Yusuf İmamoğlu

Nuri GÜRGÜR

Yusuf İmamoğludar gelirli bir ailenin çocuğuydu Ailesi Bulgaristan’da gelmişti,Moskof destekli komünist maskeli ırkcı-şovenist Bulgar zulmünü yaşamışlar, milli ve manevi değerlerini özgürce yaşamak ,evlatlarının kimliklerini kaybetmemeleri amacıyla asırlardır vatanlaştırıp yaşadıkları ata ocaklarını terkederek anavatana gelmişlerdi.

Yusuf ailesinden edindiği hasletleri fikren ve ahlakın yaşıyordu.Doğuştan liderlik hasletlerine sahipti Sadece Edebiyat Fakültesi’nin değil öğrencilerin yoğun olarak bulunduklar Bayazıt havalesinin ülkücü gençlerin saygı ve güven duydukları en önemli isimlerden biriydi Artık fakültesini bitirme aşamasına gelmişti Öğretmen olarak hem fikriyatına hizmet etmek hem de ailesinin zorlukla taşıdığı yükü paylaşmak istiyordu

1968- 70’li yıllarda Türkiye bir yol ağzına gelmişti 61 Anayasası’nın her görüşün serbestçe ifade edilmesinden yararlanan Marksist-Lenin’ist radikal solcular bir anda legale çıkmışlar, bir yandan YÖN dergisi ve D . Avcıoğlu,Mihri Belli , Aziz Nesin gibi basındaki kalemleriyle,gençlik ve ordu içersinde geniş bir propaganda kampanyası yürütürken, diğer yandan M.Ali Aybar başkanlığında TİP’ni kurarak siyasi alana yönelmişlerdi.

68’lerde Fransa ‘da başlayan öğrenci hareketleri, kısa zamanda ideolojik kulvara kaymış, önce FKF’nu ve hemen ardından Dev-Genç çatısı altında silah zoruyla “Devrim” yapmayı amaçlayan, Kastro ve Che Guevera’yı model alan ‘gerillacı’lığa dönüşmüştü. D. Gezmiş ve grubu “kır gerillacılığı’nı, Mahir Çayan ve ekibi “şehir gerillacılığı” nı seçmişler,El Fetih ile bağlantı kurmuşlar, gruplar halinde Filistin’e gidip eğitim almaya, tepeden tırnağa silahlanıp ülkeye girmeye başlamışlardı.Bazıları yakalansalar da ciddi bir takibat yürütülmediğinden daha da pervasızlaşıyorlardı Ankara’da ODTÜ ile Siyasal Bilgiler ,İstanbul üniversitesi ile İTÜ bu grupların kontrolündeydi İdeolojik eylemlerine katılmayan öğrencilere silahlı saldırılar ve baskılar yapılıyor okula gelmeleri engelleniyordu

Sol faaliyetler Silahlı Kuvvet’lerin içersine sızmış, cuntacılık komutana kademesinden Harp Okulları’na kadar salgın bir hastalık gibi her yeri kaplamıştı 

Ülkücü geçliğin basında, üniversitelerde ve iş çevrelerinde desteği yoktu ;Türkeş ve MH P ‘nin imkanları ise son derece sınırlıydı. Türkeş Beğ, 68 kışında yakıt alınamadığından Genel Merkez’de çoğu günler paltosuyla oturmuştu Bazı gençler Kızılay’a kan vererek topladıkları parayı bağış olarak Genel Merkez’e verecek kadar ideallerine bağlıydı Özetle şartlar ne kadar elverişsiz olursa olsun Genel Başkan’nın çevresindeki parti yöneticileri ,milliyetçi camia ve canları pahasına okumaya çalışan, çoğu Anadolu’nun dar gelirli ailelerinden gelen ülkücü gençler lideri seviyorlar güveniyorlar tam bir tevekkül halinde direniyorlardı

Bu durum iktidarı silahla ele geçirmekte kararlı olan ,bir çok stratejik kurumda kontrol sağlayan, ordu-gençlik -solcu aydınlar =iktidar formülünü uygulama aşmasına geldiklerine inanan “devrimci “leri çok rahatsız ediyordu.Çünkü Demirel hükümeti yasaları uygulama becerisini kaybetmiş önleri açılmıştı Tek engel konumundaki ülkücüler bertaraf etmeleri gerekiyordu 

Üniversite’ deki başlıca hedeflerinden biri de doğal olarak Yusuf İmamoğlu idi. Karekterlerine yaraşır şekilde alçakca pusu kurdular. Bazı işlemleri için fakülteye gele Yusuf’ un üzerine topluca saldırıp şehit ettiler. 

İmamoğlu , Türk milleti payidar olsun,Türkiye’de komünistler egemen olmasın,vatan toprağımızda değerlerimizi yaşayalım diyerek canlarını veren şüheda kervanımıza katılmış oldu İnanıp iman ederiz ki O’nun mekanı Cenab-ı Hakk’ın vaadi üzere diğer şehitlerimizle birlikte cennettir; ruhu şad olsun , bir kere rahmetle, sevgiyle ve saygıyla anıyoruz

Yazar
Nuri GÜRGÜR

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen