Yenilgi Kabul Etmez Bir Nesil: Nesl-i İttihat Terakki

Nevzat Kösoğlu rahmetli bir yazısında ittihat terakki nesli için “yenilgi kabul etmez bir nesil” diyordu. Türk milleti için “şimdi bittiler” dendiği zamanda meydan yerine çıkıp milletini idam sehpasından çekip alan bir nesildi onlar. 

İki yol vardı; bin yıldır dünyayı idare eden Türk devleti artık ya “tamam”  deyip müstemlekeliği sinesine çekecekti ya da Allah’a güvenip yeniden ayağa kalkmak için küllerinden yeniden doğmayı deneyecek, yani Necip Fazıl rahmetlinin meşhur deyişiyle “ya ölecekti, ya da olacaktı.” İşte Türk milleti “ol”sun diye onlar, ölmeyi seçtiler. Hayatlarının en körpe zamanlarında canlarından vazgeçerek Türk milletine can olan bir nesildi “İttihat Terakki nesli.” Türk milletinin bitmeyen türküsü oldular. Yahut bir iman tazelenmesiydiler. İçlerinde mahalle kabadayısından,  cami hocasına; tıbbiyelisinden, bahriyelisine; hemşiresinden, muallimesine kadar, bütün vatan fedailerinin cem olduğu bir nesil. 

Arkalarında mal, mülk, ecdat, evlat her kim varsa hiç yüksünmeden bırakarak vatanın her ihtiyacına, her köşesine, pervaneler gibi uçtular. Süleyman Askeri gibi yeri geldi cumhurbaşkanı olup devlet kurdular, yeri geldi Yemen çöllerinde Kuşçubaşı Eşref gibi ordu oldular. Zaman oldu Sarıkamış’ta donup kaldılar, zaman oldu Çanakkale’de ateş olup yandılar.

Onlar isteseydiler dağılan devletin yağmasına katılıp, bütün eba-ahfadlarıyla dünyanın her köşesine saklanıp, keyif çatıp, günlerini gün edebilirlerdi ki onlar ömürlerinin sinn-i kemalinden bile vazgeçtiler. 

Ruhlarındaki büyüklük müydü, yoksa milletlerinin derdi miydi onları böyle güzel yapan bilinmez ama kararı çoktan verilen devletlerinin paylaşılması siyasetine her alanda karşılık vermekten hiç imtina etmediler. Balkanlardan 1912 yılında çıkarılmaya çalışılan, katledilen, soykırıma uğratılan milletinin acısına karşılık, 1915 yılında en zor zamanda devletlerini arkadan vuran Ermenileri Anadolu’dan çıkarma hamlesi ile cevap verdiler ama katletmeden, kırmadan, dökmeden, dönemin en akılcı ve makul uygulamalarıyla. Eğer o cevabı vermiş olmasalardı, bugün Anadolu’da bu kadar rahat olamazdık Allah-u Âlem. İngilizlerin sinsi hesaplarına eyvallah demek yerine Alman ittifakı ile karşılık vermek mesela. İttihat terakkinin vatanı dağıttıklarını söyleyenler bilmiyorlar ki 1. Dünya harbinin amacı buydu ve aslında devlet fiilen belki yüzyıl evvel dağılmıştı. Her geçen gün biraz daha bozdurulup bozdurulup harcanan bir devlet durumuna düşmüştük ne yazık ki. Mısır, Kıbrıs, Girit kurşun atmadan İngiliz’in kollarına düşmüştü zaten. Talat Paşa 1.Dünya Harbi daha çıkmak üzereyken bile İngilizlerle savaşa beraber girmek adına gayretlerine devam ediyordu. 

Boşa gayretti, çünkü İngilizler biliyordu ki, İttihat Terakki nesli onlara uşaklık yapmaz, devletinin menfaatlerini, kendi heveslerine malzeme yapmazdı. Yani savaşa son bir umut, Almanya ile birlikte girilmekten başka bir yol yoktu. İşte bu vasatta girilmeye mecbur kalınan o savaşta öldü denen devlet o bir avuç ittihat terakki fedaileri sayesinde destanlar yazdı. Kaybederken de büyüktük, Galiçya’da, Çanakkale’de, Garb ocaklarında, Kudüs’te, Sina çöllerinde, Kut’ta, Sarıkamış’ta, Gence’de, Bakü’de hâsılı, öldü denildiğimiz bir zamanda Dünyanın dört bir köşesinde aslanlar gibi boğuşuyorduk. Hilalimiz düşmesin diye etmedik çılgınlıklar bırakmadık. Dünyanın yenilmez ordusu gözüyle bakılan Almanya yenildi biz yenilmedik. “Almanlar yenildiği için bizde yenilmiş sayıldık” cümlesini mizah konusu yapanların kanı bozukluğuna yapacak bir şey yok ama “Halep ordaysa arşın burada.” 

Evet, şimdi Anadolu’da o fedakâr neslin torunları dedelerinden kalan savaşı devam ettiriyorlar. Vefalı Türk yine dünyanın dört bir köşesinde 1. Dünya harbine değişik mahiyetlerde de olsa devam ediyor. Sahnede yine o kahraman neslin ateşten mirasını hiç yüksünmeden kabullenen ve üstlerine düşen görevi bî-hakkın yerine getirmeye çalışan bir avuç fedai, isimleri farklı da olsa memleket için pervaneliklerini yerine getiriyorlar.

Zafer Allah’ın vaadi ise, Türk milletinin süngülerinin ucundan, bütün insanlığa muştu olarak inecek ve hak gelecek, batıl zail olacak inşallah.

Rahmet olsun vatan için feda olanlara, selam olsun o memleket ve millet pervanelerine…    

Cüneyt Cesur,
Dr. Öğretim Üyesi, KMÜ, Mühendislik Fakültesi, Enerji Mühendisliği Bölümü, Yenilenebilir Enerji Kaynakları ABD: Öğretim Üyesi.

Yazar
Cüneyt CESUR

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen