Bazen de!
Sadece DUR.
Zamanı da durdır.
Koy elini şah damarına.
Duy sesini.
Onca koşturmanın, telaşların, kaygıların, plânların, emeklerin, hayallerin, benliklerin, kimliklerin, kalabalığın, kalabalılığının, yüklerinin, yorgunluklarının altında kalmış ve atmaktan hiç vazgeçmemiş yüreğinin sesini. Duy.
Fark et.
Zamandaki zam an sızlığı.
Zaman çok da.
Zamanın içinde fark edilmiş anların ne kadar az olduğunu.
Dur ve gör.
Yitirdiklerini.
Yitirmek üzere olduklarını.
Ya da ka z an dıklarını.
Kaza, tırmalaya.
Dur.
Düşün.
Kaç benden ol’uşan bir ben olduğunu.
Ya da ol a bilmenin neresinde ol’duğunu?
Dur.
Farket.
Düşün. Düş’meden.
Bak bi,
Kaç nefes verdin havaya.
Kaç nefesin kaldı al’ acak?
Kaç milyon kere buradayım dedi de, duymadın ŞAH damarındaki O!
Daha ne kadar duymazdan, görmezden geleceksin?
Dur!
Bazen de sadece dur.
Çaysız, sigarasız, telefonsuz, işsiz.
Ve…
Kimsesiz.
Dur bakalım.
Tam elinin altındaki o sessiz ritm sana neler haykıracak, fısıldayarak.
Dur.
Sadece dur bazen de.
Kendini dinle.
Kendini sev.
Kendine hak ver.
Kendindeki HAKKı gör.
Göreceksin o sesin zaten Onun sesi olduğunu.
Senden sana hitap eden.
Ve bir beste olduğunu.
Bir şarkı.
Bestelenmiş en güzel şarkı.
Dur.
Dinle…
Şarkın çınlasın âleminin âleminde,