“Bir muhtaca yardım ederken; üşenmeyin bizzat kendisine elden yardımınızı yapın; sakın aracı kullanmayın.”
Yardımlaşma Türk toplumunun en önemli meziyetlerinden birisidir. Maalesef bazılarımız bunu yaparken gidip bizzat yapmak yerine; üşenip aracı kullanıyoruz. Bunu ya bir vakıf ya da bir dernek üzerinden yapıyoruz.
Bunun sakıncalarını ise yapılan denetimlerde ve bir kısım vakıf ve dernek yöneticilerinin şaşalı yaşantılarından ve elde ettikleri servetlerden anlıyoruz. Burada işini doğru dürüst yapanları ayrı tutuyorum ama maalesef birçoğunun faaliyetleri şaibeli.
Bu gibilere fırsat vermemek için; yapacağınız yardımları lütfen üşenmeden kendiniz birebir gerçek ihtiyaç sahibine yapınız.
Yapacağınız yardımları; öncelikle kendi akraba ve yakın çevrenizdeki mutlaka muhtaçlara yapın. Yok ise; gidersiniz bir eğitim kurumuna; kurum yöneticilerinin yönlendireceği kişilere yardımınızı doğrudan yaparsınız. Gidersiniz bir mahalle muhtarına bu kanaldan da gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaşabilirsiniz. Bunu da yaparken asla bir şova dönüştürmemek gerekir.
Kendi yaşamımdan bir örnek vermek isterim:
Benim çocukluğum ve tahsil hayatım yoksullukta geçti. Ortaokul yıllarında bir öğretmenimiz birkaç arkadaşımla birlikte bizi bir mağazaya götürdü tepeden tırnağa donatılmıştık. Hangi hayırseverdi bilmedik. Ne O bizi gördü ne biz O’nu.
Şundan çok eminim ki; her birimizin gardıropları giymediğimiz giysilerle dolu; senede yaz ve kışolmak üzere iki kez kullanmadıklarımızı seçerek bir başkasının kullanmasını sağlamakla hayırlı bir iş yapmış oluruz. Bunu yaparken de çok eski ve yıpranmış olanları ayırt etmemiz önemlidir. Ayrıca temizletip vermek onurlu bir davranış olduğu gibi; karşıdaki insanı da rencide edilmemiş oluruz.
Sonuç olarak lütfen yapacağımız yardım ve bağışlarda tembellik etmeyelim; gerçek ihtiyaç sahiplerini kendimiz bulalım, O zaman yardım gerçek sahibini bulmuş olacaktır. Bunu da sadece kutsal aylardaki dini duygularımızın kabardığı anlarda değil her zaman yapmalım.