Yeni Anayasa: Türk Milletinin egemenliğini bölmek istiyorlar

 

57. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Devlet Bakanı, 21. dönem MHP Kırşehir milletvekili Sayın Prof.Dr. Ramazan Mirzoğlu ile “Yeni Anayasa” çalışmaları üzerine “medya günlüğü” tarafından yapılan söyleşi; 

Sayın Bakanım yoğun çalışmalarınız arasında bize zaman ayırıp değerli görüşlerinizi paylaştığınız için öncelikle teşekkür ederim. Anayasa konusundaki fikirleriniz bizlere ışık tutacaktır. Türkiye’nin gündeminde yeni bir anayasa var. TBMM ‘de Anayasa Komisyonu kuruldu. Ne yapılmak isteniyor?

Ramazan MİRZAOĞLU: Önce anayasa nedir onunla başlamak istiyorum… Anayasa üstün hukuk normudur. Anayasa devletin meşruiyet kaynağını, kimliğini, kuruluş esaslarını, temel amaç ve görevleri ile yönetim biçimini belirleyen; bireylerin hak, özgürlük ve sorumluluklarını gösteren, kişilerin birbirleri ile toplumla ve devletle ilişkilerini düzenleyen temel siyasi yasadır. Demokratik hukuk devletinde yasama, yürütme ve yargı organları ana yapıyı oluşturur. 

Yeni anayasa yapma gayreti sivil, demokratik bir anayasa söylemi ile birlikte anılmaktadır. “Mevcut 1982 Anayasası 1980 ihtilalinden sonra yapıldı. Bu sivil bir anayasa değildir. Darbecilerin yaptığı anayasadır” denilmektedir. Bunu irdeleyelim. 1982 Anayasası Kurucu Meclis tarafından yapılmış halkoyuna sunulmuş ve %92 oyla kabul edilmiştir. Yapıldığından bu tarafa 1987 yılından başlayarak 17 yasa ile 136 maddesi değiştirilmiştir. Yani mevcut anayasanın %75’i değiştirilerek Anayasa günümüz şartlarına uyarlandı. Halen değiştirilmesi gereken maddeler varsa değiştirilir. Anayasamızın 175. maddesi değişikliğin nasıl yapılması gerektiğini tarif etmektedir. 

Peki yeni anayasa hangi şartlarda yapılır? Bizim anayasalarımız bugüne kadar nasıl hazırlandı? 

Ramazan MİRZAOĞLU: Yeni anayasa bir devlet kurulduğunda o devletin ilk anayasası olarak hazırlanır. Veya o devlet bölündüğünde ya da başka devletler ile birliktelik oluşturduğunda hazırlanır. Ayrıca, devrimlerde olduğu gibi mevcut anayasaların topyekûn kaldırılmasından (ilga edilmesinden) sonra hazırlanır. Bizde 1. Meşrutiyet’te Kanun-i Esasi (Anayasa), 1921’de geçici anayasa, 1924’de Cumhuriyetimizin ilk anayasası, ihtilallerden sonra 1961 ve 1982 anayasaları hazırlanmıştır. Bu beş anayasadan ilk üçü gerçek ihtiyaçtan son ikisi de darbelerden sonra kurucu meclisler tarafından hazırlanmıştır. Bu beş anayasamızın da ortak özelliği 1876’dan 1982 Anayasasına kadar anayasaların hepsinde; kurucu irade, kuruluş esasları ve meşruiyet kaynağı hep Türk Milleti ve onun değerlerine dayanmıştır. Bugün de tartışma konusu bu olduğundan ilk anayasamızdan başlayarak devletin yapısındaki sürekliliğe ve bütünlüğe bakalım. 

1876 Kanun-i Esasi:

Madde 18: Devlet memuru olabilmek için “devletin resmi dili Türkçe bilmek şarttır”.

Madde 57: Mecliste müzakerelerin dili Türkçe’dir. 

Madde 68: Türkçe bilmeyen milletvekili olamaz. 

Madde 71: Milletvekilleri seçim bölgelerinin dışında ayrıca bütün ülkenin milletvekilidir. 

Bu kimlik 1876 Anayasası ile başlamış değildir. Osmanlı Devleti kuruluşundan itibaren sarayda, orduda, devlet işlerinde, mahkemelerde, şiirde, edebiyatta, kültürde velhasıl hayatın bütün sahalarında Türk Dili ve Kültürü esas olmuştur. Selçuklu da Osmanlı gibi Türk Devletiydi. 
Nitekim 1922’de TBMM aldığı 308 numaralı karar ile, bu görüşü teyit etmiştir. Karar şöyledir: “Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucusu ve gerçek sahibi olan Türk Milleti, düşmanlarına karşı kıyam etmiş bu günkü kurtuluş gününe vasıl olmuştur.”

Benzer hükümler 1924 Teşkilatı Esasi’de (Anayasa) vardır:

Madde 2: Devletin resmi dili Türkçe’dir.

Madde 3: Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.

Madde 4: Türk Milletini ancak TBMM temsil eder. 

1961 Anayasası:

Madde 2: Milli devlet

Madde 3: Resmi dili Türkçe’dir.

Madde 4: Egemenlik kayıtsız şartsız Türk Milletinindir.

1982 Anayasası:

Madde 3: Devletin dili Türkçe’dir.

Madde 6: Egemenlik kayıtsız şartsız Türk Milletinindir.

Bütün anayasalarımızda görüldüğü gibi devletin sahibi ve kimliği hiç değişmemiş “Türk” ve “Türk Milleti” olarak kalmıştır. Esasen millete ait bir kavram olduğundan devletin sahibi bünyesindeki etnik grupları da temsil eder.

O zaman anayasamıza göre Türk nedir? 

Ramazan MİRZAOĞLU: Anayasamızın 66. maddesi “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.” Yani bütün vatandaşlarımız eşit ve aynı haklara sahiptir. Yine anayasamızın 6. maddesi “Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir. Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.” demektedir. Önceki izahlardan görüldüğü gibi Türk Milleti tabiri sırf Cumhuriyet ile beraber getirilen bir tabir değildir. Selçuklu ve Osmanlı döneminde de gerek resmiyette, gerekse kültürde Türkçe belirleyici olmuştur. Nitekim 13. Yüzyılda (1260 yıllarda) meşhur İtalyan Seyyahı Marco Polo Anadolu’yu bir uçtan bir uca gezmiş buraya Minör Asya olarak tarif etmiş; Minör Asya’da Kızılırmak’ın doğusuna Türkmeniya, batısını Türkiye denildiğini hatıratında yazmıştır.  Cumhuriyetimizin kurucusu da Büyük Atatürk de “Türkiye Cumhuriyetini kuran halka Türk denir” tabirini kullanmıştır.

Peki, bu durumda TBMM yeni bir anayasa yapamaz mı? 

Ramazan MİRZAOĞLU: BMM görev ve yetkileri Anayasamızın 87.maddesinde ve sonraki maddelerinde tek tek sıralanmıştır. Bu maddelerde ve idare ile ilgili 123. ve sonraki maddelerde böyle bir yetki söz konusu değildir. Ayrıca, TBMM üyeleri bu anayasaya sadık kalacağına dair yemin ederek göreve başlarlar. Yeni bir anayasa topyekûn ilga edilmeden yapılamayacağına göre; anayasaya bağlı kalacağına yemin etmiş milletvekilleri nasıl anayasayı tümden ortadan kaldıracaklar?*

TBMM anayasa ile ilgili ne yapabilir? 

Ramazan MİRZAOĞLU: Anayasamızın 175. Maddesine göre bu zamana kadar olduğu gibi anayasa maddelerinde değişiklik yapabilirler. Yeni maddeler ilave edebilirler ancak anayasanın ilk 4 dört maddesini değiştiremezler, değiştirmesini teklif dahi edemezler. Bu duruma göre, “Türk Milletinin asırlar öncesinden gelen bedelini ödeyerek yaşattığı kimliğini hiçbir güç yok sayamaz”. 

Meclisteki partilerimizden CHP, MHP anayasanın ilk 4 maddesine dokundurtmayız diyorlar. Bu sizce yeterli değil mi? 

Ramazan MİRZAOĞLU: Tabii bu önemli. Ancak yeterli değil. Anayasamızın 6. addesindeki egemenlik hakkının Türk Milletine ait olduğu, 66. maddesindeki vatandaşlık tanımı ve ayrıca anayasamızın başlangıç ilkeleri ve benzer maddeler değiştirilirse ilk 4 maddenin içi boşaltılmaz mı? Mademki ilk dört maddeye dokundurtmayız diyorlar, yeni bir anayasa için kurulan komisyona niçin üye veriyorlar? İlk 4 madde ve bu maddelerle ilgili maddeler kalacağına göre, o yaptıkları yeni bir anayasa olmaz ancak anayasada değişiklik olur. 

Siz bildiğim kadarı ile bazı sivil toplum kuruluşları ve hemen hemen her partiden eski siyasilerle birlikte milli anayasa komisyonunda üyesiniz. Milli anayasa ne demektir?

Ramazan MİRZAOĞLU: Bir millete dayalı anayasadır. Çok millete dayalı anayasalar gayri milli anayasalardır. Çok milletli anayasaya örnek olarak eski Yogoslavya’yı, Çekoslavakya’yı ve dağılan Soviyetler Birliği’ni ve şu andaki Irak anayasalarını gösterebiliriz. Yugoslavya Federal Cumhuriyeti 20 yıla yakın kanlı etnik çatışmalardan sonra dağılmış yerine beşi milli-üniter ve ikisi karmaşık suni yapıda bağımsız yeni devletler kurulmuştur. Çekoslavakya ise; Çek ve Slovaklar olarak ikiye bölünerek iki milli devlet kurulmuştur. Sovyetler Birliği ise bilindiği gibi pek çok sayıda yeni devletlere bölünmüştür. Şimdi bizden istenen tam da bu örneklerde olduğu gibidir. Türk Milletinin egemenliğine dayalı milli üniter devletimizin yerine en az iki dilli, kimlikli gayri milli devlet yapılanması bizden istenmektedir. Görüldüğü gibi dünyamızda çok ortaklı etnik federasyondan milli devlete dönüş devam etmektedir. Buna karşılık milli-üniter devletlerden federasyona dönüşen tek bir örnek gösterilemez. 

Anayasamızın 66. maddesinde bütün vatandaşlarımızın eşitliği söz konusu iken neden yeni anayasayı hararetle isteyenler anayasal eşit vatandaşlıktan bahsediyorlar?

Ramazan MİRZAOĞLU: Anayasamızdaki eşitlik bireysel eşitliktir. Her Türk vatandaşı bireysel olarak eşit haklara sahiptir. Yeni anayasacıların istediği bireysel eşitlik değil; grup eşitliğidir; etnik grupların eşitliğidir. Türk’ü bir etnik grup olarak görüyorlar ve diğer etnik gruplarla eşit olmalıdır diyorlar. Yani bin yıldır bu coğrafyada kesintisiz devam eden Türk Milleti egemenliğini bölmek istiyorlar. Türkiye’yi çok milletli, çok dilli bir ülke haline getirmek istiyorlar. Bunu da anayasal güvence altına almak istiyorlar. Bazı çevreler 26 etnik gruptan bazı çevreler ise sayıyı 36’ya çıkararak 36 etnik gruptan biri olarak Türk milletini görüyorlar. Türk dilinin yanında diğer etnik grupların da büyüğünden küçüğüne doğru dillerini resmi dil, eğitim dili yapmak istiyorlar. Biz etnik grupların çokluğunu bir zenginlik olarak görürüz. Her etnik grup kendi dili özel hayatında kullanabilir, öğrenebilir, öğretebilir ancak resmiyette Türkçe’yi kullanmak zorundadırlar. 

Anayasal vatandaşlığı Türk vatandaşlığı yerine kabul ettirmek isteyenlerin başında bölücü terör örgütü ve yandaşlarının olduğu, bunların BOP’u yürüten çevrelerden, hatta AB’den destek aldığı görülmektedir. Bu konuda ne diyeceksiniz?   

Ramazan MİRZAOĞLU: BOP ve bazı AB çevreleri maalesef ilk planda etnik bölücülerle Türkiye’yi çevrelemek ve Akdeniz’e koridor açma gayretlerini son zamanlarda çok artırmışlardır. Bunların esas amacı etnik bölücülere bir devlet kurdurmak değil onları kukla olarak kullanmak sonra da “Büyük İsrail”e ve “Büyük Ermenistan”a yer açmadır. Maalesef devletimizi idare edenlerin de Türk milletinin tarihi misyonunu kavramamasından dolayı büyük yanlış ve hata yaptıklarını görmekteyiz. Buna bir örnek olarak, 16 Haziran 2012 tarihinde dönemin Başbakanı’nın seçim zaferi üzerine yaptığı balkon konuşmasında şöyle dediği herkesin malumudur:

“Bu anayasa Türk’ün, Kürt’ün, Zaza’nın, Arab’ın, Çerkes’in, Laz’ın, Gürcü’nün, Roman’ın, Türkmen’in, Alevi’nin, Sunni’nin azınlıkların anayasası olsun”. Burada “Türk” anlayışı TESEV raporundaki gibidir. Bir milletin değil birçok etnik gruptan birinin ismidir. Buna benzer ifadeler ve anayasadan Türk ifadesinin tümüyle çıkacağı defalarca tekrarlanmıştır. 

Bu konuya çağdaş ulus devletlerin bakışı nasıldır? Mesela Fransa, Almanya ve benzer ülkelerin anayasaları nasıldır?

Ramazan MİRZAOĞLU: Güzel bir soru. Fransız Anayasası “Fransız halkı vakarla ilan eder ki diye başlar -Fransa halkı değil Fransız ifadesine yer verilmiştir- ve burada “Fransa” iki defa “Fransız” kelimeleri beş defa geçer.

Yine Fransa, Korsika’nın bağımsızlık talebini Fransa’nın tek dili var Fransızca, tek milleti var Fransız Milleti ve Fransa uniter (merkezi) ve milli devlettir diye vurgulayarak reddetti. 

Alman Anayasasının başlangıcında “Tanrı ve insanın huzurunda Alman Halkı, kurucu iktidarlarını kullanarak”-Almanya halkı değil- ifadeleri bulunmaktadır. Temel kanunda 45 defa “Alman”, 17 defa “Almanya” denmektedir.  
Yunan anayasası tamamen “Elenler” için kaleme alınmıştır. Mesela, vatandaşların kanun önünde eşitliğini değil Elenlerin kanun önünde eşitliğini öngörüyor. 

Yeni anayasacılar bir de Avrupa, yerel yönetimlere özerklik şartındaki çekincelerin tümüyle kaldırılmasını istiyorlar. Bu konuda ne diyorsunuz?

Ramazan MİRZAOĞLU: Haklısınız. AKP, CHP, HDP yerel yönetim özerklik şartındaki çekincelerin tümüyle kaldırılmasını istiyorlar. HDP bununla bölgesel özerklik/egemenlik rejimi isterken CHP bu fikri ile hem Avrupa’ya hem de etnik bölücülere şirin görünme gayretindedir. AKP ise hem etnik bölücülüğün isteklerini yerine getirebilecek hem de federal örgütlenme gerektiren “başkanlık rejimi”ne hizmet edebilecek bir araç olarak bu konuyu görmektedir.

Yeni anayasacılar gerekçe olarak daha demokratik bir anayasa yapacağız diyorlar. Buna ne dersiniz?

Ramazan MİRZAOĞLU: Bu fikirlerini samimi bulmuyorum. Samimi olsalardı anti demokratikliği herkes tarafından kabul edilen seçimlerdeki %10 barajını, YÖK kanununu, siyasi partilerdeki genel başkan hegemonyasını ve benzeri anti demokratik yasaları ve uygulamaları öncelikle kaldırırlardı. 

Başa dönersek, CHP (gerçi CHP başkanlıktan dolayı çekildi ya) ve MHP anayasa komisyonundan bir an evvel çekilmeli ve milletimize gerçekleri Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ilkelerine bağlı olarak anlatmalıdır. 

Sayın bakanım bu önemli bilgileri bizlerle paylaştığınız için öncelikle çok teşekkür ederim. Sizin gibi aydın,vatansever duayenlerin Türkiye Cumhuriyeti devletinde varlığı bizler için ışık, gelecek nesillerimiz için umut olması dileği ile…

 

Potre/Ramazan MİRZAOĞLU

Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Mühendisliği Bölümü’nü bitirdi. Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi’nde Master, Karadeniz Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü’nde Doktora derecesi aldı. 1980-1981 öğretim yılında Helsinki Teknik Üniversitesinde ( Finlandiya’da) Doktora sonrası araştırmalar yapmıştır. Selçuk Üniversitesi’nde Öğretim Üyeliği, Anabilim Dalı Başkanlığı, Kimya Bölümü Başkanlığı ve Fen Edebiyat Fakültesi Dekanlığı yapmıştır. XXI. Dönem Kırşehir Milletvekilliği ile 57. T.C. Hükümet’inde denizcilikten sorumlu Devlet Bakanlığı yaptı. Bakanlığının icraatları arasında; İstanbul ve Çanakkale boğazlarının gemi geçiş güvenliğini sağlamayı amaçlayan “Türk Boğazları Gemi Trafik Hizmetleri Sistemi” bulunmaktadır.

 

http://www.medyagunlugu.com/Haber-1939-anayasaya-farkli-bakis.html’ den alınmıştır

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen