Döviz kıtlığı yaşanan dönemlerde, ülkenin dış borçlarını geri ödeyebilmek, ithalat bedellerini karşılayabilmek, kısacası döviz arz-talebindeki dengesizlikleri giderebilmek amacıyla, merkez bankaları döviz ve altın rezervi bulundururlar. Döviz arz-talebindeki dengesizlik, arz fazlası yönündeyse, merkez bankaları bu fazlayı toplayarak, rezerv biriktirir, kötü günlerde kullanabilmek için.
*****
Serina DERİCİYAN
Döviz rezervi deyince, iki kavramı açıklığa kavuşturmak gerekiyor: brüt döviz rezervleri ve net döviz rezervleri. Brüt döviz rezervi, TCMB’nin elinin altında bulunan, her an kullanabileceği döviz miktarını gösteriyor; bu dövizler, hem kendi sahip olduğu varlıkları kapsıyor, hem de başkasının varlığı olup TCMB’de tutulan dövizleri. Yani, brüt rezervlere, TCMB’de duran ama aslında başkasına ait olan döviz de dâhil.
Net döviz rezervi ise, brüt rezervlerden, başkasına ait olup TCMB’de duran dövizlerin, yani TCMB’nin döviz yükümlülüklerinin çıkarılmasıyla elde edilen rakamdır.
Bunların dışında, bir de altın rezervi vardır TCMB’nin.
Ben TCMB üzerinden anlatıyorum ama aslında bunların hepsi diğer merkez bankaları için de geçerlidir.
Peki hangisine bakmak daha doğru? Brüt mü, net mi?
Bu soruya cevap vermek için, öncelikle döviz rezervinin ne amaçla tutulduğunu, ne işe yaradığını, yani anlam ve önemini konuşmak lazım.
Döviz kıtlığı yaşanan dönemlerde, ülkenin dış borçlarını geri ödeyebilmek, ithalat bedellerini karşılayabilmek, kısacası döviz arz-talebindeki dengesizlikleri giderebilmek amacıyla, merkez bankaları döviz ve altın rezervi bulundururlar. Döviz arz-talebindeki dengesizlik, arz fazlası yönündeyse, merkez bankaları bu fazlayı toplayarak, rezerv biriktirir, kötü günlerde kullanabilmek için. (Türkiye’nin 2002-2013 arası yılları gibi, birkaç istisnai kısa dönem hariç; hani hatırlarsınız, 1 USD=1 TL olur mu diye tartıştığımız o bol dövizli zamanlar)
Dövizdeki arz-talep dengesizliği, talep fazlası yönündeyse, o zaman da rezervlerden kullanılır. Bu da, bizim 2013’ten bu yana hikâyemiz.
Aslında, merkez bankası döviz rezervlerinin, belki de yukarıda saydıklarımızdan daha önemli bir anlamı, güven ve itibardır. Eğer bir ülkenin merkez bankasının döviz rezervleri güven verici seviyede yüksek ise, o ülkenin para birimi için bir tür itibar nedenidir bu. Yüksek döviz rezervlerinin psikolojik etkisi, bazen o dövizin fiili etkisinden bile değerlidir.
Tüm bu çerçevede, brüt mü net mi sorusuna geri dönersek, uluslararası standartlarda, döviz rezervlerine brüt olarak bakılır. Çünkü, önemli olan, o dövizin merkez bankası tarafından kullanılabiliyor olması, elinin altında bulunmasıdır; başkasına ait bile olsa. Elbette, net rezerve de bakmak gerekir. Ancak, konunun amacı ve anlamı itibariyle, esas olan brüt rezervlerdir.
Net rezervleri ön plana çıkaranlar, başkasının dövizinin her an çekilebileceği riski olduğundan, dikkate alınmaması gerektiğini söylerler. TCMB özeline gelirsek, TCMB’nin döviz yükümlülükleri, yani başkasına ait olup TCMB’de tutulan dövizler içinde, büyük çoğunluk, bankaların TCMB’de tuttukları dövizdir. Bu dövizin de yine büyük kısmı, bankaların Türk Lirası ve yabancı para mevduatları için TCMB’de bulundurmak zorunda oldukları ‘zorunlu karşılıklar’dır. (Bankalar 2011 yılından beri, Türk Lirası mevduatların zorunlu karşılığı için de, belli bir orana kadar döviz tutabiliyorlar ve bu opsiyon büyük ölçüde tercih ediliyor bankalar tarafından.)
Demek istediğim şu: brüt rezervler içinde hesaba katılan, TCMB’deki başkasına ait dövizler, büyük ölçüde, bankaların zorunlu karşılıkları. Yani isteseler de çekemeyecekleri bir döviz.
Şimdi bir de rakamlarla konuşalım.
Elimizdeki en güncel veriye göre, 20 Nisan 2018 itibariyle, TCMB brüt döviz rezervi 86 milyar USD; buna ek olarak, 25,5 milyar USD de altın rezervi var. Toplam 111,5 milyar USD.
Biraz daha geriye gidersek;
Tabloda gördüğümüz üzere, döviz ve altın rezervleri, 2013 yılında 136 milyar USD ile en yüksek seviyeye çıktıktan sonra düşüşe başlamıştır. 2013 yılı bu anlamda hiç şaşırtıcı değil. Çünkü, hem dışarıda Amerikan Merkez Bankası FED’in likidite musluğunu kısmaya başladığı yıl, hem de içeride yaşanan malum karışıklıklar…
Geçen yıl bu zamanlar, Nisan 2017’de, rezervler minimum 102,7 milyar USD seviyesini gördükten sonra, bilhassa altın rezervlerindeki artışla, 20 Nisan’da 111,5 milyar USD seviyesini ulaşmıştır. Aslında, sadece brüt döviz rezervlerine bakarsak, altın hariç yani, 6 Nisan 2018’de 83 milyar USD ile Haziran 2012’den beri en düşük seviyeyi görmüştür.
Gelelim net döviz rezervlerine. 20 Nisan itibariyle, 29,4 milyar USD. Hani demiştik ya, net rezerv için, brüt rezervden TCMB’nin döviz yükümlülüklerini çıkarıyoruz diye, işte TCMB’nin döviz yükümlülükleri de aynı tarihte 82 milyar USD. Ama bunun 80 milyar USD’si bankaların TCMB’de tuttuğu döviz ve bunun da %80 civarı, zorunlu karşılık olarak tutulan döviz; yani bankaların istese de çekemeyeceği bir döviz. Brüt-net meselesi için başka sözüm yok.
Peki, anladık, brüt döviz rezervlerine bakmamız daha doğru. Baktık ve 86 milyar USD olduğunu gördük. Yeter mi bize bu rezerv? Bunun için birkaç kriter var, genel kabul görmüş. En çok kullanılanı, brüt rezervi, kısa (1 yıldan kısa) vadeli dış borç ile karşılaştırmak. Eğer rezervler, kısa vadeli dış borcu karşılamaya yetiyorsa, bu çok iyi bir gösterge. Bizde durum ne? Rezerv rakamlarını yeterince cümle içinde kullandım. Bir de, borç rakamlarını yazayım: Şubat 2018 itibariyle, kısa vadeli dış borç 123 milyar USD. Ama burada, hassas bir detay var. Bu 123 milyar USD, orijinal vadesi 1 yıldan kısa olan dış borçlar. Buna, orijinal vadesi 1 yıldan uzun olup, şu anda vadesine 1 yıldan az kalmış olan dış borcu da eklediğimizde, 186 milyar USD oluyor. Yorum sizin… (Borç meselesi hakkında detaylı bilgi edinmek için tıklayın.)
—————————————–
Kaynak:
http://www.serinadericiyan.com/2018/04/29/yeteri-kadar-doviz-rezervimiz-var-mi-brut-mu-net-mi/#more-395