Yunus Emre, vatan edinilen Anadolu topraklarından yükselen bütün güzellikleri, acıları, ıstırapları, üzüntüleri, heyecanları ve sesleri Türk halkının diliyle birleştirmiş, ifade etmiş ve Türkçe’ye görülmedik bir ahenk ve ses kazandırmıştır. Bunu yaparken vahdet-i vücut gibi anlaşılması ve algılanması çok zor ve girift konuları bile ifade ederken Türkçe’yi öylesine rahat ve ustaca kullanmıştır ki, o sisli perdeyi aralayıp halkla buluşturmayı başarmıştır.
Ahmet Kartal
16.
Senin mehtabında yıkasam sevgi sözlerini yeniden
Bana ulaşamaz asla hiçbir ürkek bakış ve korkulu masal
Ben öncesinde bilemedim şaşkınlığımın içinde bölündüm
Mahrem bir gizi fısıldadı kulağıma suretimin çığlığı
Ve ruhumun ıstırabını efsunladı Horasanlı erenler
Yokuşları çıkarken ayrıldı bedenimden tutsaklığımdaki tuzak
Bitirsin hasretleri Yaradan mülküne getirdiğin tebessüm
Ve o Habip söylesin doksan bin Hak kelamını buhranlarıma
Ve eşiğine gelmişken pişmanlığımla
Şimdi cömert bir merhametin mültecisiyim gözlerinde
17.
Hüzünler bozkırda doğar
Karayel yanığıdır çehreler
Gönüller kırılgan ümitler mezarlığıdır
Hâldaş olur yoksulluk cenginde kahırlar
Çıplak bir yalnızlığın yurdudur bozkır
Yoksul bir hıçkırık gelir de bütün ağırlığı ile göğse oturur
Tatlı canı daraltır ve ölüm gün batımı bir zamanı tüketir
Acı iki damla gözyaşıdır yorgun yanaklardan süzülen
Can yalnızlığın tanığı olabilir mi yağmaya verilmişken
Toprak eylesem yüzümü biter mi âh ile zarım
18.
Sessiz bir feryat yücelerden masum bakışlara teselli sunar
Sonrasında vakti gelmiştir gurbet garipliğinde yola çıkmanın
Anadolu semâsının altında bir akşamüzeri
Kerpiç duvara yaslanıp Allah’a meramını açar yoksul gönül
Boz toprakta rızkını ararken mahçup sitemiyle haykırır ufka
Kerem yangını sevdaların hasretiniltisidir mağlup hâlleri
Çığlıkları bir yakarış ağlayışıdır sözleri düğümlenmiş
Ve isyansız ıztırap kabüllerinin ince bir sızısıdır
Çilesi gözlerinde yağmur sağanağıdır fırtınasından boşanmış
Feryadın fetheder gurbetin sonbaharında türküleri