Öyle yama ( yağma ) yok” derlerdi ya biz küçükken. Küsemezsin, kaçamazsın, cayamazsın gibi bir anlamı mı vardı acaba?
Öyle hakikaten… az kendinizi dinler gibi olmaya kalkıyorsunuz, az saha kenarına çekileyim, biraz da başkaları oynasın ben izleyeyim, az soluk alayım, kendimi dinleyeyim koluma, bacağıma, böbreğime, başıma, karnıma bi söz hakkı vereyim, az dertlerini deyiversinler diyorsunuz… Yani demeye kalmıyor! Hayat hemen abra kadabra çıkıveriyor şapkadan. Elinde koca bir “ÖYLE YAMA YOK” yazısıyla.
Boşluk yok, dinlenme yok, dinleme hiç yok.
Doğru sahaya…
Aklındakiler, fikrindekiler, kalbindekiler de hoopp seninle birlikte sahaya, sahanın da tam en ortasına. Öyle bir kişi görünsen de içine sığmayan içinle, cümbür cemaat aslında.
Öyle ya.
Öyle yama yok.
Hem sahada olacaksın hem de sahanın dışıyla da içiyle de başa çıkacaksın.
El pençe divan.
Hazır olda.
…
Durmak yok. Bir nefes almak da yok.
Yola devam.