı olmayan, bu bölge ile arasında başka bir siyasi bölge bulunan siyasi bölgedir. Enklav(fra. enclave’dan) toprak, bir ülkenin başka bir ülke tarafından kuşatılmış toprak parçasıdır. Güney Afrika’nın çevrelediği mesela “Lesotho” “enklav” topraktır. Türkiye’nin “eksklav” toprağı, Suriye’deki ‘Caber Kalesi’dir. İsviçre içinde de iki “enklav” bulunur: Bunlardan biri Almanya’ya ait olan “Büsingen” ile İtalya’ya ait olan “Campione d’Italia”dır. İşte bu nedenle Dağlık Karabağ’daki Ermeni ayrılıkçılar açıklamalarında kendi durumlarını uluslararası jargonu ile açıklama gereği duymuşlardır. Ne diyorlar?  Biz “Enklav” toprağız, siyaseten Ermenistan’a bağlıyız, diyorlar. Varlık sebebini açıklamaya çalışmışlardır. Ancak dedikleri tamamen külli yanlıştır, hiçbir hukukî dayanağı yoktur. Çünkü bulundukları topraklar uluslararası hukuk bakımından ve siyaseten bir Azerbaycan toprağıdır. “Karabağ 1500 yıllık Türk Yurdudur.” Karabağ’a 6. yüzyıldan itibaren Hazarlar, Selçuklular, İldenizliler, İlhanlılar, Karakoyunlular, Timurlular, Akkoyunlular, Safeviler, Avşarlar, Kacarlar ve Azerbaycan Türkleri hâkim olmuştur. Ruslar, 19. yüzyılda Ermenileri bölgeye yerleştirene kadar Karabağ’da Ermeni yok denecek kadar az bölge tamamen Türk yurdudur. Ermeni Sovyet politikacı Anastas Mikoyan, Lenin’e sunduğu 20 Mayıs 1920 tarihli raporda Ermenilerin Karabağ’la herhangi bir bağının bulunmadığı ve buranın Bakü’den koparılmaması gerektiğini ifade etmiştir. 24 Temmuz 1923 tarihinde Dağlık “Karabağ Özerk Bölgesi” ilan edilmiştir. Azerbaycan’ın idaresi altında oluşturulan bölge Cevanşir, Şuşa, Cebrail, Zengezur ve Kubatlı’nın bir kısmını kapsamıştır. Sovyet Rusya’yı arkasına alan Ermenilerin Karabağ’a yönelik faaliyetleri 1970’li yılların sonuna doğru giderek artmıştır. Azerbaycan ise Karabağ’ın Azerbaycan’ın ayrılmaz parçası olduğunu ilan etmiştir. 1987’nin son aylarında Karabağ’da yaşayan Azerbaycan Türkleri, Ermeniler tarafından göçe zorlanmaya başlamıştır. Ermenistan 21 Şubat 1988’de Karabağ’ın Ermenistan’a ait olduğunu ilân etmiş ve 24 Şubat’tan itibaren de bu bölgedeki Türkleri baskı altına aldılar. Aynı yılın Haziran ayında Ermeni Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti, Dağlık Karabağ’ı Azerbaycan Yüksek Sovyet’inden istediyse de teklif reddedilmiştir. Ayrıca bu öneri Moskova tarafından da kabul görmemiştir. Bunun üzerine bölgede yaşayan Ermeniler, 1989’da Karabağ ile yapılan ulaşımı engelleyip yollara mayınlar döşeyerek kontrolü ellerine geçirmeye başlamıştır. 1990’da Azerbaycan Halk Cephesi Milli Savunma Komitesini kurarken, Yüksek Sovyet Prezidyumu Karabağ’ın Azerbaycan’ın olduğunu tekrar teyit etmiştir. Ancak Sovyetler ‘in dağılmasının ardından 1992 yılında Ruslardan destek alan Ermeniler Şuşa, Hocalı ve diğer yerleri katliamlar yaparak bölgeleri Azerbaycan Türklerinden arındırmışlar ve ele geçirmişlerdir. Karabağ ve civarında yaşayan Azerbaycan Türklerinin büyük kısmı mülteci durumuna düştüğü gibi binlerce Türk de Ermeniler tarafından vahşice öldürülmüşlerdir. (2) 

Bölgede yaşayan Türk halka yaptıklarının farkında olan Dağlık Karabağ Ermenileri o yüzden Ermenistan’a doğru akıl almaz boyutlarda bir göç başlatmış, bu açıklama sonrası göç hızlanmış adeta bir”kaç-kaç”a dönüşmüştür. Ermenistan, Dağlık Karabağ’ı terk ederek ülkeye Dağlık Karabağ’dan göçen etnik Ermeni sayısının 65 bin 36’ya ulaşarak bölgedeki 120.000 Ermeni nüfusunun yarısını aştığını duyurmuştur. (1) Bu durum son derece önemli bir sonuçtur. Ayrılıkçı elebaşı ‘Samvel Chakhramanian’ın yayınladığı kararname, “tüm devlet kurum ve kuruluşlarının (…) 1 Ocak 2024’te feshedileceğini” ve bunun sonucunda “Dağlık Karabağ Cumhuriyeti’nin (Artsakh) varlığının sona ereceğini” duyurmuştur. (1)

            Şimdi gelelim bu olayın sindirilme meselesine. Mesela eski toplardan Ermenistan’ın eski Cumhurbaşkanı Sarkisyan Karabağ’ın işgalden kurtarılışını içine sindirememiş bir türlü hazmedemeyerek, açık açık Azerbaycan’ı dolaylı olarak da Türkiye’yi tehdit etmiştir. Serj Sarkisyan, Azerbaycan toprağı Karabağ’ın işgalden kurtarılışı üzerine aşağıdaki tehdit mesajını vermekten kendini alıkoyamamıştır.  Sarkisyan: 

“Benim için (Karabağ defteri) asla kapanmayacak. Şunu söylemeliyim ki, umutsuzluk günahtır. Bu gerçeği insanlara da anlatmaya çalışmamızda fayda var.” (3)

Her ne kadar batı yanlısı politikaların sarsılmaz takipçisi Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan da varlık sebebini ortaya koymuştur. Sarkisyan’ın meydan okuduğu bu ortamda Başbakan Paşinyan da ağzındaki baklayı çıkarmış ve “Azerbaycan etnik temizlik (ethnic cleansing) yapıyor” diyerek Azerbaycan Silahlı Kuvvetlerini doğrudan suçlamıştır. Paşinyan bilinçlidir. Öyle ki “BM Soykırım Suçlarının Engellenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi”ndeki terimleri kullanmaya özel bir önem göstermiştir. Gayesi uluslararası toplumu harekete geçirmek. Hatta daha da ileri giderek Erivan’ın Dağlık Karabağ’da gerçekleştiğini savunduğu “etnik temizlik” nedeniyle Azerbaycan’ın cezalandırılmasını istemiştir. Ne diyelim, “Yavuz hırsız ev sahibini bastırır.”  Bir diğeri ise hani bizde bir söz vardır, yerleşmiştir, dilimize, sık sık da söyleriz, iş yanlış yapıldığında. Özdeyişin, vecize’nin hikayesi de hayli ilginçtir. Bilen bilir, ülkemin insanı vergi konusunda mahirdir.  N’apar? Ya vergiyi mümkün olduğu kadar az vermeye çalışır ya da hiç vermemeyi düşünür ve çeşitli yöntemler geliştirir, geliştirmeye çalışır. Malum, Osmanlı Devleti’nin önemli gelir kaynaklarından biri hayvanlardan alınan “Ağnam Vergisi”, diğeri ise Müslüman olmayanlardan alınan bir anlamda kafa vergisi “Cizye”.Ucunda mal ve para olduğu için teba ve reaya sayıyı az göstermeye çalışır. Osmanlı döneminde Çorumlu’nun, Kayserili’nin vergi memurunu aldatmak için olmadık çarelere başvurduğunu bilmeyenimiz yoktur. Çorumlu koyunu, Kayserili eşeği babam diye yatağa yatırır, ama vergi memurunu kandıramaz. Vergi memuru, yatakta yatan eşeği görünce patlatır, özdeyişini. “Senin bu yaptığını Çorumlu bile yapmaz” diye. Cezayı da öder. Çeşitli varyantları olsa da hikâye bu ya, gel zaman git zaman “Senin bu yaptığını Çorumlu bile yapmaz” özdeyişi yerleşir bu ülkenin insanlarının diline… Evet sevgili okurlar “Ey Paşinyan senin bu yaptığını Çorumlu bile yapmaz” demek geliyor içimizden

Lafın en güzeli, en kralı AB karşısında bizi hiç yalnız bırakmayan Türk Kardeşimiz AB üyesi Macaristan’ın Başbakanı Viktor Orban’a olacak. Kendisine şu sıralar bir itibar suikastı de yapılmaktadır. İsveç’in NATO üyeliğine ‘evet’ demeyen Macaristan’a İsveç’te sadece Başbakan Orban’a değil, tüm Macar halkına itibar suikastı yapılmaktadır.  Okullarda Macaristan’ı ve Macar halkını kötülemektedirler.

Bu itibar suikastı üzerine Macaristan Dışişleri ve Dış Ticaret Bakanı Peter Szijjarto, İsveç’teki okullarda ülkesi hakkında gerçek dışı ithamların yayıldığını söyledi. Bu durumun İsveç’in NATO üyeliğinin oylanma sürecine katkı sağlamayacağını ifade eden Szijjarto, İsveçli siyasilerin kendilerine yönelik “antidemokratik ve otoriter” gibi suçlamalarını “hakaret” olarak gördüklerini vurgulamıştır.

Ama Başbakan Orban, AB tarafından tezgahlanan bir büyük oyunu bozmuştur. 19 Eylül Harekatının ertesi günü,27 AB ülkesi Dağlık Karabağ teröristlerine karşı yapılan antiterör operasyonuyla ilgili Azerbaycan karşıtı ifadeler ilişkin ortak bir bildiri yayınlamak istemiştir. İlginçtir, garantör bir devlet sıfatıyla Kıbrıs’ta bulunan Türk askerinin işgalci olduğu vurgulanırken, öte yandan kendi topraklarında anayasal düzeni tesis eden Azerbaycan ordusu da işgalci sıfatıyla yaftalanmak istenmiştir. Bu ifadelere tepki gösteren Macaristan ortak bildiriyi bloke etmiştir. Böylelikle AB’nin sözde kınama açıklaması Macaristan tarafından engellenmiştir. Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in Azerbaycan’ın Karabağ’daki terörle mücadele tedbirlerine ilişkin hazırladığı Azerbaycan karşıtı açıklamanın başlangıçta 27 AB ülkesinin tamamının ortak açıklaması olması gerekiyordu. Ancak Macaristan bunu veto etince yapılamamıştır. (4)

Bütün bunlardan sonra söylemem odur ki, AB(D) Avrupa’nın Chaves’i olarak tanımlanan Macaristan Başbakanı Viktor Orban, demokratik bir şekilde seçildiği için AB tarafından cezalandırılmaktadır, şimdilerde Macar halkı da bu itibar suikastından nasibini almaktadır. Ancak Türk milleti bir bütün olarak dost ve kardeş Macar Halkının ve Başbakan Orban’ın yanındadır, sevgili okurlar. 

Dipnotlar:

(1) Euronews, “Ermenistan: Etnik Ermeni nüfusun yarıdan fazlası Dağlık Karabağ’dan ayrıldı”, ;https://tr.euronews.com/2023/09/28/ermenistan-etnik-ermeni-nufusun-yaridan-fazlasi-daglik-karabagdan-ayrildi#:~:text=Da%C4%9Fl%C4%B1k%20Karaba%C4%9F’daki%20resmi%20Ermeni,Ermeni%20n%C3%BCfusunun%20yar%C4%B1s%C4%B1n%C4%B1%20a%C5%9Ft%C4%B1%C4%9F%C4%B1n%C4%B1%20duyurdu./Erişim Tarihi 01 Ekim 2023/

(2) Erhan Afyoncu, “Karabağ 1500 Yıllık Türk Yurdudur”, Tarihin Pusulası, Sabah Gazetesi,24 Eylül 2023, s.6

(3) https://www.yeniakit.com.tr/haber/sarkisyan-tehdit-etti-defter-asla-kapanmayacak-1791180.html/Erişiim tarihi 01.10.2023/

(4) Seren Som, “Macaristan’dan AB’ye soğuk duş: Azerbaycan karşıtı ortak bildirgeyi veto etti”, Yeni Şafak Gazetesi, 22 Eylül 2023 

Yazar
Esat ARSLAN

Esat Arslan, İstanbul’da 15 Nisan 1947 tarihinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini İstanbul’da; yükseköğrenimini Ankara’da tamamlayan Esat Arslan, Savunma Bilimleri, Kamu Yönetimi dallarında yüksek lisans; Türkiye Cumhuriyeti Tarihi da... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen